NE YILDI AMA.
Biliyor musunuz?
41 yıllık gazetecilik yaşantımın neredeyse 41 yılında da, yılın son yazısını yazan köşe yazarları ve bendenizin kaleminden bu sözler dökülür; “Ne yıldı ama..”
Ama ben bu yılsonu yazısında öyle demeyeceğim.
Aşındırılan toplumsal değerler üzerinde duracağım.
Sosyal medyada ve bir kerameti kendinden menkul bir TV kanalında izledim.
Milli Piyango Satıcısının başına dikilen gazeteci kimlikli meczup, “Milli Piyango Haramdır, neden satıyorsun?” diye adeta kendisine dayak atacak.
Kimse de sormuyor adama, “Kardeşim Milli Piyango İdaresi devletin kurduğu bir kumar sistemidir. Gelirleri devlete gitmektedir. Hesap soracaksan Reisi Cumhur'a git” diye.
Ya da, “Milli Piyango İdaresinin desteğiyle Diyanete dev Araştırma Merkezi inşa ettirmek haram değil de, bir bilet alıp 3 gün umutla yaşamak mı haram” diye sorardım.
O kadar rezil duruma getirdiler ki, inancı o kadar pervasızca sömürüyorlar ki;
Mesela, Yılbaşı gecesi kuruyemiş, cola, çay gibi ürünlerle de olsa, sofra sonrası masa kurup eğlenmek günahtır.
Ama ayakkabı kutularına, makamın verdiği gücü istiflemek, ne suç ne de günah.
Yakalandığında, “İmam-Hatip yaptıracaktım” demesi ya da yakalattığı paraların faiziyle iade edilmesi ise, insanın aklına ‘Özrü kabahatinden büyük' hatırlatmasını getirse bile..
Her ne kadar, bayiilerde neredeyse bilet kalmasa da, Milli Piyango bileti ile umut satın almak günah ve haram.
Ama, Yüce dinimizin, ‘Devlet malından, bir hırka bile aşıranın cenaze namazı kılınmaz' emrine rağmen, para aşkına birinin önüne, yönettiğin kurumun imkanları ile yatmak mübahtır.
Reza Zarab gibi uluslar arası bir hırsızın uçağına atlayıp Umre yapmak Türkiye'de kabahat bile sayılmaz.
Ama yol ortasına dikilen Kudüs'teki, Mescid-i Aksa Camii'nin maket duvarı önüne oturup soluklanmak günah ötesidir kafirliktir.
Halbuki, Mescid-i Aksa'yı göreniniz var mı bilmiyoruz, bu kutsal yapıda horlaya horlaya uyuyanlar bile var.
‘Sayın Cumhurbaşkanımız bizim Mabudumuzdur' meclis kürsüsünden demesi neredeyse sevap sayılacak, ama bunun yanlışlığını dile getirmek ise suç olacak.
Dini değerlerimizde yaratılan bu aşınma, insani değerlerde de kendini ortaya koymaktadır.
Beyler kendinize gelin.
Cehaleti kullanarak semirdiniz, inançları sömürüp posasını çıkardınız.
Bana göre, Milli Piyangoya gelene kadar, düzelmesi, onarılması gereken o kadar büyük sıkıntılarımız var ki.
Mesela, İslam Ahlakı diye bir kavram vardır.
Siz İslamı tuttunuz, ahlakını unutturdunuz.
Kendinizi Sorgu Melekleri Münker ve Nekir yerine koyup, niye namaz kılmadın, niye umre yapmadın, niye hacca gitmedin, niye yılbaşında kuruyemiş aldın, niye hindi satın alıyorsun, niye çekiliş bileti satıyorsun, diye insanları sorgulamaya başladınız.
Ben söyleyeyim.
Sizin Noel dediğiniz gün, 25 Aralık'tır.
Hristiyan Dünyasının kutsallaştırdığı Noel Baba da kimsenin evine bacadan girmez.
31 Aralık Gecesi ise, insanların ailece oturup bir yılın muhasebesini yaptığı gündür.
Keşke, sokakta biletçi kovalayacağınıza siz de yılın bir günü oturup, “Biz din diye diye Yüce Dinimize ne kadar büyük zararlar verdik” deseniz, diyebilseniz.
O zaman güzel ülkem çok daha huzurlu olur inanın.
Gelelim 2018'in özetine;
2018'in Ekim Ayı'nda 3 günde yüzde 50 fakirleştik. Sonra yüzde 20 zenginledik. Ama hala yüzde 30 zarardayız, fiyat etiketleri ise yüzde 50 fakirleştiğimiz günlerdeki gibi kaldı.
Saygıdeğer Hükümetimiz yine Ekim Ayı'ndan bu yana doğalgaz ve elektriğe yüzde 40'ın üzerinde zam yaptı.
Şimdi yaptığı o zammın yüzde 10'unu geri alacağı için bizden teşekkür bekliyor.
Ve 2018 yılında demokrasiye alışık olan bünyemize zerkedilen tek adam rejimini benimseyemedik, alerji yaptı.
Sanırım 31 Aralık Tarihi de, bünyemize zerkedilen bu yeni yönetim anlayışı için güven oylaması şeklinde geçecek.
İşte size koskoca bir yılın özeti.