'BİR CESUR KADIN'

Bu bir kadının D. A'nın  hayatının en zor zamanlarını içerir bir hikayede aslında çok kadının hikayesi vardır.

'BİR CESUR KADIN'
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Bu bir kadının D. A’nın  hayatının en zor zamanlarını içerir bir hikayede aslında çok kadının hikayesi vardır. Bu röportaj çalışmak için evine eşine destek olmak için çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlamak için çalışma hayatında tacize uğradığını iddia eden bir D. A’nın  yaşadıklarının dışa vurumu …

Onunla bir araya gelmeyi ben istedim. Konuşup bana anlatmak isteyip istemediğini bilmiyordum. Çünkü bir kadın uğradığı şiddeti, tacizi, istismarı öyle kolay kolay anlatamaz. İçinde tutar, saklarsa, kimse bilmezse daha iyi olur, kimse zarar görmez ben zaten yandım kimseyi yakmayayım hissine kapılır.Utanır, sıkılır anlatamaz kendini feda eder iç depremine. O da öyle düşünmüş  aslında başına bu olay  geldiğinde ama sonra kararını değiştirip ben rezil olacağım bir şey yapmadım. Bir rezillik varsa bu benim rezilliğim olamaz. Neden ben başkalarına örnek olmayayım onları uyarmayayım diye düşünüp önce eşiyle sonra çevresiyle sonrada benimle paylaştı olan biteni tüm samimiyetiyle.

 Ve dedi ki ; Ruhsar hanım ben size anlatacağım, röportajı yapalım,  söyleyeceğim size olanları. Çünkü ben sadece kendim için değil başına böylesi üzücü bir hal gelen diğer kadınların da susmaması için anlatacağım. Anlasınlar ki biz de bir kabahat yok.

Bana diyor  ki o insan “şantaj bu”  namusun şantajı olur mu soruyorum size?

Dedim ki istersen fotoğraflarını gizleyelim ismini gizleyelim senin için böylesi daha iyi olur. Hayır dedi ben utanılacak ismimi yüzümü gizleyecek bir şey yapmadım ki. ( Biz yine de onun kişilik hakları gereği gizlemeyi uygun gördük.) Eşi ve avukatı ile buluştuğumuzda tedirgindi elimi uzattım “Hoş geldin” dedim. Gülümsedi “Hoş buldum” dedi gözleri yerdeydi. Konuşmaya başladı, başına gelen o çirkin iddiayı anlatmaya.  Bu röportajda üç şey gördüm.

Birincisi tacize uğradığını iddia ederken;  Ben şikâyet ettim, çünkü benim iki erkek evladım var. Büyüyünce evlatlarım anasını namussuz diye tanımasın açıklamasını yapmak zorunda bırakılan bir kadının isyanını ve onu bu açıklamayı yapmak zorunda bırakan zihniyeti.

 İkincisi bütün bu yaşadıklarına rağmen elini tutan yayındayım ben sana inanıyorum ve hep yanında olacağım diyen bir eşi, bir adamı ve bir kadın için şanssızlığa rağmen böylesi sevilmenin güven vermenin güven duymanın dünyada ne büyük bir şans olabileceğini.

Üçüncüsü ise Kadınların birbiri ile dayanışma halinde olmasının aslında gücünü ne kadar artırdığını dünyaya kadınların umudu güzellikleri getireceğini ve mutsuz bir kadını umutsuz bir kadını o ruh halinden kurtarıp güce büründüren şeyin kadın dayanışması olduğunu.

Bu olay hepimizin başına gelebilir. Suçlu bizmişiz gibi kendimizi savunmak durumunda kalabiliriz. Ama şu çok iyi bilinmeli herhangi bir istismarda tacizde şiddette bütün bunlar o fiili yapanın ahlaksızlığıdır.  Ve kadınlar kendinizi yalnız hissetmeyin dünya da bir ışık yakılacaksa emin olun bunu kadınlar yakar, yeter ki birbirine destek olsun kadınlar. Anlatın, konuşun, paylaşın ve dost elinizi, yüreğinizi birbirinizin üzerinden çekmeyin.

