BİR YAŞAM KOÇ'UNUN HİKAYESİ

BİR YAŞAM KOÇ'UNUN HİKAYESİ
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Yaşam Koçluğu yeni bir meslek alanı gibi görülsede aslında son yıllarda yaygınlaşan ve herkesin merak ettiği ilgisini çeken bir alan aslında kendi sorunun yok mu da başkalarının hayatında bir şeyleri düzeltmeye çalışıyorsun kanısı hakim olsa da ki bu soruyu İsmail Polat’a ben de yönelttim. Aslında herşey insanın önce kendini keşfi sonrasında da başkalarının hayatına mutluluk vermek için onları positif hissettirmek için dokunmaktan bunu istemekten geçiyor. Bütün bildiklerimizin ötesinde koçluk psikologluk değildir.

Sadece kişisel farkındalık yaratıp sizin kendinizin farkında olmanızda size yardım eden ,geçmişinizi sorgulamayan , yargılamayan ,sırtınızda yük hissettiğiniz ne varsa aslında onların mecburiyetiniz olmadığını  keşfetmenizi sağlayan bir alan. İsmail Bey ile şehre nazır meydan manzaralı sohbetimiz çok keyifliydi ,kendisiyle barışık insanları zaten hep sevmişimdir. Bu güzel sohbeti bir haftada sizlerle paylaşıp bitirmem haksızlık olur diye bu röportajı iki bölüm halinde

yayımlayacağım. İşte İsmail Polat ile yaptığımız röportajın ilk bölümü...

 

 

Önce sizi tanıtan  kendi hikayenizden bahseder misiniz ?

1973 yılında Kayseri’de başladı hikayem.İlk-orta ve lise tahsilimi Kayseri’de tamaladıktan sonra eğitim hayatına sırasıyla;

Selçuk Ünv. Mahalli İdareler, Anadolu Ünv. Kamu Yönetimi,  İstanbul Aydın Ünv. İşletme Yüksek Lisans, Çankaya Ünv. İnsan Kaynakları Yüksek Lisans eğitimleri ile devam ettim.

Halen Anadolu Ünv. Sosyoloji (Lisans), St. Clemeants University Sosyal Psikoloji (master) ve Türk Hava Kurumu Ünv. İşletme Anabilim Dalında Doktora eğitimlerine devam etmekteyim.

Geçmişte az da olsa ticaretle uğraştım. Ticaret her Kayseril’yi olduğu gibi beni de cezbediyor fakat mutlu etmiyordu. Belkide yeteneğim yoktu  Mutlu bir hayat sürmem için yapmam gereken işi zihnimde tasarlıyor ama adını koyamıyordum. Bunun ticaret olmadığını anladım. Ailem ise sürekli olarak okumamı istiyor, idealize ettiikleri garantici ve tekdüze bir hayatı üzerime oturtmaya çalışıyorlardı. Bir tarafta ailem, diğer tarafta ise en güçlü değeri özgürlük olan, kendi kimliğini yaşamayı olmazsa olmaz gören ve tasarımı kendine ait bir hayat isteyen ben..

Ailemi de hesaba katarak kendi istediğim hayata güçlü adımlarla ilerlemeye başladım ve yolculuğum hala devam ediyor.     

 

Yaşam / kariyer koçluğu yeni bir meslek alanı ve çok sayıda danışanınız var. Nedir yaşam koçluğu veya kariyer koçluğu neleri içerir?

Koçluğun ne olmadığını söyleyeyim öncelikle. Koçluk toplumumuzda bilinenin aksine; psikologluk, mentorlük ve danışmalnlık değildir.

Normalde, Yaşam Koçluğu, Kariyer Koçluğu vb. ayrımı da yoktur esasında. Koçluğu, en doğru ve genel olarak tanımlayan ifade “Profesyonel Koçluk” dur.

Danışanın, geçmişini sorgulamayan, bugünü ve geleceğine odaklanan, uygun teknikler kullanarak kendi farkındalığını sağlatan, yapılandırılmış güçlü sorularla derin düşündürerek potansiyelinin farkına varıp kullanmasına ve geleceğini inşa etmesine katkı sağlayan yöntemler bütünüdür.

Bir diğer ifadesiyle,  güçlü sorularla ve belli teknikler kullanarak kişinin derinliğindeki potansiyelini açığa çıkartma sanatıdır.

