MÜCADELE BİTMEDİ DAHA YENİ BAŞLIYOR!

TAKİP ET >>

MUSTAFA ATSIZ: “Maalesef biz bunları Kayseri'de yaşadık. Ve dikkat edin şimdiye kadar hiç konuşmadık. Konuşmayı da doğru bulmadık. Zaten ilk zamanlarda konuşsaydık, ‘Acaba gizlemeye çalıştığı bir şey mi var', ‘Acaba çok sıkıştı da feveran mı ediyor?' diye bir algı oluşabilirdi. Sabrettik… Bekledik… Çünkü hakkın tecelli edeceğini biliyorduk. Adalet er ya da geç, bir şekilde ve bir gün tecelli eder. Ama bu organizasyonu yapan arkadaşlar şunu unutmuşlar; Mustafa Atsız takipçidir, Mustafa Atsız bu işin peşini bırakmaz. Mustafa Atsız, doğru olduğuna inandığı bir konuda işin peşini bırakmaz ve sonuna kadar. Yani mücadele bitmedi, mücadele daha yeni başlıyor.

“MÜSAADE EDİNDE AKLANMA ŞANSIMIZ OLSUN”

NEJDET KALA: Yargılandınız, mahkeme hükmün açıklanmasını geriye bıraktı. Olayın bir tarafından bakarsanız, dosya kapandı siz ceza almadınız. Neden hala olayın peşini bırakmıyorsunuz?

MUSTAFA ATSIZ: “Şeref, haysiyet, onur gibi değerler bizim için kıymetli değerlerdir. Eğer benim bir suçum varsa, hükmün açıklanması geriye bırakılmamalıydı. Hapse atılmam gerekiyorsa hapse atılmalıydım. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasının, ‘Nasıl olsa bir kolaylık' düşüncesiyle uygulanmaya konması, bana pek doğru gelmiyor. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması beni tatmin etmiyor. Bu noktada onlarca delile ulaştık. Herhalde bunun yargılanma süreci bir şekilde yeniden başlayacaktır. Bulunan yeni deliller doğrultusunda durumun yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bir insana bir iftirayı atıp, kenara çekilip oturmak kolaycılık. Müsaade edin de, bizim de aklanma şansımız olsun. Aklanana kadar, doğrular ortaya çıkana kadar ve sorumlular cezalarını alana kadar, ben bu işin peşini bırakmayacağım. İşin ucu kime dayanırsa dayansın, herkes yaptığının karşılığını görecek. Bir insanın haysiyeti, şerefi, onuruyla oynamak bu kadar kolay olmamalı. Haysiyet ve şerefle oynayan insanlarda, ‘ben yaptım yanıma kar kaldı' rahatlığında olmamalı. Bence yanlış adama çattılar. “

KUMPASCILAR VALİYİ KANDIRMIŞ OLABİLİR

NEJDET KALA: Peki sizi kim ve neden hedef seçti?

MUSTAFA ATSIZ : “Aklımın ucundan geçen bazı şeyler var ama Türkiye kamuoyunda kimlerin nasıl hedef seçildiğini incelersek, ben de aynı nedenlerle hedef olduğumu sanıyorum. Kayseri'de çok ciddi ihale süreçleri yaşandı, çok ciddi paralar harcandı. 7,5 yıl gibi uzunca bir süre hizmet edildi. Bu arada işini yaptığımız, yapmadığımız, yapamadığımız, canını yaktığımız, bilerek yada bilmeyerek iltimas geçmediğimiz insanlar olabilir…

İkincisi, Sayın Cumhurbaşkanımızın ısrarla açıkladığını paralel devlet yapısının bu işin bir yerinde olabileceği konusu bende de hasıl oluyor. Organizasyonun şeması, yapılan işler, işin içindeki bazı isimler, insanın aklına bunu getiriyor.

Acaba neden oldu? Bir önceki vali ile aralarında bir sürtüşme… Evet, bir önceki vali ile aramızda bir sürtüşme olmuş olabilir ama vali cesur ve mert bir insandı. Ve kumpas, alavere dalavere yapacak bir insan değildi. Ancak kumpasçılar valiyi rahatlıkla yanıtmış olabilirler. Bu şüpheyi de taşıyorum.

Ben yine tekrar ediyorum. Bu olan olaylar 17-25 Aralık sürecinde yaşanan, Sayın Cumhurbaşkanımızın deyimiyle paralel yapının, organizasyonlarından biri olabilir mi? Niçin olmasın. Biz de göz önünde olan ve her zaman güç olarak görülen bir makamda bulunuyorduk. Çok daha detayına girmek istemiyorum. Acabalar ve şüpheler üzerinden hareket etmek istemiyorum. Yalnız elimizdeki doneler, paralel yapının, bu işin bir ucunda olabileceği konusunda ağırlık kazanıyor.

NEJDET KALA: Peki cemaat neden sizi hedef alsın?

