SANAT..
Sanat yaşayan bir organizmadır.
Oksijeni ise demokrasi ve özgürlüktür.
Sanat, insan ruhunun olmazsa olmazıdır.
Sanattan kendini soyutlamış toplumlar, intiharı seçmiş zavallı insanlardır.
Sanat incelik ve zerafettir.
Ondandır Işid, işgal ettiği Suriye Kentlerinde ilk olarak dünya mirası eserleri balyozla parçalamıştır.
Sanatçı ise özünde biraz, ya da kronik bir muhaliftir.
Ondandır, her demokrasi dışı rejimin yönetimde olduğu ülkelerde, sanatçılarının ömrü hapishanelerde geçer.
Kayseri topraklarında doğduğu için Seyrani'den başlayalım. Bakın o günün Padişahını ve çevresini nasıl da nazik bir dille uyarıyor;
“Allah'ın emrine mutiim dersen
Resûl'ün emrine itaat eyle
Helâl haram demez bulduğun yersen
Mü'minlik sözünden feragat eyle.”
Mesela Nazım.
Kadınının kendisini ziyaretini dile getirdiği şiirinde bile, ülkenin halini, hürriyet özlemini özetlemekten kaçınmıyor;
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını basdın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
Günümüze gelelim.
Daha dün.
Devekuşu-Kabare ile bizlerin asık suratlarını yıllardır gülümsetmeyi başaran bir devrin, bir kuşağın ünlü tiyatro sanatçısı Metin Akpınar, söylediklerinden dolayı hakim huzuruna çıktı.
Oysa dava konusu sözlerini defalarca dinledim.
Dünyada, Diktatörlerin yönetim süreçlerini ve sonlarını özetledi.
Efendiler, bir Metin Akpınar, bir Levent Kırca, bir Necip Fazıl, bir Fazıl Say, bir Abdürrahim Karakoç, bir Aziz Nesin ve isimlerini sayamayacağım yüzlercesi bir kez gelirler dünyaya, yaşar ve ölür giderler.
Önemli olan, ölümlerinden yıllar sonra bile eserleri ile aramızda oluşlarıdır.
O nedenle diyorum ki.
Biz sanatı değerlendirirken verdiği mesajla değerlendirelim, mesajın altında buzağı aramayalım.
Biz sanatçıyı verdiği mesaj, yaptığı sanatla değerlendirelim. Sözlerini çarpıtıp sen şunu demek istedin diye itibarsızlaştırmaya kalkışmayalım.
Elbette sanatçının da maksadını aşan sözü söylemi olabilir.
Bunun değerlendirileceği yer hukuk mekanizmasıdır, toplum vicdanıdır.
Ama siz eğer bir sanatçıyı söylemediği sözlerden dolayı ‘Müsvedde' olarak hedef gösterirseniz ve o sanatçı bu yüzden özgürlüğünden olursa, vicdanları yaralarsınız.
Ne diyor bakın, Türkiye Cumhuriyeti'nin Mimarı, eşsiz komutan ve Devlet Adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk;
“Efendiler… Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hattâ cumhurbaşkanı olabilirsiniz; fakat, sanatçı olamazsınız.”
O nedenle dostlar, sanata ve sanatçıya bakışımızı değiştirmek, bu gün hain diye yaftalananların yarın “Ne kadarda doğru söylemiş” diye anılabileceğini unutmamak lazım.
Zira sanat bir milletin hayat damarıdır.
Ve Atatürk'ün dediği gibi, “Sanatsız kalan milletlerin hayat damarlarından biri kopmuş demektir..”