Profesyonel Koçluk eğitimini almış ve bu beceriye sahip insanlar her türlü koçluğu yapabilir.

 

Neden yaşam koçu olmak istediniz ki sizin hiç sorununuz yok mu da başkalarının sorunlarını çözmeye meyillendiniz?

Kolektif ve dışa dönük bir kişilik tipim var. İnsanların hayatına dokunmayı , onları mutlu ederek mutlu olmayı seviyorum. Koçluğun da bunun için uygun bir meslek olduğunu düşünüyorum.

İtiraf edeyim ki Profesyonel Koçluk eğitimi alana kadar ben de koçluğu, danışmanlık ya da mentorlük gibi olduğunu zannediyordum. Bende de, başkalarının sorunlarına çözüm üreten, halk arasındaki yaygın tabiriyle; akıl hocalığı yapan ve onların sorunlarını çözmeye yönelik fikiler veren bir iş olduğu algısı vardı.

Ama eğitim aldıktan ve işi fiili olarak yapmaya başladıktan sonra koçluk mesleğinin bunların çok daha ötesinde, danışanların hayatına daha değerli katkılar sağlayacak nitelikte olduğunu gördüm. 

Bununla birlikte kendi sorunlarını çözme konusunda yeteneği olmayan insanların başka insanların sorunlarını çözemeyeceğini gördüm ve öncelikle kendimle yüzleştim. Derinimdeki asıl beni (özdeğerlerimi) buldum ve ilk olarak onunla barıştım. Özdeğerlerimi ve hedeflerimi birbiriyle eşleştirdim. Vee en önemlisi de beni geriye çeken, enerjimi düşüren ve adım atmamı engelleyen gerçeklerimin farkına vardım. Bu durum belki de üzerimde taşıdığım gereksiz yüklerden kurtularak daha hafif ve özgün bir hayat yaşamamı sağladı.

Bu süreçte, her insanın yaşadığı sorunların kendine özel ve kişinin kendi derinliğinde çözülmesi gerektiğinin farkına vardım. Bu farkındalığa sahip olduktan sonra da kendi çözümlerimi başkalarının sorunlarını çözmeye yönelik önermemeye gayret ediyorum. Çünkü sorun, kimyası gereği her insan da farklı sebeplerin kişinin reaksiyonlarıyla birleşmesiyle kişiye özel olarak oluştuğundan dolayı çözümlerinin de kişinin derinliğinde keşfedilmesi gerekiyor.   

 

İnsanlar birilerine akıl vermeyi sever ama birilerinden akıl almak konusu pek hoşumuza gitmez  bunu nasıl başarıyorsunuz ?

 Evet bu doğru bir tespit. Talep edilmesi ve iyi olduğum konularda zaman zaman ben de yapıyorum bunu. Fakat koçluk, insanlara akıl vermek üzerine kurgulanmış bir meslek değidir. O daha çok danışmanların işidir. Koçluğun temel felsefesi, güçlü sorularla ve yapılandırılmış teknikler kullanarak kişilerin kendi aklını kullandırarak potansiyelini keşfetmesini ve nitelikli-kalıcı çözümler üretmesini sağlamaktır. 

Ayrıca, akıl verme davranışı içerik olarak, hem çok riskli, hem zayıf/geçici çözümler üreten, hem de nitelikli çözüm üretmesi mümkün olmayan yapıdadır.

Yöntem olarak da, nasıl ki kişi, başkasına ait adresinin çizilmiş olduğu krokiyle kendi evine bulması beklenemezse; başka insanların çözümleriyle kalıcı olarak kendi sorunlarını çözmesi de beklenemez. Zira her insanın zihin haritası farklı farklıdır.

Yani ben de insanlara akıl vermek yerine akıllarını kullanarak potansiyellerini keşfetmelerini sağlayacak destekler veriyorum.  

 

Bazı insanlar çok saplantılı çıkmak istemiyor o olumsuzluklardan onlarla yaşayıp ölmek istiyor siz onlara neyi tavsiye ediyorsunuz böyle durumlarda?

Koçluk alan olarak geleceğini yönlendirmek ve hedeflerine yönelik daha kaliteli hayat yaşamak isteyen insanlar için daha nitelikli katkı sağlayan bir meslektir. Koçluk, kişinin geçmişiyle ve geçmişte yaşadığı sorunlarıyla ilgilenmez. Geçmişte yaşananlar daha çok psikologların/psikiyatrların ilgi alanındadır. Koçluk kişinin geleceğiyle ilgilenir. Yani koçlar nadiren tavsiyede bulunur.

