Korona Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Çelik: 'Sıkı şekilde takip etmemiz gereken 1.5-2 ay var'
Korona Virüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik, korona virüsle ilgili olarak önemli bilgiler verdi. Çelik, vaka sayısının artabileceğini, önümüzdeki 1.5-2 ayın sıkı şekilde takip edilmesi gerektiğini söyleyerek, 'İnsan vücudu paniklediği veya korktuğu zaman mutlaka bağışıklık sistemi çöker' dedi.
Korona Virüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik, İHA'ya yaptığı açıklamada, vatandaşlara korona virüsle ilgili önemli bilgiler verdi. Sokağa çıkma yasağıyla ilgili konuşan Çelik, 'Bunun kararını vermek bizim yetkimizde değil. Bu Cumhurbaşkanlığımızın takdiridir. Korona Virüs Bilim Kurulu'nun toplantısı devam ediyor. Orada konuşulur ve tavsiye kararı alınır. Bakanımız bu konuyu değerlendirdikten sonra kendilerine iletirler, karar öyle alınır. Kişisel fikrim ise; şu an için gerek olduğu kanısında değilim' dedi.
Prof. Dr. İlhami Çelik, 'Bilim kurulunda enfeksiyon uzmanlarımız var. Yoğun bakım ve göğüs hastalıkları uzmanlarımız var. Mikrobiyolog uzmanlarımız var. Diğer üniversitelerde bu konuda çalışan meslektaşlarımız var. Ülkemizde aşı geliştirilmesiyle alakalı bir şey söz konusu olmadı. Uluslararası salgınlarda eğer duyarlı toplumun en az yarısı bu mikroorganizmayı alır ve ona karşı bağışıklık gelişirse salgın ortadan kalkar. Bunun içinde şuan biliyorsunuz Çin'in aldığı sıkı önlemler var. İtalya ve Fransa başta olmak üzere Avrupa şu anda daha kötü durumda. Ölüm oranları neredeyse Çin'deki vakalara yaklaştı. Bu salgın muhtemelen 2-2.5 ay sürer diye tahmin ediyoruz. Ancak Haziran'ı bulması ihtimal dahilinde. Belki de geçebilir. Örneğin Çin'den veya Avrupa'dan Afrika'ya giden vakaların çoğu uçakla giden vakalardır. Orada görülen vaka değil. Sıcaklıkla bunun azalacağını tahmin ediyoruz. Şu anda virüsün dayanıklılığı gibi birtakım testler devam ediyor. Bunun nasıl olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz ama bizim önümüzde sıkı şekilde takip etmemiz gereken 1.5-2 ay var diye düşünüyorum' ifadelerini kullandı.
'Beklediğimiz durum sayının artacağı yönündedir' diyen Çelik, 'Bilim kurulunun önerileri, Bakanlığımızın ve Cumhurbaşkanlığımızın önerileri doğrultusunda bu virüsün ülkemize geç gelmesi için büyük çaba sarf edildi. Bunun da büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Bunun 2 faydası var. Birincisi; yaşanmış tecrübeleri en azından biz burada görmüş oluyoruz. En azından daha da çok hazırlıklı yakalandık. İkincisi de, tabi ki mevsimin daha çok yaz aylarına doğru ilerlemesini de büyük bir şans diye düşünüyoruz. Bu salgının erkenden pik yapmasını önlememiz, bir felaket halinde de yakalanmamıza engel olmuştur. Dolayısıyla ülkemizde çok daha serin kanlı olmamız, daha tedbirli davranmamız gerektiğinin kanısındayım' ifadelerini kullandı.
'Evlerde bulunan vatandaşlarımızın bunun bir savaş olduğunu bilmesi gerekiyor'
Evde kalan vatandaşlara uyarılarda bulunan Prof. Dr. Çelik, 'Panik halinde olmadan, sakin, serinkanlı ve itidalli bir şekilde davranmaları lazım. Dolayısıyla vatandaşlarımız ‘Canım evde çok sıkıldı, dışarı çıkmak istiyorum' gibi bu tür düşünceleri biraz ertelemesi gerekiyor. Hayatımızdan 10-15 gün feda etmemiz, yıllarımızı kazanmamız haline gelecek. Hem toplum sağlığı açısından böyle hem de insanların sağlığı açısından böyledir. Dolayısıyla mikroorganizmaları taşıyan kişilerin özellikle çıkmaması lazım. Bunu kendi sağlığından çok toplumun sağlığını ön plana çıkararak yapmamız gerekiyor. Dolayısıyla mikroorganizma taşıyan her kişi belki 3-5 kişiyi belki de çok daha fazla kişiyi enfekte edecek. İnsanların bu bilinçle hareket etmesini istiyoruz. Şunu da öneriyoruz; benim kişisel görüşüm dağa, tepe, bayır nereye gidebiliyorlarsa gidebilirler, sıkıntı yok. Ancak sosyal izolasyon mesafesini korumamız gerekiyor. Bu mesafe de 1 metre olarak belirlenmiş durumdadır. Çünkü bazen virüsü kimin taşıdığını bilemezsiniz. Çok yakınlaşmadan görüşülebilir. İnsanlarımızın kapalı alanlara girmemelerini öneriyoruz. Hiçbir ordu panikle ve telaşla savaş kazanamaz. İnsan vücudu da böyledir. Dolayısıyla insan vücudu da paniklediği veya korktuğu zaman mutlaka bağışıklık sistemi çöker. İnsanların güçlü ve cesur olması lazım. Serinkanlı olması lazım ve panik yapmaması lazım. Bir örnek verecek olursak; insanlar korktukları zaman hemen uçuk çıkar. Korkma durumları uçuk çıkma anlamına geliyor. Bu da şu demektir; insanın bağışıklık sistemi baskılanmıştır. Bağışıklık sisteminin baskılanması da aynı uçuk virüsünün ortaya çıkması gibi korona virüste de aynı şekilde tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Dolayısıyla bizim sakin, cesur ve iddialı olmamız lazım. Ön yargılı hareket etmememiz gerekiyor. Hiçbir şeyi abartmadan, dikkatli ve tedbirli olmamız lazım' şeklinde konuştu.
'Aşırı derecede dezenfektan kullanımı, ileride başımıza beklemedik sonuçlar açabilir'
Virüsten korunmak için aşırı derecede dezenfektan ürünlerinin kullanılmaması gerektiğini dile getiren Korona Virüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
'Çünkü dünyadaki antibiyotik direnci nasılsa, dezenfektanlara karşı da direnç var. Bu ileri de hayatımızda bize sıkıntılar doğurabilir. Dolayısıyla şuanda yeterli olan su ve sabundur. Aşırı dezenfektan ve kimyasal kullanmanın bir mantığı yok, gereği de yok. Çünkü bu aşırı korkuyu tetikleyecek, insanların bağışıklık sistemini baskılamasına yol açacak. Virüse daha kolay yakalanmamıza, daha fazla hasta olmamıza yol açacak. En iyi havalandırma dışarıdaki havalandırmadır. Kapalı ortamlarda en güzeli doğal havalandırmayı yakalamaktır. İnsanlarımız da mümkünse temiz havada olmalarının faydası var. Temiz havada bulunmaktan kastımız, kalabalık park ortamları, çocuk oyun alanları değil.'