Milli Eğitim Müdürü Ekinci: Bu zulmü anlamıyorum

2018-2019 Eğitim ve Öğretim Yılı için bugün ilk zil çalacak. Öğrenciler okul bahçelerini sınıfları dolduracak.

Milli Eğitim Müdürü Ekinci: Bu zulmü anlamıyorum
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

2018-2019 Eğitim ve Öğretim Yılı için bugün ilk zil çalacak. Öğrenciler okul bahçelerini sınıfları dolduracak. Celalettin Ekinci Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğüne atanalı henüz 2,5  ay kadar bir zaman dilimi geçti. Kendisiyle ilk görüşmemiz hoş geldin ziyareti ve tanışma olmuştu. Şimdi ise bakalım 2,5 ay içerisinde Kayseri’ye alışmış mı? Yeni eğitim döneminde planları hedefleri neler diye aklıma takılan soruları sormak üzere buluştuk. Milli Eğitim Müdürümüz fazla toplantı sevmiyor. Herkes işini yapsın  toplantı çok olunca buna vakit kalmaz diyor ve bu noktada takdirimi kazanıyor. Bunun ötesinde mütevazı bir yapısı var  gelen her görüşme ve sorun talebini dinliyor ve diyor ki: İnsanların işleri hallolmayacaksa bile bunu yüzlerine söylemeyi tercih ederim. Bu da takdiri hak etmiyor mu?  Mutluluğa endeksli bir bakış açısı var ki olayı çözmüş bence niye mutsuz insan başarısız insandır. Oysa mutlu insan öyle mi etrafına ışık saçar…  İyi ki de bu röportajı yaptım dediğim röportajlardan oldu. Sizlerinde okuduğunuzda beğeneceğinizi ve aklınızdaki soru işaretlerinin giderileceğini düşünüyorum Ey Okur.

 -Kayseri’ye tekrar hoş geldiniz alışabildiniz mi ilimize ? Kendinizden bahseder misiniz bize?

Biz Anadolu çocuğuyuz bölgeye yabancı değilim. Konyalıyım daha önce 2 yıl Niğde’de çalışım, Kayseri’ye geliyorduk alışverişe o yüzden çok yabancı değilim. Görev olarak 7 yıldır Milli Eğitim Müdürlüğü yapıyorum. Daha önce Gaziantep, Muğla ve nasip oldu Kayseri’de görev yapıyorum. Ankara İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Evliyim bir kızım ,bir oğlum var, aynı zamanda veliyim. Hepimiz aynı zamanda veliyiz. O yüzden veli gözüyle de bakabilen biriyim. 

-Çocuklara ne olacaksın diye sorulur siz ne olmak isterdiniz öğretmen ya da eğitimci mi çocukluğunuzda?

Öğretmen çocuklarının öğretmenlik konusunda bir avantajları var. Ben dünyaya göümü öğretmen çocuğu olarak açtım.Babamız , babamızın arkadaşları çevremiz bizim için rol modeldi. Oyüzden bi de bilinçaltımızda ve hep öğretmenlik kutsal güzel bir meslek olarak vardı. Sadece anılarımda öğretmenlik değil babamın öğretmenliği ile ilgili de anılarım vardır.

-Öğretmenlik fedakarlık isteyen bir meslek değil mi her insanın yapabileceğini düşünmüyorum açıkçası….

Öğretmenliği meslek olarak görmüyorum. Başka bir ifade kullanamadığımız için meslek yoksa gönül işi. Öğretmensiniz özlük haklarınız var, belli bir maaş alıyorsunuz değil. Böyle bir tanıma sokamazsınız, gönlünüzle yapacaksınız, sevgi yoksa size ne kadar para verirlerse versinler olmaz , yürümez. Bizim için öğretmenin mutluluğu , öğretmenin başarısı öğrencinin gözünün içinin gülmesidir. O yüzden öğretmenliği anlamak farklı ve gönülden bir bakış açısını gerektirir.

- Şimdiki eğitimcilerle geçmiş eğitimcileri kıyaslasanız neler söylersiniz?

Her zümreyi kendine göre değerlendirmek lazım bundan on yıl önce farklıydı elli yıl önce daha farklıydı. Her dönemde insanların başardıkları başaramadıkları durumlar var. İnsanların merdivende yerleri var basamaklarda. Bizim zamanımızda böyleydi ama sizin zamanınız aynı değil. Sokaklar vatandaş kavramı her şey farklı. Toplum olarak sanki olumsuzlukları daha mı çabuk algılıyoruz. Bu konuda basın olarak siz kendinizi değerlendirin basın olarak olumsuz haber çok okunur. Çok olumlu haber de çok okunur ama ortalama normal haber güzel de olsa çok okunmaz.Doğal olarak insanlar olumsuza yöneliyor..

