KTO Kasım Ayı Meclis Toplantısı yapıldı
Kayseri Ticaret Odası'nın (KTO) Kasım ayı Meclis Toplantısında konuşan KTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, Avrupa Birliğinin Türkiye'ni üyelik sürecini dondurması ile ilgili kararını iki yüzlülük olarak değerlendirdi.
KTO Kasım Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Ömer Gülsoy başkanlığında Rifat Hisarcıklıoğlu Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan KTO Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hiçyılmaz, 'Türkiye; ekonomik, sosyal ve jeopolitik etkilerin yanı sıra, küresel boyuttaki gelişmelerin de tesiri altında bulunmaktadır. Ülkemiz, 15 Temmuz darbe girişiminin bertaraf edilmesinin ardından, gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında terörle yoğun mücadelesini sürdürmektedir. Suriye'de yürütülen Fırat Kalkanı Harekatı bu anlamda büyük önem taşımaktadır. Bu harekat kapsamında milletimizi üzen haberleri de zaman zaman maalesef almaktayız. Bu harekatta ve yurt içi terörle mücadelede şehit düşen emniyet güçlerimize ve vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.' dedi.
'AP'nin böyle bir karar almaya yetkisi bulunmamaktadır'
Türkiye-AB ilişkilerinin 1960'lı yıllarda başladığını ve uzun yıllar boyunca değişik süreçlerden geçtiğini kaydeden Başkan Hiçyılmaz, '1993 yılı başında yürürlüğe giren Maastricht kriterlerinin çerçevesinde yürütülmeye devam eden AB'ye üyelik süreci, 2004 yılındaki zirvenin ardından 3 Ekim 2005'te tam üyelik müzakereleri haline dönüşmüştür. Bu tarihte Türkiye ve Hırvatistan için tam üyelik süreci işletilmiştir. Hırvatistan'ın 2013 yılında AB'ye üye olmasına rağmen, Türkiye tam üyelik yolunda önemli engellerle karşı karşıya bırakılmıştır. AB'ye katılım müzakereleri çerçevesinde yürütülen 35 fasıldan 16'sı müzakereye açılmış ve bunlardan da yalnızca 1 tanesi geçici olarak kapatılmıştır. AB'ye tam üyelik sürecinde önemli bir aşama olan vizesiz seyahat anlaşmasının imzalanması noktasında AB ile problemler ortaya çıkmıştır. 15 Temmuz darbe girişimini bastıran Türkiye, bunun yanı sıra terörle olan mücadelesinde de AB'den destek görmediği gibi, aksine vizesiz seyahat anlaşması için terörle mücadele yasalarında değişim talebi ile karşı karşıya kalmıştır. Bunun ötesinde, birlik ülkelerinde 1 yıl ve daha uzun süreli olağanüstü hal ilanları bulunmasına rağmen AB, Türkiye'deki olağanüstü hal durumunun bir an önce sonlandırılmasını dikte etmektedir. Bu talepler, içişlerimize karışmak anlamı taşımaktadır. AB, çifte standarttan vazgeçmeli özellikle mülteciler konusunda verdiği sözleri yerine getirmelidir. Avrupa Parlamentosu geçtiğimiz günlerde de Türkiye ile katılım müzakerelerinin geçici olarak dondurulmasını tavsiye eden bir karar almıştır. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; Avrupa Parlamentosu'nun aldığı bu karar AB için bağlayıcı değildir. AP'nin böyle bir karar almaya yetkisi bulunmamaktadır. Nitekim aldığı bu kararla müzakerelerin dondurulması için komisyon ve üye devletlerle çağrıda bulunmaktadır. AP'nin bu kararının sembolik ve siyasi bir mesaj olarak önemi bulunmakta ve AB ile ilişkilerimize zarar verecek bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Terör örgütleriyle mücadele eden ve sınırlarında şiddetli bir savaşın olduğu ülkemiz zor bir dönemden geçmektedir. Bu zor dönemde AB'nin ülkemize destek vermesi ve yanında olduğunu hissettirmesi gerekirken, müzakereleri dondurmak şöyle dursun AB'ye bizi daha da yaklaştırmak ve katılım sürecini hızlandırmak için çaba göstermemesi hem bizi hem de AB'ye zarar verecektir' ifadelerini kullandı.
'AB'nin Türkiye'ye karşı takındığı tavrı anlamak mümkün değildir.'
Hiçyılmaz, 'Gümrük Birliği üyesi olan ve tam üyelik yolunda kararlılıkla yürüyen Türkiye'ye karşı, AB'nin takındığı tavrı anlamak mümkün değildir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, AB'ye yönelik eleştirileri ve AB üyeliğinin referanduma götürülmesi yönündeki açıklamaları önemlidir. AB; bu coğrafyadaki önemli bir ortağını, diğer yandan NATO müttefikini kaybetmeyi göze almamalıdır. İş dünyası olarak beklentimiz, Türkiye'nin haklı taleplerine cevap verilmesi ve üyelik sürecinin hızlandırılmasıdır.' diye konuştu.
