Arıkan: Bu bütçe gariban bütçesi değil zadegân bütçesi

Saadet Partisi Genel Başkanı, Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, TBMM Genel Kurulu'nda başlayan bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada, 'Bu bütçe halk bütçesi değil rant bütçesidir, bu bütçe üretim bütçesi değil tüketim bütçesidir, bu bütçe gariban bütçesi değil zadegân bütçesidir.' dedi. Ayrıntılar Kayseri Olay haber bülteninde…

Arıkan: Bu bütçe gariban bütçesi değil zadegân bütçesi
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

TBMM Genel Kurulu’nda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi görüşmeleri başladı. Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan da TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma ile bütçeyi değerlendirdi. Bütçenin esasında bir hükûmetin kimliği, ekonomi anlayışının yansıması olduğunu belirten Arıkan, ‘O zaman bu iktidarın 2025 bütçe rakamlarına şöyle bir bakalım: Bütçe giderleri 14 trilyon 731 milyar lira, bütçe gelirleri 12 trilyon 800 milyar lira, öngörülen bütçe açığı yaklaşık 2 trilyon lira. Bu bütçenin belki de en dikkat çekici rakamı faize ödenecek olan miktardır; 2025 yılında faiz giderinin 1,9 trilyon lira olacağı öngörülüyor. 2025'te millî gelire oranla faiz gideri son on üç yılın zirvesinde ama buna karşılık eğitime ayrılan pay ise arkadaşlar, sadece 1 trilyon 452 milyar lira; faiz ödemesinden 450 milyar daha düşük bir rakamı eğitime ayırmışız. 2002'den bu yana iktidar bütçeler yapıyor ve bu iktidar başlamadan önce, bir önceki Hükûmet döneminde, 2002'den önceki dönemde eğitime ayrılan pay yüzde 17,8 iken bugün bu pay 2025'te yüzde 9,73'e kadar geriledi. Eğitim böyleyken diğerleri farklı mı? Sadece bir örneği sizlerle paylaşacağım; takdir edersiniz, tarım da eğitim gibi en stratejik alanlardan bir tanesi fakat çiftçi destek programlarına ayrılan pay sadece 135 milyar lira. Karşımızdaki bütçe öyle bir bütçe ki bunun gibi yüzlerce örnek vermek mümkün.
Özetle şunu ifade edebilirim: Çiftçiye, üreticiye, esnafa verilen desteğin hepsini toplasak faize ayrılan rakamın yanına bile yaklaşamıyoruz. 2025 bütçe rakamları üzerinden röntgen çektiğimizde üç önemli hususu görüyoruz; bu bütçe halk bütçesi değil rant bütçesidir, bu bütçe üretim bütçesi değil tüketim bütçesidir, bu bütçe gariban bütçesi değil zadegân bütçesidir.’ dedi. 
Bütçenin içerisinde kadını, genci, işçiyi, emekçiyi, emekliyi, Türkiye'nin meselelerinin çözüm yollarını çok aradıklarını ancak bulamadıklarını belirten Arıkan, açıklamalarını şöyle sürdürdü:  ‘Okula giderken ailesinden harçlık alamayan, kaynak kitap almak için kırk kere düşünmek zorunda kalan öğrencimiz bu bütçede olmalıydı; mezun olmasına rağmen iş bulamayan, yuva kuramayan, hâlâ ailesinden harçlık almak zorunda kalan ev genci bu bütçede olmalıydı; eğitim masrafı yüzünden uykusu kaçan ailelerimiz bu bütçede olmalıydı; açlık sınırının yarısına tekabül eden bir maaşla sefalete itilen milyonlarca emeklimiz bu bütçede olmalıydı; istihdama, sağlık koşullarına ve eğitime ulaşmada zorluk yaşayan engellilerimiz bu bütçede olmalıydı; önünü göremeyen, plan yapamayan, üretmekte zorlanan sanayicimiz bu bütçede olmalıydı; işletmesinin kapısına kilit vurmamak için büyük bir mücadele eden milyonlarca esnafımız bu bütçede olmalıydı: yoğun çalışma koşulları altında işini yapmaya çalışan aile hekimlerimiz başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımız bu bütçede olmalıydı; ektiği ürüne bir yıl boyunca baktıktan sonra mahsulünü tarlada bırakmak zorunda kalan çiftçimiz bu bütçede olmalıydı; yıllarca emek verip prim ödedikten sonra emeklilik hakkını kazanamayan kademeli emeklilik mağdurlarımız bu bütçede olmalıydı; atama bekleyen öğretmenlerimiz bu bütçede olmalıydı; kadrolu çalışma hakkından mahrum bırakılarak güvencesiz koşullarda çalışan taşeron işçilerimiz bu bütçede olmalıydı ama maalesef bunların hiçbiri bu bütçede yok. Nereden anlıyoruz? Biraz önce paylaştığımız rakamlar bunun habercisi.’ 