-Keşke olumsuz konular olmasa biz de haber yapmak zorunda kalmasak…

Sadece eğitim camiası için değil dünya global,hepimiz dünya vatandaşıyız sorunlar bitmez. Sorunları bitirmek gibi bir sorumluluğumuz yok sadece bitirmek için elimizden geleni yapacağız. İnsanın sorumluluğunun bu olduğunu düşünüyorum.

-Öğretmenlere saldırılar yaşanan üzücü olayların arasında , öğretmene olan eski saygı devam ediyor mu sizce eskisi gibi?

Anne baba evladına, evlat anne babasına nasıl bakıyor? Ne gibi değişiklikler oldu zaman içerisinde. İçinde bulunduğumuz şartlara göre değerlendirmek gerekiyor. Ama kamuoyunda en değerli kabul edilen grup örselenmeleri ve olumsuzluklara rağmen öğretmenler. Biz öğretmenlerimizin yanındayız. Ben bütün toplantılarda bir telefonum var ve herkese veriyorum. Bundan rahatsızlık duymadım. Sorunların çözümü konusunda hızlı hareket etmeye çalışıyoruz. Bizim varlığımız öğretmenle öğrencinin en güzel şeyi ortaya çıkarması için şartları hazırlamak. Biz bu iki kümenin başarılı olması için ortamı hazırlayan. Milli eğitim koordine makamı. Onlardan gelen her türlü rahatsızlık ve şikayeti değerlendiriyoruz. Velilerimizin bu manada eğitime ihtiyacı var. Çocuğumuza nasıl davranırsak onu mutlu ederiz , bu her dediğini yaparak olmaz. Bizim halk eğitim ve rehber öğretmenlerimiz vasıtasıyla seminer veriyoruz. Eksikliklerimiz toplum olarak var ve tamamlamaya çalışıyoruz.

-Eğitim alanında ne gibi sorunlar var? Tespit etme imkânınız oldu mu? Bir de Kayseriyi eğitimde örnek şehir yapacağız iddianız sürüyor mu?

Genel ülke yapısı içersindeki sorunların biz de bir parçasıyız. Bir ikili eğitim. Yeni bir sisteme geçtik öğrenciler evlerine yakın okullarda okusun sınav kaygısı olmadan eğitimini alsın dönüşümü var biz de bunun parçasıyız. Kayseri özel bir yer medeniyeti ve kültürü ile. Bu şehrin kendine özel sorunları var. İkili eğitim var ve bunu ortadan kaldırmak için okul yapmamız lazım arsa bulmakta zorlanıyoruz.  Bir alana okul yapmanın kanuni sınırlamaları var. Biz bahçesi bulunan bir arsa bulunca okul yaptıracak alan bulmuş oluyoruz. Bugünün ve 20 yıl sonrasının planını yapmak durumundayız. Biz bugünün sorunu çözmeye çalışıyoruz bu da sorun. Şartlar ne kadar eksik olursa olsun onlara takılmayacağız bizim işimiz eğitim ve öğretim faaliyetini devam ettireceğiz, bezmeyeceğiz. Kayseri’de bu sorunlara takılıp kaldık. Yok hayır, geldiğimde  Kayseri’ye şöyle bir baktım hayırsever derseniz hayırseverlikte Türkiye’nin  en öncü illerinden birisi. Bürokratik müthiş bir birliktelik var. Valimiz ve bürokratlar eğitim denilince akan sular duruyor. Böyle bir ortamda başarısız olmak ayrı bir başarı olur. Nasıl şartlar bu kadar uygunken başarısız olursunuz. Huzur ortamını sağlamak zorundasınız ki başarılı olasınız. Bir öğrenci okuluma gidiyorum sevinci ve mutluluğu ile okula gitmeli. Okuldan ayrılırken de koşarak ayrılmamalı. Bir eğitimci arkadaşımın bir tespiti vardı. “Okul kapıları içerden yıpranıyor” diye. Okul kapıları dışarıdan yıpranmalı.

Biz bir okul bahçesinden içeri girdiğimizde o okul hakkında büyük oranda fikir sahibi oluruz. Bir öğretmen bir öğrenci gülümsüyorsa o okulda mutluluk vardır. Mutluluk varsa başarılıdır. Öğretmenlerin yüzünde bezginlik ve mutsuzluk varsa, o okul başarısız bir okuldur. Yani temel şart huzur. Liyakat, adalet düşüncesini hâkim kılmamız lazım. Bu konularda eksiklik hissediyorum. Bunları sağladıktan sonra bu lokomotif kendi kendine gidecek. Biz de bunu sağlayacağız inşAllah.Kişi olarak ben yürürüm arkama dönüp geliyorlar mı diye bakmam. Ama şunu gördüm hep arkamdan geldiler. Başarı nedir’i değerlendirmek lazım. Siz doktor yetiştirmişsiniz bu değil başarı. Mutlu bir insan mutlu bir nesil yetiştiriyor musunuz? Bu önemli , velilerimize de bunu anlatmak lazım. Mutluluğu neden en başa koymuyoruz?