Güler Ruhsar AKTAŞ: Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız bize ?

Ben D.A. Yozgat Yenifakılı’da oturuyorum. 23 Yaşındayım evli 2 çocuk annesiyim.

Başınıza üzücü bir olay geldi…

Yozgat Yenifakılı’da iş imkanlarının kısıtlı olmasından dolayı Yozgat Belediyesi’nde İşkur aracılığı ile işe girdim. Daha sonra bu insan beni eli mahkum olarak gördüğü için mi bilmiyorum ama yararlanmak istedi.

Nasıl yararlanmak istedi ?

Belediyede öğle arasında beni yanına çağırttırdı. Sekreteri dahil kimse yoktu. Odasına girdiğimde uygunsuz hareketlerde bulunup uygunsuz cümleler kurdu. Aynı zamanda bu insan benim kapı komşumdu düşünebiliyor musunuz? Tabi tacizleri belediye ile sınırlı kalmadı, binanın içerisinde de beni rahatsız etmeye başladı. Belediyeye geleceksin göreceğim, özlüyorum gibi kelimelerle baskı yaptı. Bu baskıların ardından bir kere daha belediyeye gittim. Orada daha çok belli etti tacizini.

Buraya eşinizle geldiniz. Dava süresince de eşiniz yanınızdaydı, ona nasıl anlattınız bütün bu olanları ?

Eşime anlatmadan önce düşündüm ,  günlerce düşündüm çünkü başı belaya girebilirdi, yuvam yıkılabilirdi öyle çok şey düşündüm ki aklıma gelen soruları o psikolojiyi anlatmak zor inanın. Sonunda da anlattım.

Siz D’nin eşisiniz erkekler bu gibi olayları duyduğunda sabırlı olması zor gibi sanki nasıl öğrendiniz ne hissettiniz duyunca eşinize yapılan bu çirkin durumu?

Ö.a.: Eşim bana konuyu anlatmadan önce zaten rahatsız olduğunu hissediyordum. Huzursuz durumları vardı. Evi değiştirelim dedi. Bir gün  gece nöbetten geldiğimde Kuran’ın üzerine el  bas, çocukların üzerine yemin et sakin olacağına bir delilik yapmayacağına diyerek kapıyı kilitledi ve durumu başına gelen şeyi anlattı. İçimden o an dedim ki biz bu insanın yüzüne tükürmek lazım namazında abdestinde bir insan derler biz bunu nasıl ıspat ederiz dedim. Sonra kayıt alacaksın dedim bu olanlar için kanıtlayacağız dedim. Kayıt alındı , şahit de var. İlk etap takipsizlik verildi sonra üst mahkemeye itiraz ettik ve gerekli mücadelemizi sürdürüyoruz.

Yaşadıklarınız gerçekten bir kadının yaşayabileceği en korkunç durumlardan birisi. Siz yaşadığınız yerden uzaklaşmayı bile düşünmüşsünüz bütün bunların ardından dava açmışsınız uzaklaşmak yerine yüzleşmeyi seçtiniz…

Bu insan beni telefonla aramaya başladı, beni rahatsız etme dedim. Korkar çekinir ve rahatsız etmez diye düşündüm. Sonra kapı komşusuyuz illa ki yüzyüze geleceğiz. Eşimle hiçbirşey olmamış gibi konuşacaktı belki. Daha sonra bu insan benim kapımı çalmaya kadar getirdi durumu eve girmeye çalıştı. Eşim gece sabaha kadar işte çalışıyor, ben sabaha kadar tek başıma evdeyim çok korkmaya başladım.Kendisinin eşi de üç ay beş ay gidebiliyor zaman zaman . Bir daha evime girmeye çalışırsa diye çok korktum ve eşime anlatma kararı aldım.

Siz bu insana ne yapmaya çalışıyorsun  bu kadar uygunsuz bir duruma nasıl düşersin demediniz mi hiç ? 

