Arıkan Melik Gökçek'i hatırlattı!

Saadet Partisi Genel Başkanı Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, son günlerde yaşanan olayları değerlendirerek, '24 belediye kayyumda.1 milletvekili cezaevinde. 1 genel başkan cezaevinde. Sayısını bilmediğimiz gazeteci ve akademisyen cezaevinde. Ve en son Türkiye'nin en büyük şehri İstanbul'un Belediye Başkanı ve ekibi cezaevinde. Ama bütün bunların yanında bildiğimiz başka gerçekler de var: Ankara'yı parsel parsel satanlar, dışarda!' dedi. Ayrıntılar Kayseri Olay haber bülteninde…

Arıkan Melik Gökçek'i hatırlattı!
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Saadet Partisi Genel Başkanı Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, Yeni Yol Grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. ‘Örgüt liderleri için ‘özgürlüğün’ konuşulduğu bir dönemde, siyasetçiler için ‘yasaklar’ partiler için kayyumlar konuşuluyor’ diyen Arıkan, ‘Geçen haftaki grup toplantımız öncesinde olağanüstü hadiseler yaşanmış konuşmamı;
‘daha demokratik bir Türkiye’nin konuşulabildiği,
daha özgürlükçü politikaların benimsendiği,
iktidarın yapmış olduğu hatalardan ders aldığı,
Yine iktidarın ülkeye daha fazla zarar verme girişimlerinden vazgeçtiği bir Türkiye’
temennileriyle bitirmiştim.
O günden bugüne, ülkemizde yaşananlar da ülkemize yaşatılanlar da
-maalesef- arzu ettiğimiz noktalardan fersah fersah uzakta. İnsan sormadan edemiyor: Biz bu mübarek günlerde neler yaşıyoruz böyle? Bir tarafta, gücü sınırsızca kullanan sayısı az insanlar; diğer tarafta sesini duyuramayan milyonlar var. Bir tarafta, çok ihtişamlı adalet sarayları; diğer tarafta adalete ulaşamayan milyonlar var. Çok tuhaf değil mi? Örgüt liderleri için ‘özgürlüğün’ konuşulduğu bir dönemde, siyasetçiler için ‘yasaklar’ partiler için kayyumlar konuşuluyor. Eli silah tutanların serbest bırakılmasının konuşulduğu bir dönemde, eli kalem tutanlar içeri atılıyor. Arkadaşlar biz başından beri, iktidarın bu çelişkilerine dikkat çekiyoruz.
Hakikat ortaya çıkması değil hükümete rakip çıkmaması
Sayın Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı sıfatını ve sorumluluklarını bir kenara koyduğu, genel başkan sıfatıyla ‘taraf-taraftar’ odaklı cümleler kurduğu, yeni bir süreci daha yaşıyoruz. Bakanların, valilerin, kaymakamların kamu yöneticisi değil de parti üyesi gibi davranmalarını izliyoruz. Bu tavrın kaybedeni -üzülerek ifade ediyorum-; milletimizdir, memleketimizdir, değerlerimizdir. Kimse bizden; oluşturulan gündemin doğal, işletilen sürecin makul ve gelinen noktanın adil, olduğuna inanmamızı beklemesin!
Çünkü, bu süreçte yargı; ‘hakikatin ortaya çıkması’ için değil, ‘hükümete rakip çıkılmaması’ için kullanılıyor. Kamuoyunda böyle bir şüphe ve kanaat olduğunu görüyoruz.  Sayın İmamoğlu hakkındaki sürecin,‘geleceğin Cumhurbaşkanına yönelik’ olarak gösterilmesi de yanlıştır. ‘herhangi birine dair adli soruşturma’  kapsamında görülmesi de yanlıştır’

İşte Arıkan’ın konuşmasında öne çıkanlar: 