'Döviz piyasasında yaşanan dalgalanmalar iş dünyası olarak hepimizi etkilemektedir'
Döviz piyasasında yaşanan dalgalanmaları değerlendiren Hiçyılmaz, 'Merkez Bankası Eylül ayı verilerine göre, özel sektörün toplamda 224 milyar dolar kadar dış borcu bulunmaktadır. Özel sektörün bu borcu döviz kurundaki dalgalanmalardan dolayı TL bazında daha da artmakta ve altından kalkılamaz hale gelmektedir. Biz, bir taraftan yatırımların artması için faiz indirimleri talep ederken, Merkez Bankası dövizdeki bu artışı önleyebilmek adına faiz oranını 0,5 puan kadar artırmak durumunda kalmıştır. Merkez Bankası'nın bu kararından sonra TL biraz güçlenmeye başlamışsa da AP'nin almış olduğu müzakerelerin dondurulmasını tavsiye eden kararı sonrasında yükselişler meydana gelmiştir.' şeklinde konuştu.
KTO Başkanı Hiçyılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'15 Temmuz'da eli silahlı hainleri kullanarak, Türkiye'yi parçalamak isteyen, ancak buna karşı canını siper ederek kalkışmayı önleyen asil Türk milletini görüp, bu hayalini gerçekleştiremeyen Türkiye düşmanları, bu sefer de ülkemizi ekonomik bakımdan zarara sokmak için ellerinden gelen her türlü kötülüğü yapmaktadırlar. Bizler iş dünyası olarak bu oyunların farkındayız ve bu zorluklara katlanarak ülkemizin bekası için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz. Ekonomimiz üzerinde etki yaratan önemli bir unsur da FETÖ yapılanmasına karşı yürütülen mücadeledir. Mücadele kapsamındaki soruşturmaların bir an önce nihayete ermesi ve suçu olanların hak ettikleri cezaya çarptırılması ve ülkemizin gerçek gündemine dönmesi iş dünyası olarak beklentimizdir. Ülkemizin kalkınması ve hedef koyduğumuz 2023 rakamlarına ulaşabilmek için, iş dünyası olarak da elimizden gelen gayreti göstermeliyiz. Türkiye'nin bu hedeflerine varabilmesi için her yıl yüzde 5'ten aşağı olmamak üzere büyüme kaydetmesi gerekiyor. OECD tarafından dün yayınlanan raporda, Türkiye'nin 2016'da 2,9, 2017'de 3,3 ve 2018'de 3,8 oranında büyüme sağlayacağı tahmini belirtilmiştir. Dolayısıyla bu rakamları yukarıya çekmek ve hedeflerimize varmak için hep beraber daha çok gayret içinde olmalıyız. İş dünyası olarak beklentimiz, ekonomimiz üzerinde baskı oluşturan tüm bu etkenlerin varlığının kısa sürmesidir. Ekonomimizi etki altında tutan unsurların bertaraf edilmesi yolunda hükümetimizin önemli adımlar atmasını sevinerek takip etmekteyiz. Geçtiğimiz günlerde açıklanan KOBİ destekleri, Türkiye'nin ekonomisinin yüzde 70'ini oluşturan bir yapı için adeta can suyu olmuştur. 17 milyar TL tutarında olan, bir kısmı hibe ve çoğunluğu düşük faizli kredi olarak uygulanacak destek, başta KOBİ'lerimizin dolayısıyla tüm ekonomik sistemin canlanmasına neden olacaktır. Bir diğer önemli gelişme de, Kalkınma Bakanlığı tarafından uygulanan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine yönelik 23 ili kapsayan yeni teşvik programıdır. Bu programın uygulanması o bölgelerdeki yatırımın artması ve dolayısıyla da işsizlik oranının aşağı çekilmesi anlamına gelecektir. Ancak, bu teşvik uygulamasının getireceği bazı aksaklıklara ilişkin endişelerimize dikkat çekmek istiyorum. Sektörel bazda teşviklerin verilecek olmasını doğru buluyoruz. Hangi bölgede hangi yatırımların yapılacağı konusundaki sınıflandırmaların da doğru olduğunu düşünüyoruz. Ancak, yatırım yapılacak bölgelerdeki yan sanayi ve teknik personel sıkıntısını göz ardı etmemek gerekir. Geçmişte olduğu gibi bu imkansızlıklardan dolayı yapılan yatırımların atıl kalma ihtimallerini göz önünde bulundurmak gerekir, diye düşünüyoruz. Kredi destekleri ile alınacak makine ve teçhizatın kısa süre sonra kullanılmadan bir köşede kalacağı bir teşvik anlayışı yarar yerine zarar getirebilir. Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan kamu borçlarının yapılandırılmasına ilişkin 78 milyar TL'lik gelir önemlidir. Bu kaynağın KOBİ'lere kredi desteği verilmesi yönünde kullanılması rahat nefes alınmasına neden olacaktır.'
