Berat Kandili'nin anlam ve önemi
Ramazanın müjdecisi kabul edilen Berat Kandili bugün idrak edilecek. Berat Kandili nedir, neler yapılır? Detaylar Kayseri Olay Gazetesi olarak hazırlanan Kayseri haber bültenimizde...
Ramazanın müjdecisi kabul edilen Berat Kandili bugün idrak edilecek. Kayseri'de de vatandaşların sabırsızlıkla beklediği özel gecelerden biri, Berat Kandili, Şaban ayının 15. gecesine denk gelen ve kurtuluş, affedilme anlamına gelen bir gecedir. Müslümanlar bu geceyi ibadet ederek, dua ederek ve Allah'tan af dileyerek geçirirler. Berat Kandili gecesinde bir sonraki Berat Kandiline kadar yani o sene boyunca gerçekleşecek olan olaylara dair bilgiler, rızkımız, bereketimiz, musibetler ve diğer bütün konular bu gece takdir edilir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in buyurduğu rivayete göre, Berat Gecesi'nde Allah Teala, yeryüzüne rahmetini indirir ve Cehennem'e azap olunacak kimse kalmaz. Bir başka rivayete göre, Berat Gecesi'nde Allah Teala, bir önceki ve bir sonraki senenin rızkını takdir eder.
Berat Kandili Önemi Nedir?
Allah’ın kullarını affetmek istediği bir gece manasıyla çok faziletli olan Berat Kandili gecesi af ve mağfiret doludur. Berat gecesi, Şaban ayının 15. gecesidir. Her sene, Şaban ayının on beşinci Berat gecesinde, o senede olacak şeyler, ameller, ömürler, ölüm sebepleri, yükselmeler, alçalmalar, yani her şey Levh-i mahfuzda yazılır. Bu sebeple, Berat Kandilini büyük bir gayretle geçirmek adeta bütün sene için gerekli manevi tedbirler alma anlamı taşır. Bu itibarla, Berat Kandilini lazım gelen bütün fedakarlıkları yaparak dolu dolu geçirmeye gayret etmek icap eder. Tövbe ve istiğfar, Peygamber Efendimize (S.A.V) salât-ü selâm ve zikirler, gece boyunca elden bırakılmamalı, imkanlar dahilinde gayret gösterilmelidir.
Berat gecesi müslümanlarca kutsal sayılmış, bu gecenin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi âdet halini almıştır. Hz. Peygamber’in, “Allah Teâlâ -rahmetiyle- şâbanın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” buyurduğu rivayet edilmiştir. Diğer bir rivayete göre de Hz. Peygamber, “Şâbanın ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der” buyurmuştur. Ancak eserlerinde bu hadislere yer veren Tirmizî ve İbn Mâce, bunların sened yönünden zayıf olduğuna da işaret etmektedirler. Bir kısım âlimlerin, kıblenin Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’dan Mekke’deki Kâbe istikametine çevrilmesinin hicretin ikinci yılında Berat gecesinde vuku bulduğunu kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır.
Bu rivayetlerle, Hz. Peygamber’in şâban ayına ve özellikle bu ayın on beşinci gecesine ayrı bir önem vererek onu ihya ettiğine dair diğer rivayetleri göz önüne alan bazı âlimler bu geceyi namaz kılarak, Kur’an okuyarak ve dua ederek geçirmenin sevaba vesile olacağını, bu geceye mahsus olmak üzere belli bazı ibadet ve kutlama şekilleri ihdas edip âdet haline getirmenin ise dinde yeri bulunmadığını söylemişlerdir. Kaynakların belirttiğine göre Berat gecesine ait özel bir namaz yoktur. Gazzâlî, bu gece her rek‘atında Fâtiha sûresinden sonra on bir İhlâs sûresi okunmak suretiyle kılınacak yüz rek‘at veya her rek‘atında Fâtiha’dan sonra yüz İhlâs okunan on rek‘at namazın çok sevap olduğuna dair bir rivayet naklettiği halde, İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn’deki hadisleri tenkide tâbi tutan Zeynüddin el-Irâkī ile Nevevî bunun aslının olmadığını söylemişlerdir. Bu namazın bir bid‘at olduğunu kaydeden Nevevî, bu konuda Ḳūtü’l-ḳulûb ve İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn’de geçen rivayete aldanılmaması gerektiğini söylemekte, Ali el-Kārî de bu rivayetin uydurma olduğunu belirterek Berat gecesi namazının 400 (1010) yılından sonra Kudüs’te ortaya çıktığını kaydetmektedir. Bu namazın ilk defa 448 (1056) yılında Kudüs’te Mescid-i Aksâ’da kılındığına ve zamanla yaygınlık kazanarak sünnet gibi telakki edildiğine dair bir rivayet de nakledilmektedir. Ancak Fâkihî’nin (ö. 272/885’ten sonra) Mekkeliler’in bu geceyi Mescid-i Harâm’da ihya ettiklerine ve bazılarının 100 rek‘atlı bir namaz kıldığına dair rivayeti dikkate alınırsa bu namazın daha önceden de kılındığını söylemek mümkündür.
Duhân sûresinde (44/3) Kur’an’ın “mübarek bir gecede” nâzil olduğu ifade edilmektedir. İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre burada işaret edilen gece Kadir gecesidir. Çünkü diğer âyetlerde Kur’an’ın ramazan ayında ve Kadir gecesinde indirildiği belirtilmektedir. Tâbiîn âlimlerinden İkrime’nin de dahil olduğu bir grup âlim ise Duhân sûresindeki âyetle Berat gecesine işaret edildiği kanaatindedirler. Bu takdirde Kur’an’ın tamamının Berat gecesi levh-i mahfûzdan dünya semasına indiği, Kadir gecesinde de âyetlerin peyderpey inmeye başladığı şeklinde bir yorum ortaya çıkmaktadır. Nitekim bazı müfessirler bu görüşü benimsemişlerdir.