Büyük merak uyandırıyor
Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'nde kazı sezonu tamamlanırken Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu ortaya çıkan mezarlarda kadınların değerli takılarıyla birlikte gömüldüklerini ve bu takıların da ucuz olmadığını söyledi.
Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri’nde kazı sezonu tamamlanırken Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; ortaya çıkan mezarlarda kadınların değerli takılarıyla birlikte gömüldüklerini ve bu takıların da ucuz olmadığını söyledi.
Kayseri-Sivas karayolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri’nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları devam ederken, elde edilen bulgular tarihe ışık tutuyor. Yapılan kazılarda ortaya çıkarılan mezarlarda kadınların takılarıyla birlikte gömüldükleri ve bu takıların da soylulara, prenslere, kraliçelere ait olduğunu tahmin ettiklerini ifade eden Kültepe Kazı Başkanı Fikri Kulakoğlu; "4 bin yıl önce tabletlerde ve bulunan arkeolojik eserlerden o dönem insanlarının gayet süslü olduğunu biliyoruz. Özellikle de mezarlarda bulduğumuz hediyeler; halhalından başlayarak bel kemerinden, yüzüğünden bileziğine kadar bütün bunları görüyoruz. Hatta başlıklarındaki altın takıların da arkeolojik olarak da varlıklarını biliyoruz. Bu tür şeyler bütün toplumlarda sadece kadınlarda değil erkeklerde de var. Erkeklerin özel eşyaları arasında tek fark olarak silah olmasıyla ayrılabilir. En azından ölülerini bütün süsleriyle gömüyorlar. Aslına bakarsanız bu süs de değil, öbür dünyada ticaretin devam etmesi için yine sermaye olarak da düşünülebilir ama günlük hayatlarında da böyle giyindiklerini biliyoruz. Mesela erkeklerle ve kadınlar arasındaki takı farklarını gösteren en önemli özelliklerden bir tanesi; erkeklerin bugün yine Ortadoğu’da olduğu gibi bir kuşakla üst elbisesini tutturması. Kadınlar ise büyük iğneleri var; bunlar altın, gümüş, tunç olabilir. Bir anlamda iğneleyerek elbiselerin açılmasını engelliyorlar. O anlamda bir takı farkı oluşturuyorlar. Aslında sadece kendileri için değil tanrılarından da çeşitli madenlerden yapılmış mücevher hediye ediyorlar. Onlar da muhakkak ki tapınaklarda. Özellikle Asur’da bu tür takıların yaygın olduğunu biliyoruz. Bu takılarda rol oynayan değerli taşlıların bugünkü Hindistan’a, Pakistan’a kadar olan uzak yollardan getirildiğini ve bunların burada işlendiğini biliyoruz. Bu taşlar işlenerek boncuk, bilezik ve çeşitli takılar yapılıyor. Bunlar da muhakkak ki ucuz, herkesin ulaşabileceği takılar değil. Bugün de öyledir. İyi takılar soylulara, prenslere, kraliçelere ait olsa gerek" diye konuştu.