Ben dedim ki beni aramanız uygun mu? Ben ne yapıyorum ki diye bağırmaya başlıyordu. İnsanlar insanlara bir şey hissedemez mi diyordu sürekli. Ben 6 senelik evliyim inanın benim eşimden başka kimse ile görüşmüşlüğüm yok. Kendisine ben sana bir ümit  verdim mi aramızda bir şeyler olacağına dair dediğimde ; senlik hiçbir şey yok bunlar  benim düşüncelerim hislerim dedi.

Peki, bu insanın bu kadar cesaretli olmasını neye bağlıyorsunuz?

Bu kadar cesur olmasını beni çaresiz görmesine, elimin mahkûm olduğunu düşünmesine bağlıyorum, gariban görmesine bağlıyorum. Senin hayatın ev, çocuklar, iş diye benim hayatımı küçümseyerek kendini yüksekte görerek beni konumu itibariyle etkisi altına alabileceğini düşünmüş olabilir. Başka ne izahı olabilir ki bu cesaretin.

Bir de olayın ispatına ilişkin ses kaydından bahsediyorsunuz…

Evet ses kaydı alarak mahkemeye sunduk. Siyasette çalmadığımız kapı çalmadı, gerekeni yapacağız dediler ama mahkeme takipsizlik kararı verdi.

Ö.A. (D. A’nın eşi ) : Ben aynı zamanda Parti Yozgat Yenifakılı Gençlik kolları Başkanıydım. Cumhurbaşkanı Yozgat’a geldiğinde usulsüz şekilde bizi bırakmadılar yanına. Beni görevden aldırdılar daha sonra bu durum medyaya çıktığında.

Eşinize söylemeniz ya da bunu toplum içerisinde  adli kurumlara yansıtmanızın ardından ne gibi tepkiler aldınız?

Ben bir kere eşime güveniyordum ve onun da bana güveneceğini düşündüm çünkü yanlış bir şey yapmamıştım. Başıma gelen şey nasıl benim suçum olabilir ki? Kendi aranda halletseydin, saklasaydın, senin adın çıktı imajın zedelendi gibi sözler çok duydum. Para da teklif edildi şikayetçi olmamam konusunda çeşitli insanlar aracı oldular. Ama benim namusum ne ucuz ne de satılık diyerek geri çevirdim.

Siz hala belediyedeki işinize devam ediyorsunuz sanırım. Yüz yüze geliyor musunuz sonuçta aranızda böyle bir olay yaşanmış karşılaşmakta ayrı sıkıntıdır…

Evinden taşındı olaydan sonra,geçen adliyede karşılaştık bize gülüyor bir şey yapamadınız der gibi .

Bu durum kadın olarak, insan olarak sizin ruh sağlığınızı nasıl etkiledi? 

Ben bu durumdan daha önce daha fazla etkileniyordum. Avukatım Eylem hanım bana çok destek verdi. Pskiyatristten destek adım bu olayı unutmak çok kolay değil, ona benzeyen birini görsem, arabasına benzeyen bir araba görsem midem bulanıyordu. İletişimim herkesle kesildi günlerce yataktan çıkamadım. Altı ay oldu ama ömrümden altı sene geçti.

Ne olsun istiyorsunuz ? Sizi bu dakikadan sonra ne iyileştirmeye başlar?

Benim isteğim hak yerini bulsun,bu insan orada barınmasın biz bu insana memleketimizi güveniyoruz,bu insana ceza verilsin ki kimsenin canı yanmasın. Kapanmasın bu dava gerekli yerlerden ceza alsın ki bunun olması için çabalamaya devam edeceğim.

Böyle  durumlarla karşılaşan kadınlara neler söylemek istersiniz?

Ben eşime bunu söylediğimde kimlerin canını yakacak başkalarını da düşün dedi. Aslında sadece kendim için değil başka kadınlar için de konuşmayı göze aldım. Ruhsar hanım ben o kadar küçük bir yerde konuşmayı göze aldıysam onlar da susmasın.

Size destek veren Kadın Dayanışma Derneği, Avukatınız Eylem Sarıoğlu ve Kadın Platformu üyesi kadınlar vardı onların yanınızda olması size ne hissettirdi?