'Kayseri kalkınmada örnek bir şehir'
Hiçyılmaz, 'Çek kullanımı konusunda reel sektörün günlük hayatta karşılaştığı sıkıntıları bu kürsü başta olmak üzere birçok yerde dile getirdik. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, bakanlıklar, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı nezdinde çek yasasında değişiklik yapılması yönünde taleplerimizi arz ettik. Bu çabalarımız sonucunda çek yasasında önemli değişiklikler yapıldı. Çek yasasındaki değişiklikler, inşallah kısa süre içinde reel sektörü olumlu etkileyecektir. E-bülten ve web sitesi duyuruları ile gerekli bilgilendirmeleri yaptığımız bu yasal düzenlemelerin, üyelerimiz tarafından daha iyi anlaşılabilmesi bakımından önümüzdeki hafta bir toplantı düzenleyeceğimizi de belirtmek istiyorum. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Arap Odalar Birliği arasında geçtiğimiz günlerde imzalanan protokol ile merkezi İstanbul'da olmak üzere Türk-Arap Odası kurulmuştur. Arap Odalar Birliği bünyesinde; Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Umman gibi zengin Körfez ülkeleri ile Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Fas, Somali ve Sudan gibi Orta ve Kuzey Afrika ülkelerinin Odalar Birlikleri yer almaktadır. Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı olarak, TOBB tarafından belirlenen 22 kişilik yönetim kurulu üyeliğine davet edildik. Bu görevi bize layık gören TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu'na şükranlarımı arz ediyorum. Türk-Arap Odası yönetim kurulunda yapacağımız görevimiz süresince; Kayseri'nin, 378 milyonluk nüfusa ve yaklaşık 2,7 trilyon dolarlık bir ekonomiye sahip 22 Arap ülkesi ile her anlamda ilişkilerinin ilerlemesi için çaba göstereceğiz. Türk-Arap Odası'nın ülkemize ve şehrimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Kalkınmada öncü ve örnek olan Kayseri, marka olma yolunda hızla ilerlemektedir. Kayseri Ticaret Odası yönetimi olarak, şehrimizin bu konumuna katkı sağlayabilmenin gayreti içerisindeyiz. Yeni hizmet binamızın tamamlanması, bu yönde sunulan önemli bir katkı anlamına gelmektedir. Yeni binamız, TOBB bünyesinde gerçekleştirilen geniş katılımlı toplantılar için de önemli bir merkez olacaktır. Ankara'nın doğusunda çevre odaların katılımı ile gerçekleştirilecek bölgesel toplantılar yeni binamızda yapılabilecektir' diye konuştu.
Öte yandan kendisine yöneltilen sorulara da cevap veren KTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, Meclis Başkanlığı'ndan istifa eden ve FETÖ nedeniyle tutuklanan eski Meclis Başkanı Mehmet Filiz'den farkının sorulması üzerine, 'Meclisi veya bulunduğumuz herhangi bir ortamı germek suretiyle geçmişte kalmasını ümit ettiğimiz bazı konuları buraya getirip de 'şu şöyle miydi' diye söylemenin bir faydası olacağı kanaatinde değilim. Bunu biz geçmişte sorular soruldu, anlattık. Sizi tatmin eder, etmez onu bilemiyorum. Ama biz, bize yapılan haksızlıklar konusunda görüşlerimizi açıkladık. Kayseri Ticaret Odası 15 Temmuz öncesinde ne yapmış, 15 Temmuz gecesinde ne yapmış, 15 Temmuz'dan sonra ne yapmış. Bunlara bakarsınız, kanaatinizi ona göre verirsiniz. Geri dönüp de ortamı germenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Çünkü iş adalete intikal etmiş bir olay. Biz adalete zaten güveniyoruz. Dolayısıyla bunu gündeme getirmenin doğru olmadığını tekrar söylüyorum.' diye cevap verdi.
'Mahkeme yanlış karar vermiş'
Daha önceden üyelikten düşürülen ve mahkeme yoluyla tekrar meclis üyeliğine gelenlere de cevap veren Hiçyılmaz, 'Değerli arkadaşlar, mahkemelerin verdiği karar uyacağız, bu bir esas. Ama eleştirebiliriz. Mahkeme yanlış karar vermiş. Mahkeme şuanda cari olan 5174'e göre değil 5590'a göre karar vermiş.' dedi.
Meclis toplantısında ayrıca gündem maddeleri görüşülerek karara bağlandı.