Herkes üniversiteyi kazanan başarıları sosyal ortamda paylaşıyor mutlu oluyorum. Benim oğlum liseyi bitirdi hiçbir yeri kazanamadı çok kötü bir sonuç aldı ( gülümsüyor) Orada yazdım dedim ki : Benim oğlum sağlıklı , ahlaklı, kişiliği kimliği olumlu yetişen bir çocukve ben onunla gurur duyuyorum. Sadece okul başarısı ile gurur duyulmaz. Mesleği iyi olabilir ama mutlu mu? Belki mutluluğun şartlarından birisi maddi konulardır. Maddi konularda hırs konusunu bir tarafa bırakmalı. 500 yıllık Japon şirketleri kazandıkları parayla eşdeğer bir yaşam sürmüyorlar. Ülkelerine ne katkı koyabilirler onu düşünüyorlar. Para kazanmak olarak görmüyorlar.

-Geçtiğimiz günlerde bir makam odası paylaşılıp atıfta bulunulmuştu sizin örneğinize ilişkin bunu hatırladım şimdi…

Biz bir şeyler yapıyoruz çok başarılı okullar var . Ama ölçü bütün yapının hep birlikte yükselmesi.Dezavantajlı bölgelere destek vereceğiz. O okullara özel katkı sağlayacağız. Bir okulumuz şu kadar öğrencisini tıp fakültesine sokması başarı. Ama ailenin durumu ne aile belki öğrenci kadar çalışıyor. Bir okulda 1 öğrenciyi sokmuş belki o okul daha başarılı ölçü kendi şartları içerisinde kendisini geliştirmek. Öğretmenleri ıvır zıvır işlerle yormayacağız. Çok toplantı az iş diye düşünüyorum. Toplantıları tadında bırakıp kendi işlerini daha iyi yapsınlar dile fırsat oluşturacağız.

-Yeni eğitim öğretim yılı başlıyor. Buna ilişkin yerleştirmelerde problemler yaşandı.Bu sorunlar için önlem alındı mı?

Bunun son aşamasındayız çok cüzi bir öğrencimiz var çözüm için son aşamadayız. Ana hatları ile yeni sistem yeni oturuyor. Bilmiyoruz bu işin nasıl olduğu ile ilgili bilgi sahibi değiller. Çocuklarımızı yarış atı olmaktan kurtaracağız. Ben bir toplumun kendi çocuklarına bu kadar zulmetmesini anlamıyorum. Nasıl zulmediyoruz? Okullarda çocuklarımızı eğitim ile faaliyete veriyoruz yetmiyor kurslar ve birbirlerinin sırtına basarak birbirlerinin önüne geçmek için zorluyoruz. Bu çocuk çocukluğunu yaşayabilmeli sporla , müzikle uğraşmalı bu yarışta bunların yeri var mı Allah aşkına? Sporla uğraşsın: dersi var. Müzikle uğraşsın : dersi var. Oysa bunların hepsi ders. Cumhurbaşkanımızın dershane ve kurslarla ilgili olumsuz bir bakış açısı var. Çocuklar yarışarak, birbirini iterek, önüne geçerek okullara koşturmasınlar. Evine en yakın okula gidip eğitimini alsın. Bize düşen kaliteli eğitim verilen bir okul haline getirmek. Zaman alacak belki ama elimizden geleni yapacağız. Sorunlar hiçbir zaman bitmez bu dünyada da bitmez.

-Sosyal medya ve yazılı medyada bir gündem oluşturuldu ‘Andımızın okullarda yeniden okutulması’ siz ne düşünüyorsunuz?

Milli Eğitim Müdürüyüm, devletin ve hükümetin bakanı temsilen atadığı bir görevim var. Şahsi fikrimi komisyonlarda belirtirim. Ama sloganlar,insanların gönüllerinden değil de dilinden geliyorsa bir şey ifade etmiyor. Andımız için söylemiyorum genel olarak bir yorum bu. Biz duygusal bir toplumuz gönlümüzde o kadar haz yaşıyoruz ki. Ama bazı konularda dilden öteye gitmiyor. Türk olmak Türk Milletinin bir ferdi olmak bayrağını sevmek neyle olur. İşini düzgün yapmak, başarılı olmak sevgi ile olur. Bunları yapmadan biz olamayız. Bu tür şeyler tartışılacaktır olması veya olmaması bizim hedeflerimizi değiştirmeyecektir.

-Bu konuya sıcak bakıyor musunuz ? Bakmıyor musunuz? Netli yanıt alamadım soruma ?