‘Gelinen noktada; Tutuklama, artık bir tedbir değil ‘tehdit’  mekanizması, Tarafsız yargı ise, artık bir ‘mizan’ değil ‘mizah’ konusu olmuştur. Birkaç gündür sosyal medyada ‘gizli tanık’ mizahına şahit oluyoruz. İçinde bulunduğumuz bu adaletsiz süreç, ‘gizli tanıklık’ konusuna da şüpheyle yaklaşılmasına neden oldu.
Neticede; Eğer hâkimler ve savcılar bağımsız karar verebilseydi, elbette gizli tanıklara kimse kuşkuyla bakmazdı.
Eğer güvenilen bir hukuk sistemimiz olsaydı, elbette bu şakalar yapılmazdı.İşte değerli arkadaşlar, çok kötü yürütülen bir süreç sonunda diyoruz ki ne ‘hiçbir sorun yok’  parafı atabilecek, ne de ‘mutlak suçlu” mührü vurabilecek, kadar bilgiye sahip değiliz. Ama şunu net söyleyebiliriz; Ülkemizde bugün üzerine konuşmamız gereken şey ‘Adalet’ ve ‘Çifte Standart’tır.

Değerli arkadaşlar, Ramazan’ın son günlerindeyiz. Bugün Kadir gecesini idrak edeceğiz.
Hepinizin malumudur; Ramazan aynı zamanda,
Kuran-ı Kerim’in nazil olmaya başladığı aydır. Kur’an’da en çok bahsedilen, üzerinde en çok durulan kavramlardan biri de Adalettir. Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de 30’un üzerinde ayette “Adalet” emredilir. Nitekim her Cuma, hutbede şu ayeti dinliyoruz:
‘İnnallehe ya’muru bil-adli’ yani ‘Şüphesiz Allah adaleti emreder’ buyuruluyor.  Lütfen dikkat buyurunuz! Bu bir tavsiye, bir öneri, bir nasihat değildir. Adalet, Yüce Allah’ın mutlak bir emiridir. Ayrıca adalet için, Kuran-ı Kerim’de tüm insanlığa ufuk olacak sınırlar da çizilmiştir.
Bizim için sınır:
‘Bir kavme, bir topluluğa olan kininiz, sizi asla adaletsiz olmaya sevk etmesin!’ ayetidir. Bizim medeniyetimiz ciddi bir şekilde incelediğinde; yöneticilere karşı ‘Adalet’ emrinin ne kadar sık yapıldığını da rahatça görebilirsiniz.
Ne var ki, Bugün Türkiye’de,
Hem de ‘Adalet ve Kalkınma Partisi’ iktidarında; Tarihimizin en büyük ‘adalet’ ve ‘kalkınma’ krizleri yaşanmaktadır.
Nitekim bugün;
24 belediye kayyumda.
1 milletvekili cezaevinde.
1 genel başkan cezaevinde.
Sayısını bilmediğimiz gazeteci ve akademisyen cezaevinde.
Ve en son Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul’un Belediye Başkanı ve ekibi cezaevinde.
Ama bütün bunların yanında bildiğimiz başka gerçekler de var:
Ankara’yı parsel parsel satanlar, dışarda!
Rıza Zarrab’tan milyonluk rüşvet alanlar, dışarda!
Bavullarında külçe külçe altınla yakalanan milletvekilleri, dışarda!
Kendi bakanlığına dezenfektan satanlar, dışarda!
Yunus Emre Enstitüsünü soyanlar, dışarda!
Kartalkaya otel yangınının suçlusu hala bakanlıkta!
Eğer gerçekten derdiniz, yolsuzluksa; eğer gerçekten derdiniz, yetim hakkını korumaksa; kendi kamburunuzu görmeyip, başkasına düz yürü demekten vazgeçip şu sorulara cevap verin;
800 milyon dolara mâl olduğu söylenen, Ankapark’la ilgili
Hangi soruşturmayı başlattınız?
Hangi savcıyı görevlendirdiniz?
Soruyorum:
Bu milletin 128 milyar dolarını buhar edenlerle ilgili
Hangi incelemeyi yaptınız?
Hangi soruşturmayı başlattınız?
Hangi savcıyı görevlendirdiniz?
Şimdi ilginç bir olay anlatacağım, sonrasında bir sorularıma devam edeceğim:
Bu hikayede iki belediye, iki ihale, iki belediye başkan var ama bir şirket var.
Birisi Elazığ Belediyesi, bir ihale yapılıyor.
Bir şirket; 82 araç için, 3 yıllık kira bedeli olarak 530 milyon lira ile ihaleyi kazanıyor.
Oysa aynı araçları satın almak isteseniz, ödeyeceğiniz bedel sadece 100 milyon lira.
Böylesine büyük bir şaibe var ortada.
Diğeri Beşiktaş Belediyesi, onlar da bir ihale yapıyor.
Aynı şirket, benzer bir ihaleye giriyor, onu da kazanıyor.
Bu vurgunu yapan şirket aynı şirket, isim aynı isim, usul aynı usul.
İlginç olan ne biliyor musunuz?
Beşiktaş Belediye başkanı o şirket ve o ihale yüzünden tutuklanıyor,
Ama Elazığ belediyesine Savcılığa “burada yolsuzluk var, şaibe var” diye dilekçe verilmesine rağmen, hiçbir adım atılmıyor.
Pek fark ne? Tek fark var arkadaşlar:
Biri İktidar partisine ait bir belediye
Diğeri Muhalefet partisine ait bir belediye
Şimdi soruyorum:
100 milyona alınabilecek temizlik araçlarını, 500 milyona 3 yıllığına kiralayan, Elazığ belediyesi için;
Hangi incelemeyi yaptınız?
Hangi soruşturmayı başlattınız?
Hangi savcıyı görevlendirdiniz?