Koçlar arasında; “Ayağında pranga olan psikoloğa, önünde duvar olan koça gider” metaforu, ne demek istediğimi daha özet olarak anlatır.

Saplantılar, kişinin onların yerine koyabileceği daha güçlü beklentileri/hedefleri/amaçları olmamasından beslenir ve kuvvet bulur. Aynen vücuttaki organlar gibidir. Kişi hangisini daha çok kullanır ve çalıştırırsa onu güçlendirir. Zımni olarak da diğer tarafı zayıflatır. Saplantılı insanlara yapılabilecek en önemli çalışma da mottosunu buldurup ona yönelik yeni bir hayat tarzı planlatmak ve hedeflerini bu kapsamda revize ettirmektir. Bu sayede saplantılarının yerine hedefler ikame edilerek yeni ve kaliteli bir hayata adım atması sağlanır; zımni olarak da saplantılarını zayıflatacağı için onlardan kurtulmuş olur. 

 

Her son yeni bir başlangıç olabilir mi gerçekten?

Evet, kainatta her şey zıttıyla kaimdir ve zıtlık ilkesi gereği her son yeni bir başlangıçtır. Ancak burada kaçırılmaması gereken iki önemli nokta vardır. Birincisi, sonun kişinin iradesiyle olup olmadığıdır; ikincisi ise sondan sonraki başlangıcın yönüdür.

Son’lar, genel olarak hayatta unutulmayacak duygusal travmalar yaşatma potansiyeli yüksek olan durumlardır. 

Bu durum bazıları için daha güçlü şekilde ve geleceğe doğru yeni bir hamle fırsatı olarak değerlendirildiği gibi, bazıları için de cesaretini ve gücünü kaybederek durumu kabullenmiş bir çöküş olarak haline dönüşebilir. Özetle her son, istenilen iyi bir başlangıç olmayabilir.   

Mesela NLP diye bir durum var siz insanlara olumlu katkı koyduğuna inanıyor musunuz bu terapinin

Evet inanıyorum. Terapi, hoşnut olunmayan bir durumun/duygunun istenilen durumla/duyguyla yer değiştirilmesi amacıyla uygulanmaktadır. Ehil insanların yapması şartıyla, NLP teknikleriyle terapi kendini kanıtlamış bir yöntem haline gelmiştir. Bu kapsamda ben de NLP tekniklerini kullanarak danışanlarıma korku terapisi ya da başarı terapisi uyguluyorum ve çok iyi sonuçlar alıyoruz.  

Şimdi Danışanlarınızdan birisi aradı ve artık yaşamını sonlandırmaya karar verdiğini söyledi ne yaparsınız böyle bir durumda?

Bu soruya somut ve genel bir cevap vermek oldukça zordur. Zira, bu türden marjinal olayları sebep-sonuç ilişkisi kapsamında değerlendirmek gerekir ki bu da kişiye ve kişiyi o karara taşıyan sebeplere göre değişir. Ama ola ki bunu yapan bir danışanım olursa da kararından vazgeçirebilecek seviyede yeteneklerimin ve yetkinliklerimin farkında olduğumu düşünüyorum.  

Biraz da tekniğinizden bahseder misiniz neler yapıyorsunuz siz yaşam koçu ve danışman olarak?

Kullanılan teknik sayısı fazla olmakla birlikte ben kavramları insanımızın gerçekleriyle sentezleyip doğru sonuç almaya yönelik en işe yarar hale getirmeye çalışıyorum. Bu kapsamda da koçluk yapanlar için son derece önemli olan üç tekniği kısaca paylaşacağım.   

Birincisi, en basit ifadesiyle, insanları yargılamadan, eleştirmeden ve nötr bir şekilde fazlaca dinlemektir. Dinlemek(etkin) bu işin olmazlarından olmazıdır. Ben de öncelikle dinlemeyi(etkin)  öğrenerek başladım işe. İtiraf edeyim ki oldukça da zorlandım ve mücadele ettim kendimle. 