Yalnız olmadığımı hissettim, onların desteği çok önem kazandı o anlarda...

Kadın dayanışması önemli bir durum mu sizce peki?

Kadın dayanışması denilince eskiden benim için çok önemli değildi.Ama bu tip oluşumlar bu destek gerçekten ihtiyaçmış. Ben onlarla güçlendim.İyi ki böyle yerler varmış dedim. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesi var halkımızda. Bu yılan birgün size de dokunur sakın bana dokunmayan yılan bin yaşasın demesinler.

Bundan sonrası için planlarınız neler ?

Ben önce mahkemeyi kazanmayı istiyorum. Mahkemeyi alınca sakinleşmek stiyorum. En çok boş bir alana gidip bağırmak istiyorum.

İlk duruşma yapıldı ne hissediyorsun ? 

O gün ama çok mutlu hissettim bu destekten dolayı kendimi.. Adaletin yerini bulmasını istiyorum umudum var. Bir kadın bir namussuzluk yaptığında senin annen şöyleydi derler. Benim amacım benim iki tane erkek evladım var onlara annen namussuz demesinler ben bir namussuzluk yapmadım oğullarım böyle cümleler duymasın diye bir suçum günahım olmadığından bu davayı önemsiyorum.

Aileniz nasıl etkilendi bu durumdan?

 Onlar da etkilendi ister istemez herkesin psikolojisi bozuldu ağabeyim babam o insanla karşılaşıyor ve sürekli sakin olmak zorundalar kolay mı bu? Kanun eğer adaletle işlerse suçlu insan sayısı fazla  olmaz aslında mahkeme cezasını verirse bizim adalete olan inancımız yükselecek. Çünkü adalet herkese bir gün lazım olacak. Sadece vicdan istiyorum yaşadıklarıma vicdanla yaklaşılsın.

Eylem Karaoğlu, sizi kadın davalarında sıklıkla görüyoruz. Bu da maalesef öyle davalardan bir tanesi. İlk dava görüldü ikinci dava ise 14 Temmuzda görülecek siz süreç hakkında neler söyleyeceksiniz ?

 “Biz bu davayı bırakmayacağız avukat olarak ve dernek olarak davayı sonuna kadar takip edeceğiz. Bu dava sadece Dönüş’ün davası değil, kadınların davası. Türkiye’nin herhangi bir yerinde şiddet, taciz ve tecavüze uğrayan kadınlasın mücadelesinin birbiri ile ne kadar bağlantılı olduğuna dikkat çekmek istiyoruz. Bu davaya ilişkin arayan çok insan oldu bizi, kampanyalar oldu.  Oradan alacağı cezanın mahiyeti değil taciz yoluyla uyguladığı şiddeti örtbas ederek nüfuzunu kullanan bir belediye başkanına karşı bir dava. Belediye Başkanı mı güçlü kadınlar mı güçlüye girdi belki dava. Partisinin aslında genel olarak kadın politikalarından bağımsız olduğunu düşünmüyoruz. Parti’nin de önlem alması lazım. Bu bir turnusol kağıdıdır. Bir partinin buna tavrını da oradan görürsünüz aslında. 14 Temmuzda daha güçlü daha örgütlü olarak katılacağız o duruşmaya.”

Öte yandan Yozgat’ta AKP’li Yenifakılı Belediye Başkanı Yalçın Karadavut tarafından taciz edildiği iddia edilen Dönüş A’nın duruşması Boğazlıyan Asliye Ceza Mahkemesinde geçtiğimiz hafta  görüldü. “Kadının beyanının tek başına delil olmadığı”nı söyleyerek Karadavut hakkında takipsizlik kararı verilen davanın ilki  Boğazlıyan Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşma için Kayseri Kadın Platformu ve Kayseri Kadın Dayanışma Derneği kadın örgütleri de Boğazlıyan’a giderek Dönüş A.’ya destek verdiler. 

Röportaj: Güler Ruhsar AKTAŞ

Fotoğraf: Ramazan DANACI