Tek yol adalet

Bugün muhalefete karşı yürütülen operasyonlar;
Yetim hakkını korumak değil; siyaseti dizayn etmek amaçlıdır.
İşte, biz bunu reddediyoruz. Dün; ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır’ diyenler; Bugün tüm kararları kendi tekellerine geçirmenin mücadelesi içerisindeler. Biz de diyoruz ki: Ne askerî, ne sivil vesayet; Tek çıkar yol var! O da; Adalet! Adalet! Adalet!
Bu yaşananların Adalete, hukuka, demokrasiye maliyeti olduğu gibi; ekonomiyede çok büyük maliyeti var. Son bir haftadır altın ve dövizdeki dalgalanmalar nedeniyle, ülkemiz neredeyse yüzde10 fakirleşti. Yüksek faiz uygulamasıyla, insanımıza zulmederek biriktirdikleri Merkez Bankası rezervlerini, bir haftada, 25 Milyar dolar eksilttiler.  Merkez bankası hemen faiz artırımına gitmek zorunda kaldı.  Bakanlar ‘görevimizin başındayız, zararı minimize etmeye çalışıyoruz’  diye açıklama yapmak zorunda kaldılar.
Yine, bir gecede parasını katlayanlar oldu; bunun farkındayız! Bu olacaklardan kimin haberi vardı? Kimler zengin edildi? İktidara soruyorum:
O gün dolar alıp-satanlarla ilgili hangi soruşturmayı başlattınız.  O gün borsada hisse senedi alıp-satarak, vurgun yapanlarla ilgili hangi savcıları görevlendirdiniz? Sonuçta, bu sürecin mutlak zarar göreni, millettir! İşçiden, memurdan, emekliden, çiftçiden esirgenen bütçe imkanları, iki günde borsa ve döviz spekülasyonlarıyla birilerinin servetine aktarıldı.

Kimden çıktı bu para?
Asgari ücretliden, emekliden, çiftçiden, üreticiden, esnaftan, emekçiden çıktı! Yani 85 milyon insanımızdan çıktı değerli arkadaşlar! Bu bayram, emekliye 4.000 tl’yi yük görenler, Sadece bu tahribatlarıyla her emeklinin cebinden 40.000 lirasını çaldılar! Bir gecede faizi yükseltmek zorunda kalanlar, Sadece bu tahribatlarıyla asgari ücretlinin cebinden bir maaş daha çaldılar!’