Bakıyorum ve bakmıyorum diye net bir ifade kullanmıyorum öyle diyeyim olsa da olmasa da bizim hedeflerimiz o doğrultuda.

-Milli eğitim bakanlığının beklentilerini kadrolarınızla karşılayabileceğiniçe inanıyor musunuz?

Bizim takdir edilmek veya kendimizi birilerine beğendirmek gibi bir düşüncemiz yok.Biz işimizi yapacağız. Ben olumsuz eleştirileri işim konusunda değerlendiririm ama takılmam. Orda bu niye böyle düşündü söyledi diye düşünmem. Bizim elimizde akademik manada en iyi kadro var. İçi dolu bir yapı var. Argeye doktorasını yapmış istese üniversitede çok rahat hocalık  yapabilecek arkadaşlarımızdan kadro oluşturdum. Bunları bulmaya daha da çalışıyoruz. Arkadaşlarımız çalışmak istiyor. Ellerinden tutulmasını ve desteklenmeyi bekliyorlar. Bu arkadaşlarımızı bulup destekleyeceğiz.

Kayseri’de öğretmen açığı var mı taşımalı sistemin neresinde olacağız biz?

Öğretmen ağımız merkezde yok ilçeler de var onlar için açığı kapatabilmek için çaba sarf ediyoruz. Ama aile bütünlüğü ilkesini de göz ardı etmek istemiyoruz. Birkaç ilçede öğretmen açığı sıkıntısı var bunu doldurmakta sorunu eşleri merkez de çalışıyorsa yaşıyoruz. Hiçbir okulumuzda boş ders olmayacak ama kısmi olarak bazı branşlarda sıkıntılar yaşanabiliyor.

-Sözleşmeli öğretmenlik konusunda olumsuz eleştiriler geliyor siz ne düşünüyorsunuz?

Öğretmen açığı olunca aile durumundan sözleşmeli öğretmenlerle 6 yıllığına doldurdular. Atanınca da itiraz ve eleştiriler başladı. Bir taraftan çocukları devleti milleti bir taraftan aileleri düşüneceksiniz. Buraya atananlar şartları biliyorlardı. Atandınız derdiniz derdim değil de diyemem. Şu kadar kilometrede öğretmenlik yapıp evime üç vasıta ile gidiyorum diyor. Ben öğretmenliğimde 1 yıl Ankara Çorum arası gittim geldim. Eşim 2 yıl Ankara Bala arası gitti geldi. Ve oraya gidebilmek için sabahları 4’te evden çıktı. Biz yaşadık başkaları yaşasın demiyorum. Ama istiyorum ki öğretmenlerin çocukların evlerinin kapısı okula baksın ama mümkün olmuyor. Düzeltme değişiklik olabilir elbette, buna çare bulmak gerekir. Taşımalı eğitimde bir sorunumuz yok. Bu da eşitliği sağlamak üzere devletin verdiği bir imkân.

2018-2019 eğitim öğretim yılı başladı, sizin öğretmen ve öğrencilere mesajınız ne olacak bizim aracılığımızla vermenizi istedik..

Öğretmenken yazın tatile çıkardık, okulu çok özlerdik, öğrencilerimizi özlerdik onlar yokken okul bize boş gelirdi. Çocukları özlerdik cıvıl cıvıl koşturmalarını okul açılması bizim için bayramdı o duyguyu hala taşıyoruz. Öğretmenlere öğrencilere hoş geldiniz okulları şenlendirdiniz diyoruz. Öğretmenlerin her zaman arkasındayız. Bizim varlık sebebimiz onlar, kapımız gönlümüz, telefonumuz açık. Kayseri eğitimde Türkiye’nin örnek illerinden birisi olacak söz veriyorum. Lütfen o öğretmenlerin yüzündeki gülümsemeyi görürseniz buna bakın rica ediyorum. O gülümseme varsa başarmışızdır.

Çok teşekkür ediyorum vakit ayırdığınız için çok keyifli bir röportajdı. Sorular zor muydu?

(Gülümsüyor) Benim için zor yok sorularda kolaydı sizler çok önemlisiniz basın olarak. Kamerayı ne tarafı çevirirseniz orası görünür. Sabah kalkınca bir insanın hayatını güzelleştirmek çok kolay gülümseyerek. Şoförüme karşıya geçenlere yol ver ve gülümse diyorum. Hayatı kolaylaştıran şeyler yapınca gülümsüyor. Telefona bakan arkadaşa “Aloo” diye ama güzel ve kibar sesle hitap edin kolaylaştırın karşıdaki insana diyorum.. Bunu hepimizin yapması mümkün öyle başarılı ve huzurlu oluruz. Tekrar teşekkür ediyorum Kayseri Olay  Gazetesine ve size bu imkanı sunduğunuz için. Alışmalarınız da başarılar diliyorum.