MUSTAFA ATSIZ: “Bu soruyu cevaplamak için hedefte olan herkese bakmak lazım. Özel bir neden olduğunu sanmıyorum, olsa olsa genel bir neden olur. Çünkü bakıyorsunuz hedefe yüzlerce vali, kaymakam, hakim-savcı, bürokrat, emniyet müdürü konmuş. Onlara da neden diye sorulmuyor. Çünkü onlara da tek tek neden soracak olursanız, bu organizasyonun bir kitle hareketi değil de ferdi bir hareket gibi algılanmasına neden olur. Bu Türkiye hatta dünya çapına bir organizasyon… “

NEJDET KALA: Bu süreçte bir dönem birlikte mesai harcadığınız çalışma arkadaşlarınızın tutumu ne oldu?

MUSTAFA ATSIZ: “İsim vermek istemiyorum ama bizim canımız yanarken, kenarda durdular, hiçbir zaman konuşmadılar. Ama sizin gazetenizde haberler çıkınca, canları yanmaya başlayınca beni arama, dostları araya sokma, mesaj atma gibi varyasyonlara girişmeye başladılar. Ey sevgili dostlar, ey arkadaşlar, benim canım yanarken, bana kumpas kurulurken, bu kumpasın içinde yer alırken neredeydiniz de şimdi aklınıza arkadaş olduğumuz geldi. Hem kumpasını içinde yer alacaksınız, belki beyin takımı olmayacaksınız ama ayak takımı olarak bu işin içinde yer alacaksınız, ondan sonra da, ‘Bizim sizinle bir hukukumuz vardı. Mesai arkadaşlığı yapmıştık. Biz sizinle kader arkadaşlığı yapmıştık. Aynı sofrada yemek yemiştik' diyemezsiniz. Bunu hatırlamak için geç değil mi? Artık çok geç…”

NEJDET KALA: Bu noktada,yine sizinle ilgili bir konuda Kayseri Olay Gazetesi olarak ‘Üç bürokrata soruşturma izni' başlıklı bir haber yayımlamıştık. Sonrasında bu haberimizi yalanladılar. Mülkiye Müfettişi'nin raporunun doğrultusunda soruşturma izni verilmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

MUSTAFA ATSIZ: “Karar vericilerin, devletin üst makamlarının hangi saikle, nasıl karar verdiklerini bilemiyorum. Onu yargılayamıyorum, sorgulayamıyorum. O takdir kendilerine ait. O konuyla ilgili olarak içişleri Bakanlığı'ndan Mülkiye müfettişlerini ben istemiştim. Yanılmıyorsam 1184 sayfa evrak ve 70 sayfa rapor vardı. Buna rağmen soyut ve genel nitelikte bulundu. Takdir makamı öyle uygun gördüyse bizim takdir makamına söyleyecek bir şeyimiz yok. Takdir onların…”

YOLSUZLUK YAPMANIN DA BİR ADABI VAR

NEJDET KALA: Sizin mülkiye müfettişi istediğiniz konu ile yargılandığınız konu aynı konu mu?

MUSTAFA ATSIZ: “Bir kısmı aynı konuyu içeriyor. O soruşturma izninin verilmemesi KAYTUR ile ilgili işlerin yüzde 40'nın kapatılmasına neden oldu. El insaf yani… Siz o soruşturma iznini vermemekle bazı belgelerin mahkemeye yansımasını engellemiş oluyorsunuz. Buradaki kastınız bu değildir. Böyle bir kasıtla hiç kimse hareket etmez. Bunu söylemek insanın haddini aşmasıdır. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Keşke o süreçte karar verme noktasında olan insanlar, çok daha hassas davranıp, çok daha ince detaylı baksalardı. Çünkü ortada bir onur, şeref, haysiyet meselesi vardı. Çünkü ortada 996,71 TL gibi çok komik bir rakam vardı. Bu devlet bana yıllarca çok düzey maaş vermiş. Normal bir kaymakamın aldığından 3 kat fazla maaş vermiş. Bunları minnetle anıyoruz. Ama bu kadar üst düzey maaş alan birine 996,71 TL için çamur atılması gerçekten çok acı. Yolsuzluk yapmanın da bir adabı vardır…”

NEJDET KALA: Ben ve gazetemiz sizin lehte ve aleyhte birçok haberinizi yaptık. Neden açıklama konusunda Kayseri Olay'ı tercih ettiniz?

