Büyükşehir Belediyesi'nden tartışmalı etkinlikler!

Büyükşehir Belediyesi'nden tartışmalı etkinlikler!
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Büyükşehir Belediyesi kültür sanat etkinlikleri çerçevesinde "Lozan'daki Kayıplarımız ve Musul" konulu bir konferans düzenlendi. Konferansa son günlerin tartışmalı tarihçi-yazarı Mustafa Armağan konuşmacı olarak katıldı.

 2014 yılında Zaman Gazetesi’ne verdiği röportajda, Gülen cemaatine Haşhaşi benzetmesi yapılmasına tepki gösteren Armağan, “Zaman zaman dışarıdan yardım da alan bir cinayet şebekesi ve eli kanlı örgüt olarak on yıllarca Sünni İslam alemine darbe üstüne darbe indirmiş bulunan Haşhaşilerin yaptıklarını hizmet hareketi mensuplarına yakıştırmak anakronizme düşmek bir yana hakkaniyetle bağdaşmaktadır” ifadelerini kullanmıştı. Armağan, son olarak Rize'de Atatürk heykelinin kaldırılmasının ardından bir fotoğraf paylaşmış ve sosyal paylaşım sitesi hesabından, "Bize bu şan yeter" yazmıştı. İşte birçok kez “tüm Atatürk heykellerinin kaldırılması” gerektiğini de dile getiren Armağan’ı, Büyükşehir Belediyesi ağırladı ve Başkan Mustafa Çelik tarafından kendisine çiçek verildi.

 AYNI HAFTA “HAŞHAŞİ” TİYATROSU

Büyükşehir Belediyesi’nin, Gülen cemaatine “Haşhaşi” denmesine tepki gösteren Armağan’ı ağırlarken aynı zamanda  "Alamut Kalesi" adlı oyunu da Şehir Tiyatrosu'nda sahneletmesi de dikkat çekti.

Belediyeden söz konusu tiyatro oyunu ile ilgili yapılan açıklamada,  “Şehir Tiyatrosu'nda sahnelenen oyunda, Hasan Sabbah'ın insanların inançlarını kullanarak bir grubu intihar suikastçısı haline getirmesi ve Büyük Selçuklu Devleti'ne karşı darbe yapmaya çalışması anlatıldı.” denildi. İki etkinliği yan yana koyan bazı çevreler ise Büyükşehir Belediyesi’ne gönderme yaparak, “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!” şeklinde yorum yaptı.

 2014 YILINDA GÜLEN CEMAATİNE, HAŞHAŞİ DENMESİNE TEPKİ GÖSTERMİŞTİ

Zaman gazetesi, 15 Ocak 2014’te Cumhurbaşkanı ve dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erodğan’ın, Gülen cemaatine yönelik "haşhaşi denilen gizli örgüt" benzetmesini iftira olarak yorumlamıştı. Gazete o günlerde bazı isimlerin bu benzetmeye yönelik tepkilerini “Haşhaşi benzetmesi insafsız bir iftira!” başlığı ile haberleştirmişti. O isimler arasında Tarihçi-Yazar  Mustafa Armağan da vardı.

Armağan, gazeteye şu açıklamaları yapmıştı: “Haşhaşiler veya Hasan Sabbah’ın fedaileri diye bilinen topluluk, tarihte görülmüş ilk ‘terörist’ örgüttür. Gerçek İsmailî imameti ihya etmeyi hedefliyorlardı ve bu maksatla kartal yuvası Alamut Kalesi’ni karargâh tutmuş, beyinlerini yıkadıkları suikastçıları engel olarak gördükleri liderlere saldırtmışlardı. Sünni İslam nizamını çökertme uğruna kimliklerini gizleyerek hareket geçen bu maharetli katiller, önemli kurbanların ‘şeref defteri’ni bile tutarlarmış. İslam dünyasının medar-ı iftiharı olan Nizamülmülk ve Selahaddin Eyyübi gibi ‘hainleri’ de temizlemeyi planlamışlar, ilki şehid olurken ikincisi suikasttan kılpayı kurtulmuştur. Nihayet bellerini kırmak Hülagü’ye, melanetlerine son vermekse Baybars’a nasip olmuştur. Zaman zaman dışarıdan yardım da alan bir cinayet şebekesi ve eli kanlı örgüt olarak on yıllarca Sünni İslam âlemine darbe üstüne darbe indirmiş bulunan Haşhaşilerin yaptıklarını Hizmet Hareketi mensuplarına yakıştırmak anakronizme düşmek bir yana, hakkaniyetle bağdaşmamaktadır.”

Büyükşehir Belediyesi tarafından konferans vermek için Kayseri’ye davet edilen ve ağırlanan Armağan, tartışmaları da beraberinde getirdi.

Şehir Tiyatrosu'nda gerçekleştirilen konferansta, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Lozan'ı gündeme getirmesinin ardından Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin duyarlılık göstererek kendisini davet ettiğini dile getiren Armağan, bu davetten dolayı Belediyeye teşekkür etti.