Aslan payı rantiyeciye

‘Bütçenin aslan payı her yıl olduğu gibi bu yıl da rantiyeciye, bir avuç mutlu azınlığa bırakılmakta. Yine en çok faiz lobisi kazanacak, yine en çok bankalar kazanacak, yine en çok beşli çeteler kazanacak. Hâl böyle olunca milletimiz umudu bütçede değil, başka yerlerde aramak zorunda kalıyor. Sık sık haberlerde görüyoruz, şu anda Türkiye'nin en kalabalık yerleri, maalesef, ganyan bayileri, piyango satış merkezleri. Uygulanan yanlış ekonomi politikalarından dolayı ümidi kalmayan insanlarımız nasiplerini başka yerlerde arar hâle geldi. Devlet, vatandaşının refahını temin edemezse onlar da umudunu piyango gişelerinde, ganyan bayilerinde arar. Bir milleti ayakta tutan en önemli şey umududur ama maalesef son dönemde yaşadığımız şeyler milletimizin umudunu kaybettirmiştir. 
 Değerli milletvekilleri, çalışamayan, evine ekmek götüremeyen, çalışsa dahi yetiştiremeyen insanımızın geleceğinden umudunun olması mümkün değildir. İstihdam rakamlarına ve bu bütçenin getirdiği çözüm önerilerine baktıkça içimiz daha da fazla kararmakta. 2024 yılı çeyreği itibarıyla Türkiye'nin istihdam oranı yüzde 55,1 ve OECD üyelerinin ortalaması, istihdama katılım ortalaması yüzde 70. Biz, OECD ülkeleri içerisinde istihdama katkı anlamında son sıradayız.’ 

AK Parti'nin acı reçeteleri

Türkiye’de bir dönem konuşulan IMF’nin acı reçetelerinin yerini ‘Bütçe’ adı altında AK Parti’nin acı reçetelerinin aldığını belirten Arıkan, ‘Bugünkü reçeteler IMF reçetelerinden daha acı reçetelerdir. Eleştirdiğimiz, eleştirdiğiniz IMF reçetelerinde neler vardı? Üç şey artacaktı orada; bir, vergiler artacaktı, iki, fiyatlar artacaktı, üç, faiz artacaktı. Peki, AK PARTİ bugün ne diyor? Vergileri artırıyor mu? Hep beraber bu Mecliste şahitlik ediyoruz. Fiyatlar artıyor mu? Zamlar sağanak yağmur gibi yağmakta. Faize gelince ‘Nas var, nas!’ diyenler, şimdi yeniden, ‘Faiz dünya gerçeğidir.’ anlayışına döndüler, dünyada bizi faiz konusunda lider yaptılar. 
 IMF aynı zamanda ‘Üç şeyi artırın.’ derken ‘Üç şeyi de azaltın.’ diyordu. Neydi bunlar? Birincisi, çalışanın ücretini azaltacaksın. İkincisi, çiftçinin ürününe düşük taban fiyatı uygulayacaksın. Üçüncüsü, halkın alım gücünü azaltacaksın. 15 milyondan fazla emekli bugün açlık sınırının altında, milyonlarca emekli 12.500 liraya mahkûm edilmiş durumda. Bu, açlık değil, artık hiçlik sınırıdır. ‘

Suriye'nin toprak bütünlüğü Büyük İsrail Projesi'ne karşı hayati bir öneme sahiptir