MUSTAFA ATSIZ: “Bu olayı baştan beri siz takip ettiniz. Konuyla ilgili benim alamadığım bazı bilgileri bile siz aldınız. Faturanın sehven kesilmediği konusunda firmanın açıklamalarını sizin vasıtanızla öğrendik. Hasan Bey, sizin ve Osman Bey'in (Osman Çiftçi) bulunduğu bir ortamda, üçümüzün birbirimize şahitlik edeceğini bilerek, bu açıklamayı yaptı. Yani benim için dünyalar değerinde bir açıklamaydı. Burada sizin de tanık olduğunuz bir gelişmeyi hatırlatmak istiyorum. Hasan Ünlü'ye bizim mali müşavirimiz (Adını vermek istemiyorum. AK Parti'den istifa eden değerli milletvekilimiz ismini duyunca üzülüyormuş) kendi selamıyla elemanını göndermiş. Bir milletvekili, bir mali müşavir elemanını göndererek, bazı ricalarda bulunuyorsa nasıl bir organizasyonla karşı karşıya kaldığımızın kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bunlar çok basit, sıradan meseleler değil. Nasıl önemliymiş ki bu 996,71 TL., 1,5 yıl sonra Mustafa Atsız'ın suçlu ilan edilebilmesi için Mali Müşavir, Milletvekili seviyesinde bir insan yanında çalışan elemanı, şirkete faturaları iptal etmesi için ricacı olarak gönderebiliyor. Siz mesai arkadaşlarınız nerede diye sormuştunuz ya. Bence mesai arkadaşlarımız burada çok zavallı, ayak takımı kalıyor. Bu organizasyonun beyni biraz daha büyük görünüyor.”

NEJDET KALA: Siz 7,5 yıl gibi bir süre Kayseri İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği görevini yaptınız. Olayın kamu boyutunu konuşmak istemiyorsunuz ama bu 7,5 yıl sonra geriye dönüp baktığınızda ‘Yanlış yaptım' dediğiniz oldu mu?

MUSTAFA ATSIZ: “Bu 7,5 yılın özeleştirisini yapmak olur. İnanın biz inancımız, devlet terbiyemiz gereği her akşam bu özeleştiriyi yapardık. Hatalı olduğumuzu düşündüğümüz bir durum varsa geriye dönerdik. Ama hata kriterleri kişiden kişiye değişiyor. Bizim hata olarak görmediğimiz şeyler başkaları tarafından hata olarak görülebilir ama ben inançlarım doğrultusunda hata yaptığımı düşünmüyorum. Köylü hakkını savunmakta maalesef zayıftır. Pınarbaşı'nın Tersakan köyündeki vatandaş, Kayseri'de ne döndüğünü bilemez ki… Biz onun hakkını savunmak zorundaydık. Bazıları çok sert gittiğimiz düşünebilir ama belki de biz çok yumuşak gittik. Çünkü ortada bir kul hakkı var. Ve kul hakkının huzuru mahşerde dahi affı yoktur. Ancak kişinin affı olur. Şu an özel hukuk boyutunun konuşulması daha doğru… Gündemimizde o var. Buradan şu anlaşılmasın, kamu boyutunu da konuşayacağım… Kamu boyutunu konuşmam için bazı şeyleri bekliyorum. Kamuyu boyutunu basında konuşmam, böyle bir lüksüm yok ancak kendimi müdafaa için konu yargıya intikal ettiğinde her şeyi konuşabilirim. Artık o kamu hukukundan çok şahsi hukukun korunması noktasına gelir, ki o noktada hiçbir şeyden çekinmem…”

NEJDET KALA: Son olarak Kayseri'ye mesajınız ne olacak?

MUSTAFA ATSIZ: “Rabbin kısmet ederse, öldüğüm zamanda buraya gömüleceğim. Bura benim ata memleketim, toprağım. Elimde fırsat olmasına rağmen, iç anadalu ve doğu görevim bittiği için, batıda her hangi bir il veya ilçede rahatlıkla çalışabilir olmama rağmen, Kayseri'ye yakın olduğu için Nevşehir'i tercih ettim. Benim Kayseri sevgimi bu gibi insanlar, bu gibi kumpaslar öldüremez aksine memleketime olan sevgimi artırır. Çünkü benim memleketimde böyle insanlar ve kumpaslar olamaz, bunun mücadelesini de ben veririm.”

Evet, Kayseri'nin merakla beklediği röportajımız burada son buldu. Kayseri'de görev yaptığı dönemde yaptıkları, yapmadıkları, yetkileriyle çok konuşulan dönemin İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Mustafa Atsız'ın 996,71 TL'lik zimmet suçlamasıyla hakim karşısına çıktığı olayın perdesini aralamaya çalıştık. Atsız, birileri tarafında hedef seçildiği ve kendisine kumpas kurulduğunu öne sürüyor. Gazeteci olarak bizler, kimseyi ne suçlu ne de suçsuz ilan edemeyiz. Böyle bir görevimiz de yetkimiz de yok. Ama gazeteci olarak bizler, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesiyle görevliyiz. Bu noktada görüş ve düşüncelerini bizlerle paylaşmak isteyen olayın tüm taraflarına sayfalarımızın açık olduğunu bildirir, saygılar sunarız.

Bakmadan Geçme