KİGDER BAŞKANI SEMA KARAOĞLU, DİYARBAKIR İZLENİMLERİNİ OLAY'A ANLATTI:
Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği (KİGDER ) Başkanı Doktor Sema Karaoğlu, kısa adı DİKAD olan Diyarbakır İş Kadınları Derneği'nin davetlisi olarak Diyarbakır'a giderek, “Yüzümüze bakmaya yüzünüz olsun” isimli etkinliğe katıldı. Diyarbakır'daki izlenimleri hakkında Kayseri Olay'a özel açıklamalar yapan Karaoğlu, “PKK terörü ve diğer yaşanan olaylar Diyarbakırlı kadınları da yüreğinden vurmuş.” dedi.
Karaoğlu: “Eşi işinden, çocuğu okulundan, kendi evinden olmuş. Diyarbakırlı kadında tıpkı benim bir an önce bu savaşın bitmesini ve bölgeye bir çözüm gelmesini istiyor.” diye konuştu.
DİKAD'ın düzenlediği, 'Yüzümüze bakmaya yüzünüz olsun' etkinliğine katılmak için bir süre önce Diyarbakır'a gittiklerini ifade eden Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği (KİGDER) Başkanı Doktor Sema Karaoğlu, etkinliğin daha önce planlandığını ancak terör olayları nedeniyle ertelendiğini vurguladı.
Diyarbakır ziyaretinde izlenimleri hakkında da Olay'a özel açıklamalar yapan Karaoğlu, “Diyarbakır'a toplantıya gideceğimi söylediğimde doğrusu birçok kişiden, ‘Bu zamanda niye gidiyorsun?' , ‘Gitmek zorunda mısın?' , ‘Daha sonra gitsen olmaz mı?' gibi sorularla karşılaştım. Arkadaşlarımın hassasiyeti güvenlikle ilgili idi tabii. Benim için endişe ediyorlardı. Bizler, bu topraklarda, Türk, Kürt beraber değil miydik Çanakkale' de beraber değil miydik? Kurtuluş Savaşında? Beraberdik. Omuz omuza can verdik. Kız aldık, kız verdik, iç içe girdik, akraba olduk. Yok bizim ayrımız gayrımız. Sur' da çatışmalar olurken, Kürt kardeşlerimiz acı çekerken, biz buralarda rahat uyumadık. Bir yandan şehitlerimizin acısıyla yandı yüreğimiz, bir yandan evinden barkından olan Kürt kardeşlerimiz için, bir yandan okula gidemeyen çocuklarımız için yandık. Şehitlerimiz Türk'tü Kürt'tü, Laz'dı, Çerkezi'di. Bu vatanın evladıydı hepsi. Hacı Gürhan, öyle güzel ifade ediyor ki dizelerinde: İşte benim ben, ben Anadolu'yum. Ben Türküm, Kürdüm, Zazayım, Lazım, Çerkesim, Dadaşım. Dedik ya bir babanın öz oğluyum. Yedi gardaşım. Ben Karadeniz'de Lazım, Hazar Denizi'nde Abhaz'ım. Bir elimde kemençe, bir elimde sazım. Ey sevgili! Kendine gel, sen bensin, ben sizim. Çanakkale'de yatan binlerce kefensizim. Beni benden ayırmak ne mümkün'
İşte tüm bu sebeplerle, güvenlik problemi var ya da yok, bir sivil toplum örgütçüsü olarak bu davete icabet etmeliydim. PKK ile Kürt kardeşlerimizin aynı kefeye konmamasını da düşünen bir kişi olarak, hiç tereddütsüz toplantıya katılmayı kabul ettim. Hemen aldım uçak biletimi.
Diyarbakır'la ilgili haberleri, basından aldığım için doğrusu gergin bir ortama gireceğimi, her yerde polis, TOMA, asker, silahlı güvenlik güçlerini göreceğimi sanarak gittim. Sabah 09:15 ‘te Diyarbakır havaalanına indik. Son derece modern ve büyük bir hava limanı. İlk pozitif etkiyi yarattı bende ve uçağım iner inmez telefonuma gelen sıcacık bir mesaj: ‘Sema hanım hoş geldiniz kapıda sizi bekliyoruz' Oradan DİKAD 'ın dernek binasına geçtiğimizde çok sıcak ve doğal bir karşılama. Sabahın erken saatleri daha toplantıya çok var, beraber, Allah ne verdiyse kahvaltısı ve evimde gibi hissettiğim anlar. Sonrasında toplantı için gelenler ve DİKAD üyeleri beraber OSB'de bir firma ziyaretinde bulunduk, ardından da beraber fidan dikmeye gittik. Barış fidanları olsun dilerim. Sevgi ve kardeşlik adına salladık kürekleri. Çok güzel bir öğlen yemeğinin ardından Sur yakınlarında bir otelde toplantımız başladı. Sur'da çatışma yoktu ama Sur'un hemen dışında siperlerde Mehmetçik vardı.
Toplantıda bana göre en dikkat çekici taraf, kadın- erkek popülâsyonunun eşitliği idi. Bunu oradaki arkadaşlarımıza sorduğumda, sivil toplum kuruluşlarının çoğunun başkanının erkek olduğunu o nedenle erkek katılımının da çok olduğunu söylediler. Bir kadın STK toplantısında erkekleri de yoğunluklu görmek sevindirici tabii. Sorunlar iki tarafı da ilgilendiriyor çünkü. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Sayın Canan Güllü Oturumun moderatörü idi.
DİYARBAKIRLI KADINI YÜREĞİNDEN VURMUŞ…
Diyarbakır'da yaşayan kadınlarımızın sorunları, Anadolu kadınının sorunları. Ancak şu an bölgede yaşanan siyasal şiddet, terör olayları nedeni ile de ayrıca farklı bir mağduriyeti var Diyarbakırlı kadının. PKK terörü, yaşananlar, Diyarbakırlı kadını yüreğinden vurmuş. Eşi işinden, çocuğu okulundan, kendi evinden olmuş. Diyarbakırlı kadında tıpkı benim bir an önce bu savaşın bitmesini ve bölgeye bir çözüm gelmesini istiyor. PKK terörü en çok bölge halkına zarar veriyor çünkü. PKK ve terör yüzünden, buna çanak tutanlar yüzünden analar ağlıyor. Çocuklarımız evinden yurdundan oldu, okullara gidemiyorlar. Her gün şehit vermekten gözümüzün yaşı kurudu. Türk, Kürt demiyor şehitlerimiz. Diyarbakırlı kadının da derdi çok yani.
KAMULAŞTIRMA ENDİŞESİ…
Sur'da kamulaştırılma sonrası yeniden yapılanmanın nasıl olacağı konusunda da endişeleri var, Diyarbakırlı kadının. Bir an önce çözüm istiyor hepimiz gibi. Barış ve güven içinde yaşamak istiyor, kadın olarak, hak ettiği özgürlükleri yaşamak istiyor. Kadına şiddet uygulayanlara, yüzümüze bakmaya yüzünüz olsun diyor, yüzünüz olsun.”
Haber: Güler Ruhsar AKTAŞ