'Obezite ameliyatı sonrası diyet ve egzersiz şart'
Acıbadem Kayseri Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Can Küçük, vücut kitle endeksi yüzde 40'ın üzerinde olan hastalarda yapılan mide küçültme ameliyatlarından sonra ameliyattan beklenen faydanın sağlanabilmesi için hastanın düzenli diyet ve egzersiz uygulaması gerektiğini söyledi.
Yapılan araştırmalara göre, obezitenin özellikle son 20 yılda, bütün dünyada salgın bir hastalık gibi yayıldığını belirten Prof. Dr. Can Küçük, Türkiye'deki yüzde 17.2'lik obezite oranının giderek yükseldiğine dikkat çekti. Obeziteyle birlikte hastaların genel sağlık durumunun da kötüye gittiğini de belirten Prof. Dr. Can Küçük, “Zira istatistikleri göre, morbid obez olarak tanımlanan ve beden kitle indeksi 40 ve üzeri olan hastalar, normal kiloya sahip insanlara göre 8-10 yıl daha erken kaybediliyor. Bununla birlikte kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, solunum rahatsızlıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık, iktidarsızlık, safra taşı, bazı kanser türleri, eklem hastalıkları, psikososyal bozukluklar obezite ile doğrudan ilişkili hastalıklardan bazılarını oluşturuyor. Sadece kilo vererek bu problemlerin birçoğunun büyük oranda ortadan kalkıyor” dedi.
Çabalarına rağmen kilo veremeyen hastalarda obezite yönteminin güvenli bir çözüm olduğunun altını çizen Prof. Dr. Can Küçük, ameliyatlarından sonra da diyet ve egzersiz programına devam edilmesi gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Can Küçük, “Öncelikle hastanın bu ameliyatın temel fonksiyonunu anlaması ve bu doğrultuda yeme düzenini ve günlük yaşam alışkanlıklarını değiştirmesi gerektiğini bilmesi şart. Hastalar ameliyat sonrasında düzenli olarak egzersiz yapmalı, yemekleri küçük öğünlerle sık sık az az yemeli ve kalorili sıvı gıdalardanuzak durmalı” diye konuştu.
Doğru zamanda, doğru kişiye, doğru ameliyat!
Fazla kilo sorunu olan herkese obezite cerrahisinin uygulanamayacağını vurgulayan Prof. Dr. Can Küçük, mide küçültme gibi cerrahi yarar sağlayacak ameliyatlar için en uygun hasta grubunun vücut kitle indeksi 40'ın üzerinde olan kişiler olduğunu kaydetti. Obezite cerrahisiyle, midenin gıda alımını ve yiyeceklerin emilimini azaltmak ve/veya mide veya bağırsakların bir kısmını iptal etmenin amaçlandığını söyleyen Prof. Dr. Can Küçük sözlerini şöyle sürdürdü:
“Obezite ameliyatları genel olarak yiyecek alımını azaltan ameliyatlar ve yiyecek emilimini azaltan ameliyatlar olarak ikiye ayrılıyor. Hangi yöntemin uygulanacağına ise hastanın detaylı incelemesi sonrasında karar veriliyor. Ancak istenilen sonuca ulaşmak için ameliyatın doğru hastaya ve doğru zamanda yapılması çok büyük önem taşıyor.”
Vücut kitle endeksi yüzde 40'ın üzerinde olmalı
Prof. Dr. Can Küçük, cerrahi girişimde bulunulması gereken hastaları şöyle sıraladı:
“İdeal kilonun en az yüzde 80 üzerinde olunmalı (veya BMI 40'ın üzerinde olmalı). BMI 35-40 arası olan kişilerde ise hipertansiyon, diyabet, uyku abnesi, eklem problemi gibi obeziteye bağlı hastalıklardan en az biri bulunmalı, obeziteye neden olan başka bir metabolik veya hormonal bir hastalık bulunmamalı, hasta kronik alkol veya madde bağımlısı olmamalı, obezite en az 3 yıldır bulunmalı, ilaç ve diyet tedavisine rağmen son bir yıldır kilo verilmemiş olmalı, hasta uygulanacak ameliyatın önemini, olası risklerini ve komplikasyonlarını tam olarak anlayabilecek psikososyal düzeyde bulunmalı.”
En sık tüp mide ameliyatı yapılıyor
Gerek sonuçlarındaki başarı oranları gerekse diğer yöntemlere kıyasla daha kolay uygulanabilmesi nedeniyle en sık olarak uygulanan cerrahi yöntemlerin başında tüp mide ameliyatları geldiğini belirten Prof. Dr. Can Küçük, “Mide hacmini daraltmak için midenin dörtte üçünün çıkarılması esasına dayanan bu yöntem sonrasında, yaklaşık 100 ml. hacminde ve yaklaşık bir çay bardağı boyutunda tüp biçiminde bir mide kalıyor. Bu ameliyatla mide hacminin küçültülerek alınan gıda miktarının azaltılması amaçlanıyor” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Can Küçük, bu tür ameliyatların genelde kapalı yöntemle yapıldığını sözlerine ekledi.