Konferansı takip eden Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, Tarihçi,-Yazar Mustafa Armağan'a anlattığı bilgiler nedeniyle teşekkür ederek çiçek verdi. Başkan Çelik, "Bugünü anlamak, yarını planlamak istiyorsak, dünü ve geçmişi iyi bilmek zorundayız" ifadelerini kullandı.

 ATATÜRK PAYLAŞIMLARI DA TEPKİ ÇEKMİŞTİ

 Diğer yandan Armağan ile ilgili olarak odatv’de yer alan “İşte Mustafa Armağan’ın unutturmak istediği şeceresi” başlıklı haber de tartışmalara yeni boyut kazandırdı. İşte Odatv’nin, Rize'de Atatürk heykelinin kaldırılmasının ardından bir fotoğraf paylaşan ve sosyal paylaşım sitesi hesabından da, "Bize bu şan yeter" yazan  ve tepki çeken Armağan ile ilgili yaptığı o haber: Atatürk düşmanlığıyla tanınan “tarihçi” ve Yeni Şafak gazetesi yazarı Mustafa Armağan, her fırsatta Atatürk'e saldırmayı adeta bir "görev" gibi görüyor.

Son olarak, Rize'de Atatürk heykelinin kaldırılmasının ardından "Bize bu şan yeter" yorumunda bulundu. Birçok kez tüm Atatürk heykellerinin kaldırılması gerektiğini de dillendirmişti.

Atatürk'e her fırsatta düşmanlık yapmak için deyim yerindeyse "fırsat kollayan" Armağan'ın, birçok kez tarihi belgeleri çarpıttığı ortaya çıkmış, ancak "huylu huyundan" vazgeçmemişti.

Öyle ki tarihçiliği "troll" seviyesine kadar indirip Atatürk için “Atatürk, Anadolu topraklarında İngiliz idaresinde bir vali olarak çalışmayı teklif etti!” bile demişti.

CEMAAT'TEN YANDAŞ MEDYAYA

Mustafa Armağan'ın kafa karıştıran bir geçmişi var. Son dönemlerde dillendirmekten kaçınsa da FETÖ bağlantıları oldukça düşündürücü.

Armağan, uzun yıllar Atatürk saldırılarına Cemaat medyasında devam etmişti. AKP-Cemaat savaşının ardından da, tası tarağı toplayıp yandaş Yeni Şafak gazetesine taşındı.

İyi de, FETÖ konusunda 17-25 Aralık operasyonlarını ölçü alan hükümet medyasında, Mustafa Armağan nasıl kabul gördü? Ya da atılan tweet'leri bile takip eden hükümet tetikçileri, buna nasıl göz yumdu?

Bu soruların yanıtından önce, Mustafa Armağan'ın Cemaat geçmişini biraz irdeleyelim:

Armağan 1995 yılında Cemaat'in gazetesi Zaman'da köşe yazmaya başladı. Zaman'a kayyum atanmasından sonra bile yazıları Ekim 2015'e kadar devam etti. Yani, 17 – 25 Aralık operasyonlarının 2 yıl sonrasına kadar...

10 yıllık Cemaat yazarlığı dışında uzun süre Cemaat'in TV kanalı olan Mehtap TV'de “Tarih Aynası” adlı programı yaptı.

Fethullah Gülen'in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nda yayın bölümü yöneticiliği görevini üstlendi.

2000-2002 yılları arasında, yine Cemaat'in hazırladığı "DA" (Diyalog Avrasya) dergisinin genel yayın yönetmenliğini yaptı.

Cemaat'in düzenlediği Abant Platformu toplantılarının "seçkin" katılımcılarındandı ve neredeyse tüm Abant Toplantıları'na katıldı.

GÜLEN'İ ÖVEN KİTAPLAR YAZDI

Bugünlerde hiç sözünü etmediği Fethullah Gülen'le ilgili, Armağan bir de övgü dolu kitaplar kaleme aldı.

Cemaat'in önemli yazarlarından biri olan Ali Ünal ile birlikte 1999 yılında "Medya Aynasında Fethullah Gülen (Kozadan Kelebeğe)" adlı kitabı hazırladı. Kitap, yine Cemaat'in kurduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından basıldı.

2000 yılında ise bu kez, Gülen için yazılan yazıların derlendiği "Diyaloğa Adanmış Hayat" kitabını hazırladı. Bu kitap da yine Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından basıldı.

17-25 ARALIK MİLAT DENİLDİ AMA...

Armağan'ın Gülen övgüleri sadece kitaplarla sınırlı değildi...

Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan her fırsatta, Cemaat'e yardım edenler için 17-25 Aralık operasyonlarını milat kabul edeceklerini söyledi. Ancak Mustafa Armağan, Cemaat ile AKP savaşının zirveye çıktığı tarihlerde bile Cemaat'in yanında durmaya devam etti.

"HAŞHAŞİ BENZETMESİ HAKKANİYETLE BAĞDAŞMAZ"

Tarih: 15 Ocak 2014

17-25 Aralık operasyonlarının üstünden günler geçmiş, kavga zirveye çıkmış, saflar keskinleşmişti.

Dönemin Başbakanı Erdoğan, Cemaat'e "Haşhaşi, virüs, sülük, maşa, ihanet şebekesi" gibi ağır benzetmelerde bulunmuştu.

