Minik ayaklar üşümeyecek
Cihannüma Derneği Kayseri Şubesi tarafından başlatılan yardım kampanyası çerçevesinde toplanan botlar, Kilis'teki kamplardaki çocukların ayağına ulaştı. Cihannüma Derneği Kayseri Şube Başkanı Fevzi Konaç, tüm Kayserililere teşekkür ederek, 'Yıllar yılı Anadolu insanı etrafındaki yangınlarda mağdur olan kardeşlerinin sığınağı ve umududur. Bin yıllık gelenek hiç değişmeden devam ediyor' dedi.
Cihannüma Derneği Kayseri Şubesi tarafından başlatılan yardım kampanyası çerçevesinde toplanan botlar, Kilis'teki kamplardaki çocukların ayağına ulaştı. Cihannüma Derneği Kayseri Şube Başkanı Fevzi Konaç, tüm Kayserililere teşekkür ederek, “Yıllar yılı Anadolu insanı etrafındaki yangınlarda mağdur olan kardeşlerinin sığınağı ve umududur. Bin yıllık gelenek hiç değişmeden devam ediyor” dedi.
İç savaş sebebiyle ülkelerinden kaçarak soğuk günlerde sınırdaki kamplarda üşüyerek yaşam mücadelesi veren Suriyeli çocuklara, Cihannüma Derneği el uzattı. Dernek tarafından başlatılan yardım kampanyası çerçevesinde bağışlanan her 22 TL ile alınan 4 bin 500 bot, çocukların ayağına giydirildi. Çocukların mutluluğu gözlerine yansırken, Cihannüma Derneği Kayseri Şube Başkanı Fevzi Konaç da kampanyaya destek veren herkese teşekkür etti.
Konaç, yaptığı açıklamada, “Yıllar yılı Anadolu insanı etrafındaki yangınlarda mağdur olan kardeşlerinin sığınağı ve umududur. Bin yıllık gelenek hiç değişmeden devam ediyor” diyerek, “Uzun zamandır hatıralarımıza bir Suriye'den can yakan hikayeler, bir Yemen'den acılar, bir Doğu Türkistan'dan hüzünler ekleniyor. Bir yandan devletimiz, diğer yandan vakıf ve derneklerimiz ama hepsinden öte milletimiz nerede bir mazlum görse, imkanı ölçüsünde koşuyor, yaşlı gözleri silmeye, bir öksüz ve yetimin başını okşamaya koşuyor. Kilis Cihannüma Teşkilatı'mızdaki kardeşlerimiz yaşanan bir hüznü, tüm Türkiye'deki Cihannüma teşkilatlarındaki kardeşlerine iletti. Çünkü şahit olduğu iç acıtan manzaralar ruhlarını savurmuştu. Kamplarda ayakları çıplak, çamur ve soğuk içinde gezen masum yavrular gönüllerini titretmişti. Cihannüma Teşkilatının ahlakında “Bir kardeşimin sıkıntısını, derdini ve ihtiyacını gördüğümde Allah benden bir şeyler yapmamı istiyor” diyen manevi gönül dostlarının şuuru vardı. Bu ne güzel ahlaktı. Emaneti teslime gittiğimizde bu manzaralara şahitlik eden bir ağabeyimin utana sıkıla söylediği şu sözleri bizim de gönül telimizi titretmeye yetmişti. “Kendi çocuğuma ayakkabı almayı biraz erteleyip, onun yerine buradaki on çocuğun ayağına çizme almayı tercih ettim.” Öğrendiğimize göre Kilis Öncüpınar Sınır Kapısına 7 km uzakta olan Azez'de neredeyse 2 milyon insan yaşıyor. Operasyonlarla oluşturulan güvenli bölgedeki kamplarda binlerce insan zor şartlarda hayatta kalmaya çalışıyor. Büyükler bir yana, savaşın bedelini bu kadar acımasızca ödeyen kamplardaki bu masum çocukların suçu neydi? Bu soruya cevap bulmakta zorlandığımız bu dönemde, acılarına ve ihtiyaçlarına karşı “duymamış ve görmemiş” gibi davranmak elbette mümkün değildi” ifadelerini kullandı.
Kampanyanın başlama hikayesini anlatan Konaç, “Hikayemiz bir pazar günü akşam üzeri başladı. Küçük bir afişle önce Cihannüma Derneği dostlarına, sonra yüreği merhamet yüklü tüm kardeşlerimize kısa süre içinde bu çocuklara çizme götürmeyi planladığımızı ilan etmiştik. 4 gün içinde 4500 adet bağış geldi. Cihannümamızın yurt dışında bulunan dostlarından Amerika'dan, Macaristan'dan, Azerbaycan'dan ve tüm teşkilatlarından katkılar aldık. Özellikle sosyal medya üzerinden bizlere ulaşarak, imkanı ölçüsünde bu yardıma omuz veren yüzlerce kardeşimiz oldu. Kimilerinin özelden attığı edep yüklü mesajlarla yüreğimiz titredi ve gözyaşı döktük. Hayatında bizleri hiç görmemiş, tanımamış ve belki de hiç görmeyecek kardeşlerimiz, bu çocuklar için bizlere emanet bıraktılar. Biliyorlar ki o kamptaki çocukları da hiç görmeyecekler. Bizim medeniyetimizin alameti farikası olan, ama bu toprağın insanının zirvede yaşadığı merhameti ve karşılıksız vermeyi, sadece Allah için fedakarlık yapmayı, böyle olağanüstü süreçlerde yüzlerce kez görmüş biri olarak, yeniden yaşamış olmanın mutluluğunu anlatmaya kelimeler kifayetsiz inanın. Kaç kez ağladım ve duygulandım hatırlamıyorum. Bu son bir hafta içinde onlarca kez şu cümleyi kurdum. Bu millet tarihin en şerefli milletidir, diyerek bizi yüreklendiren Erbakan Hocam, sen kendi insanını ne kadar güzel tanımlamışsın.” Evet; bir öksüzün ve yetimin, bir mazlumun ayağı ısınsın diye kendi ekmeğinden keserek bize yardım emanet eden bu toprağın insanı, tarihin en şerefli milletidir. Bunu bir kez daha yaşamanın gururunu duyduğumu ifade etmem lazım” şeklinde konuştu.
"Bizde millet olarak Mazlumun kimliği sorulmaz, diye inanmış ve iman etmiştik”
Konaç, “Bize yüzlerce kardeşimiz hayrını emanet etti ama bunları hangi millete götüreceksiniz diye tek bir kişi bile sormadı. Bunun yeryüzünde örneği yoktur inanın. Bu asaletli tavır, bu toprakların mazlumların dualarında yer almasının ana sebebidir. Tarihte ecdadımız diliyle sıkça kullanılan bir ifadeyi, bugün torunları olan bizler merhametimizle yeniden inşa ediyoruz Elhamdülillah. Ey bu toprakların asil evladı kardeşlerim. Hemen sınırımızda yaşanan insanlık dramına on yıla yakındır gönlünü, sofranı ve topraklarını açtın ya. O çocukların gözyaşını silmek ve ayağını ısıtmak için ekmeğini böldün ya. Melekler bu yüreğine şahitlik etti ya. Karşılıksız olarak hiç tanımadığın o çocuklara el uzattın ya. İşte sen bu yüzden Allah indinde inşallah büyüksün. İşte sen bu yüzden umutsun. İşte sen bu yüzden hedeftesin. İşte sen bu yüzden tarihin en şerefli milletisin. Bunu sakın unutma. Ve kim ne yaparsa yapsın, bu merhamet dolu kalbi asla kirletme” diye konuştu.