Türk Kadınlar Birliği: Uyanın artık, tükeniyoruz
Türk Kadınlar Birliği, Kayseri'de meydana gelen kadın cinayetleri, taciz olayları ile ilgili açıklama yaptı. “Tükeniyoruz” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, “Yitip giden hayatlar. Acil olarak yeni düzenlemeler ve hassasiyet bekliyoruz” denildi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı: Serçeönü mahallesi Ahmet Paşa caddesinde 27 yaşındaki Gülay Şimşek, eski sevgilisi tarafından 4 el ateş edilerek öldürüldü. Susalım! Görmeyelim! Konuşmayalım! Rahat mısınız? Gün geçmiyor ki yeni bir haber duymayalım. Baba-kız arabanın arka koltuğunda uygunsuz şekilde yakalandı. Anne-abla 13 yaşındaki küçük kızı erkeklere pazarladı. 70 yaşındaki ustası 16 yaşındaki çırağına tecavüz etti. Bir genç kıza tramvayda elle sarkıntılık yapıldı. Bir kadın durakta taciz edildi. Bir genç kız 3 aylık erkek arkadaşı tarafından şehrin en işlek caddelerinden birinde öldürüldü. 15 yaşındaki 2 kız çocuğunun sosyal medya üzerinden daha çok para kazanmak vaadiyle uygunsuz fotoğrafları çektirilip şantaj yapıldı. Okuyamadınız, içiniz almadı, ne kötü şeyler değil mi? Yok yok rahatsınız. Susarsınız! Yok, ayıp böyle şeyleri konuşmak. Görmezden gelirsiniz! Yok, size ne el âlemden. Duymazlıktan gelirsiniz! Yok, ne olmuş bilmiyorsunuz. Uyanın artık. Açın gözlerinizi, kulaklarınızı. Bütün bu olaylar en yakın çevrenizde son bir ay içerisinde gerçekleşti. En işlek caddenizde, en büyük alışveriş merkezinizde, en yoğun ulaşım araçlarınızda…Saklanarak, çocuklarınızı ve gençlerinizi saklayarak da bunlardan kurtulamazsınız. Etrafınız sarılı. Her yerde. Okulda, işte, evde, araçta, belki en yakın arkadaşı, babası, ablası, annesi, ustası, öğretmeni… Tam bir çaresizlik, tükenmişlik, vurdumduymazlık ve teslimiyet içerisindeyiz. Eğitim için okullarımız, suçlar için kanunlarımız var. Sonuç ortada. Ters giden bir şeyler var. Eğitim sistemimiz hiç durmadan yenileniyor. Değerler eğitimi alınıyor, ana sınıfına başlamadan dini eğitim başlıyor. Muhafazakar olduğunu söyleyen de liberal olduğunu söyleyen de aynı sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Hem de kendi çevresi içerisinde . İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Ailenin Korunması Kanunu ülkemizde kadına ve ev içi şiddete yönelik bir çok konuyu kapsayan oldukça geniş bir yasa. Ama uygulamaya bakınca hala bu kanunu uygulamayı bilmeyen yetkililer, gelişi güzel uygulamalar ve kanunu kötüye kullanan insanlarımız olduğunu görüyoruz. Hal böyle iken bir de popülist yaklaşımlarla kazanılmış hakların geri alınmaya çalışılması ve yasanın aşındırılması ile ilgili çalışmalara tanık oluyoruz. Ekonomik olarak yıpranan halkımız ne iyi eğitime, ne de iyi ücretli bir işe ulaşabiliyor. Sosyal hayattaki uçurum arttıkça sosyal yozlaşma da artıyor. Sahip olamamak, kısa yoldan elde etmek, özenilen hayata kavuşmak için ahlaki yozlaşma araç olarak kullanılıyor. Çıkarcılık, adam sendecilik, sorumsuzluk çoğalıyor. Kontrolsüz soysa medyada her mecraya giren çocuklar; TV dizilerinde şaşalı yaşamlara özenen gençler; yemek programı-giyim programı adı altında birbirinin aile düzenini, kınasını, düğününü, servetini, yeteneğini aşağılayan insanların yarattığı olumsuzluklar; din istismarının yapıldığı programlar; tüketim çılgınlığına özendiren yayınlar çevresel faktörler olarak her geçen gün artarak sosyolojik bozulmanın ateşini körüklüyor. Erken yaşta evlilikler henüz kendi birey olmamış çocukların, gençlerin erkenden anne-baba olması ve tabiî ki olamaması ile bizleri karşı karşıya bırakıyor. Eğitim yarım kalıyor. Baskı, kavgalar, boşanmalar, şiddet artıyor. Ülke yönetiminde söz sahibi olan etkili ve yetkili kadroların, şahsi makam ve çıkarları uğruna haksızlık ve ahlaksızlığı kayırmaları, şaibeler, usulsüzlükler, nefret söylemleri, ötekileştirme bozulmayı hızlandırıyor. Yetki sahiplerini göreve çağırıyoruz. Elimizdeki her neyse yeterli değil. Yasası, yasanın uygulaması, eğitimi, ücreti, medyası yeterli değil. Annesi, babası, öğretmeni, hocası yeterli değil. Kadına şiddet, kadın cinayetleri, çocuk istismarları, çocuk gelinler, gebe çocuklar, tecavüze kurban giden minicik canlar, kız çocukları, erkek çocukları, ensest ilişkiler. Yitip giden hayatlar. Tükeniyoruz! Acil olarak yeni düzenlemeler ve hassasiyet bekliyoruz!”