Zaman gazetesi 15 Ocak 2014'te "Aydınlar ve siyasetçiler Başbakan'ı aklıselime davet etti" başlıklı bir haber yayımladı.

Haber'deki "aydın"lardan biri olan Mustafa Armağan, Erdoğan'ın Cemaat'e yönelik çıkışlarına tepki göstererek şunları söyledi: "Zaman zaman dışarıdan yardım da alan bir cinayet şebekesi ve eli kanlı örgüt olarak on yıllarca Sünni İslam âlemine darbe üstüne darbe indirmiş bulunan Haşhaşilerin yaptıklarını Hizmet Hareketi mensuplarına yakıştırmak anakronizme düşmek bir yana, hakkaniyetle bağdaşmamaktadır.”

"GÜLEN ASLANLAR GELMELİDİR"

Mustafa Armağan Cemaat sahiplenmesini her zaman böyle açıktan yapmadı. Bazen de moda deyimiyle "subliminal" mesajlarla Fethullah Gülen'e sahip çıktı.

Mustafa Armağan, Cemaat'in kanalında sunduğu “Tarih Aynası” programının bir bölümünde Nietzsche'nin "Gülen aslan"larını konu aldı.

Fethullah Gülen'in soyadına göndermede bulunan Armağan, Nietzsche'den  "Ben başkalarını bekliyorum bu dağlarda. Onlarsın şuradan şuraya adımımı atmam. Daha üstün kişileri, daha güçlü kişileri, daha başarılı kişileri, canı gövdesi dimdik kişileri bekliyorum ben. Gülen aslanlar gelmelidir" alıntısını yaptı.

"BU ASLANLAR KENDİLERİNDEN GEÇMİŞÇESİNE ÇAĞIN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEKLER"

Armağan, sizin de hemen fark edeceğiniz gibi Fethullah Gülen'in soyadı olan "Gülen" kelimesine özellikle vurguda bulunarak şu yorumda bulundu:

"Nietzsche, çağının kokuşmuşluğuna, pıhtılaşmışlığına karşı 'Gülen aslanlar' terimiyle bir çıkış yolu bulmaya çalışıyordu. Bu gelecek olan aslanlar, adeta ölüme gülecekler, hayata gülecekler ve kendilerinden geçmişçesine bu çağın kaderini değiştirecekler diye umut ediyordu."

İfadeler oldukça tanıdık değil mi...

"ACABA O GÜLEN ASLANLAR BUGÜN NEREDE"

Armağan, Osmanlı dönemindeki "Gülen aslan"ları tanıttıktan sonra, programın sonunda mesajını biraz daha netleştirerek ve Hz. Ömer'den de örneklendirerek Cemaat'i şöyle işaret ediyordu:

"Gülen aslanlardan oluşacak bir orduyu, bir kadroyu arzulayan Hz. Ömer'in bu isteği tarih boyunca gerçekleşti ve en sonunda, az önce zikrettiğimiz Osmanlı aslanlarının elinde bugüne kadar ulaştı. Acaba bugün o 'Gülen aslanlar' nerede, ne yapıyorlar, hangi serhatlerde geziyorlar. Bunlar herhalde bizim eğitim gönüllülerimizin elinde bir bayrak olarak, dünya ufuklarında dolaşıyor diyebiliriz. Allah hem geçmiştekilerden, hem de bugün yapılan hizmetlerden razı olsun."

ÖZGEÇMİŞİNİ "TEMİZLEME" ÇABASI MI VAR

Yakın zamana kadar her fırsatta Cemaat’in yanında yer alan Mustafa Armağan, bugün ise Yeni Şafak gazetesinde yazılarına devam ediyor.

Ancak Yeni Şafak'taki köşesinde dikkat çekici bir detay var.

"Yazarın Hayatı" bölümünde Armağan'ın Cemaat geçmişi ile ilgili neredeyse hiç bilgi yok. Ne Zaman'da yazarlık yaptığı, ne Cemaat övgüsü kitapları, ne Cemaat kanallarında yaptığı programlara, ne de Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nda üstlendiği göreve öz geçmişinde değinilmemiş. Kişisel sayfasındaki "kitapları" bölümünde de Fethullah Gülen'i övdüğü kitaplara yer verilmemiş.

Armağan Cemaat geçmişini unutturmaya çalışsa da, arşiv unutmuyor.  

DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY

Mustafa Armağan, kuşkusuz bugün sorulursa Cemaat ile ilgili "kandırıldım" diyecektir. Ancak değişmeyen bir yönü de var; Atatürk düşmanlığı...

Armağan, Cemaat yazarlığı döneminde olduğu gibi bugün de Atatürk düşmanlığını provokatif bir boyutta devam ettiriyor.

Ne zaman Türkiye'de birlik ve beraberlikten söz edilse, ne zaman toplumsal uzlaşı gündeme gelse Mustafa Armağan ortalığı karıştıracak yeni bir "Atatürk düşmanlığı"na imza atıyor. Bu da akıllara "Armağan kripto FETÖ'cü mü" sorusunu getiriyor.