Konuşmasında Suriye’de yaşanan gelişmelere de değinen Arıkan, Suriye'nin istikrarına, bütünlüğüne karşı olan her yapının, her planın karşısında durmaya devam edeceklerini belirterek, ‘Suriye'de yaşanan süreç ne bölge ülkeleri ne de diğer aktörler tarafından doğru bir şekilde yönetilemediği için Suriye kan ve gözyaşına boğulmuş, yüz binlerce masum katledilmiş, milyonlarca insan yurdundan, evinden edilmiştir. Bu sürecin en önemli aktörlerinden biri olan Esad ailesi, sorunları akıl, uzlaşı ve sağduyuyla çözmek yerine baskı, zulüm ve şiddette ısrarcı olmuştur. Son günlerde yaşananların ve Beşşar Esad'ın gitmesiyle başlayan sürecin Suriyeli kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm bölge için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Bu yeni sürecin en önemli gündem maddesi Suriye'nin toprak bütünlüğü ve huzuru olmalıdır. Unutulmamalıdır ki Suriye'nin toprak bütünlüğü Büyük İsrail Projesi'ne karşı hayati bir öneme sahiptir. Bundan taviz vermek tüm bölgeyi yeni bir bilinmezliğin içine sürükleyecektir. Suriye'yi nasıl yakından takip ediyorsak Netanyahu'nun açıklamalarını da o kadar yakından takip ediyoruz. Biz Saadet Partisi olarak dün olduğu gibi bugün de barışın, huzurun, aklıselimin, uzlaşının yanında olacağız. Yüzlerce yıldır ayrılmaz bir bağa sahip olduğumuz Suriye'nin istikrarına, bütünlüğüne karşı olan her yapının, her planın karşısında durmaya devam edeceğiz.
 Bütçenin yanında, Suriye meselelerinin yanında bölgemizde birçok konu var. Eminim ki bu çatı altında bulunan herkesin, Türkiye'de yaşayan aklıselim bütün insanların canı 7 Ekim 2023'ten bu tarafa yanmakta, Gazze'yle kalpler atmakta. 7 Ekim 2023'ten itibaren modern tarihin en büyük soykırımlarından birine imza atan terörist İsrail bölgemizi ateş çemberine çekmeye çalışmaktadır. Siyonizm arzımevut hayaliyle Gazze ile Urfa'yı, Diyarbakır ile Halep'i bir görürken, bölge ülkelerinin çoğu susmayı, sadece kınamayı tercih etmiş, hatta bazıları zulmü ticaret yoluyla desteklemiştir. Biz ilk günden itibaren ‘İsrail'le ticaret Filistin'e ihanettir.’ dedik. Hasan Bitmez kardeşimiz geçen yıl bugünlerde bütçe görüşmelerinde bu kürsüde hakkı haykırırken son nefesini verdi. Düştüğünde bu sıralardan söylenen cümleleri unutmadık.’
Arkadaşlar, siz yokken biz burada vardık çünkü biz Erbakan Hocamızı hiç bırakmadık. Sizin zikzak çizerek yürüdüğünüz yolların doğru olanlarını biz hep size göstermeye gayret gösterdik. Biz bu çatı altında siyonizmi lanetlerken, yaklaşan tehlikeyi anlatırken, sizler İsrail'le normalleşme için çabalıyordunuz. Ülkemizi dünyada İsrail zulmünü protesto edemeyeceğimiz bir ülke hâline getirdiniz. Mesela, katil Netanyahu'nun İsrail'de protesto edilmesi mümkün ama Türkiye'de iktidarın istediği kadar Netanyahu'yu protesto edebilirsiniz. Ticareti dünyanın her yerinde protesto edebilirsiniz ama Türkiye'de etmeye kalkarsanız susturulursunuz, kelepçelenirsiniz, gözaltına alınırsınız, tutuklanırsınız, içeride aç bırakılırsınız. Yetmez, başınızdaki başörtüsü dahi kesilir. Serbest bıraktığınız başörtüsü için ben teşekkür ediyorum, bunu inkâr edecek değilim.  Ancak siz ‘İsrail'e giden petrolü kesin.’ diyen Şeyma kızımızın başörtüsünü cezaevinde kestiniz. İşte, serbest bıraktığınız başörtüsünün son hâli, maalesef, bu noktaya geldi. Yıllardır kullandığınız başörtüsü artık İsrail'e giden gemileri örtmeye yetmiyor. Muhalifi susturdunuz, medyayı karartıp sansürlediniz, gazetecileri hedef gösterdiniz, hak arayanları tutukladınız, Filistin konusunu da tekelinize alarak istediğiniz gibi algı yönetmeye çalıştınız; ne zamanki göğsü iman ve cesaret dolu gençler çıkıp ‘Biz bu oyunu bozarız.’ dediler, öfkelendiniz, kinlendiniz. 
 İsrail'e karşı net bir şekilde duramamanızın sebebi bütçedeki bu faiz giderleridir, bütçedeki bu açıktır; biz bunu net bir şekilde görebiliyoruz. Bu bütçeyle daha çok gemiler gönderirsiniz, bu bütçeyle daha çok algıyı yönetmeye çalışırsınız ama biz susmayacağız. Bu kürsüde bir vekilimizi kaybettik, yine de susmayacağız, hakkı söylemeye devam edeceğiz.