İkincisi ise güçlü sorular sormaktır. Soru sormak kişinin kendi derinliğinde potansiyelini buldurmaktır. Tabir caizse derin bir kuyuya kova atmak gibidir. Burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta sorunun bağlamı, zamanlaması ve tarzıdır. Soru bu kriterleri sağlamazsa kişiyi istenilmeyen yerlere de götürebilir. Kuyu örneğinden devam edersek, ipin boyu kısa olursa suya ulaştırmaz; uzun olursa da dolu kovayı fazla mesafe çekmek zorunda bırakacağı için gereksiz enerji harcatır ki her insan buna katlanamayabilir. Ve kovayı yukarıya dengeli çekmek gerekir ki sağa sola çarpmasın.  

Üçüncüsü de geçerliliği kabul edilmiş psikometrik testlerdir. Bunlardan en önemsediğim testler ise kişilik testi, özgüven/özsaygı testi ve motivasyon seviyesi testleridir. Her danışanımla bu testleri mutlaka yapar ve periyodik olarak gelişimini izlerim.  

 

Diyelim ki sigara alkol ya da kilo gibi bir sorunum var ve başa çıkamıyorum size geldim sonrasında neler bekliyor beni sizinle çalışmaya başladıktan sonra?

Psikolojik olarak insanda tutarlılık davranışı vardır. Yani kişinin, kendi ifade ettiği ve bilinçaltında yaşadıklarına/tekrar ettiklerine uygun davranış geliştirme potansiyeli yüksektir. Buna yönelik olarak, kişiye terapi uygulanarak sigaradan nefret ettiği/sigara bırakmış hali bilinçaltında kişiye yaşatılır. Buna ilaveten sürekli konuşarak ve yakından ilgilenerek istediği sonuca gitmeye yönelik motivasyonu yükseltilir. Tabii ki bu durum kişiden kişiye de değişkenlik gösterir.     

İnsanların hayalindeki ilişki, hayalindeki iş hayallerindeki birçok olmak istedikleri yere yönlendiriyor musunuz sahiden?

Röportajımın ilk bölümünde de bahsetmiştim; koçlar nadiren yönlendirme yaparlar. İşin özü de danışanlarımın olmak istedikleri yeri keşfetmesini ve oraya gidebileceği argümanları bulması konusunda destek olmaktır. Bu yöntem, ilişki, kariyer vb. beklentisi olan danışanlarıma yönlendirmeden daha kıymetli ve kalıcı çözüm üretir. Bu, kesin olarak yönlendirme yapmadığım manasında da değildir. Elbette zaman zaman danışman şapkamı giyerek yönlendirme de yaparım. Fakat prensip olarak, danışanımı yeterince tanıyor ve benim yönlendirmeme gerçekten ihtiyacı olduğuna inanıyor olmam gerekir.   

Bireysel çalışmalarınıza ilaveten eğitim ve seminerler de veriyorsunuz; bu eğitimlerde neler katıyorsunuz insanların hayatına?

Mottom, “İz Bırakmak” tır. Bu kapsamda eğitim/seminer, benim için tarifsiz bir keyif ve mutluluğu ifade eder. Sahneye çıktığımda kendimi gökyüzünde süzülen bir kartal gibi hissederim. Eğitimlerde  bilginin garsonluğunu yapmaktan hoşlanmam ve kendime ait bir tarzım vardır. Anlattıklarımı yaşarım sahnede adeta. Ve sahnede kendimle yüzleşiyorken bulurum kendimi çok zaman. Tiyatronun kattığı bir özelliktir bu da.

Eğitimlerim içerik olarak da genel olarak, kavramlarla gerçek hayatın sentezlenip doğrudan kullanıma yönelik bilgileri içeren bir tasarım içerir. Ve katılımcılarla etkileşimim güçlüdür ve her insanın hayatına bir yerinden dokunurum. Bu küçük dokunuşlar bazılarında büyük değişimlere sebep olur. Bir kaç saatlik bir eğitimin insanların hayatını değiştirmesi normal şartlarda mümkün gibi görülmese de aldığım geri bildirimler bunun en somut kanıtlarıdır. 

Koçluğun başarılı ve verimli sonuçlar üretttiğine inanıyor musunuz ?

Tabii ki inanıyorum. Ama önce başarı kavramını doğru algılamakta fayda var diye düşünüyorum. Başarıyı çoğunlukla para ya da sonuçlar üzerinden tanımlamak ve o şekilde algılamak ciddi bir yanılsamadır. Başarı, yapısı gereği hedefe yönelik yapılan sistematik çalışmaların sonucunda deneyimlenen ve elde edilen sonuçlardır. Başarısızlığı hazmetmek ve öğrenmek başarılı olmanın olmazsa olmazıdır.

Olumlu sonuçlar aldığınızda bu mesleğe insanların bakış açıları hangi yönde oluyor?

Elbette güçlü sonuçlar alınması hem mesleğe hem de onu icra eden kişilere olan inancı arttırır. Ki sonuçlar üzerinden başarı tanımı yapan ve karar veren bir toplum olarak olumlu sonuçlar alınmış olması daha da önem kazanır. Fakat koçlukta asıl önemli olan sonuçlar değil süreçtir. Yani sonuç odaklı değil de süreç odaklı yaklaşmak daha kalıcı çözümler üretmektedir. Süreç odaklı başarıya inanan bir koç olarak da danışanlarıma da bu yönde meleke kazandırmaya çalışırım.

Diğer taraftan, sonuçlar olumsuz bile olsa içerisinde mutlaka öğrenme vardır. Yani her denemeden sonra elde edilen olumlu/olumsuz sonuçtan mutlaka öğrenilecek çok şey vardır.    

Sadece yüzyüze görüşmeler mi var yoksa internet üzerinden de çalışmalar yapıyor musunuz ?

Yüzyüze kurulan iletişim elbette tercih ettiğim bir yöntemdir. Fakat şartlar bunu her zaman mümkün kılmamaktadır. Zaten teknolojik imkanlar yüzyüze görüşme yapmadan da koçluk sürecinin yürütülmesine imkan vermektedir. Önemli olan teknoloji ile beklentiyi doğru şekilde birleştirebilmektir. Benim de yüzünü hiç görmediğim halde güçlü sonuçlar aldığım danışanlarım vardır.  

Tanımadığınız insanlara nasıl bir faydanız olabilir ki diye de aklımdan geçmiyor değil …

Her insanı tanıyarak koçluk yapabilmek hem gerekli bir şey değil hem de eşyanın tabiatına aykırıdır. Koçluğu tanımak, tekniklerine hakim olmak ve temel paradigmalarını bilmek danışanlara faydalı olmak için fazlasıyla yeterli olmaktadır. Kişiyi tanımaya çalışmak, kişiye karşı körleşme ve onunla özdeşleşme riskini barındırır ki bu haliyle tavsiyeler farkındalıkların önüne geçer. Tavsiye de danışanlara katma değer üretmeyen niteliğiyle istenilmeyen bir durumdur.   

Yeni farkındalıklar  yaratmanın  güzelliği faydası nedir ?

Bu güne kadar vesile olduğunuz en güzel motivasyon hikayesi hangisi desem ?

Sizinle sohbet etmek imkanı buldum kendimi iyi hissettiğim söylenebilir o sohbetlerde hakkımda edindiğiniz intibayı sorsam ne dersiniz neye ihtiyacım var sizce?

Benimle röportaj yapmak için gösterdiğiniz çaba ve özveriyi görünce; öğrenmeye açık, hayallarinizin peşinden koşan ve işini iyi yaparaktan kendi tatminini sağlamak isteyen bir yapınınz olduğunu görüyorum.

Neye ihtiyacınız olduğuna gelince; her kariyer beklentisi olan iddialı insanlar gibi sizin de yetkin bir profesyonel koçtan destek almaya şeklinde cevap verebilirim. J

Bu güzel sohbet için size çok teşekkür ederim sizin eklemek istediğiniz benim sormadığım bir konu varsa paylaşır mısınız bizimle

Sohbet benim için de son derece keyifliydi. Ben de size çok teşekkür ediyorum. Eklemek istediğim konu şu; ben Kayseri’de doğdum,  büyüdüm, okudum ve uzun süre yaşadım. Şimdi Kayseri dışında yaşıyorum. Ama her Kayseri’li gibi şunun farkındayım ki Kayseri çok özel bir şehir ve bu şehirdeki fırıncının, otobüs şoförünün, bakkalının, öğretmeninin, yani Kayseri’nin ve Kayseri’linin üzerimde hakkı var. Ben de bu bilinçle Kayserimize elimden geldiğince katkı sağlamaktan onur duyarım.

www.ismailpolat.com.tr web adresimden ulaşabilir dileyenler.

 

 

 

RÖPORTAJ: GÜLER RUHSAR AKTAŞ