Kendi Alanında En Genç ve Ödüllü Doçent
Türkiye'nin kendi alanında en genç doçenti muayene odasına girdiğimizde bizi aldığı ödülleriyle karşılayan Doç. Dr. Gökalp Öner'le bilim ve tıp üzerine konuştuk.
Türkiye'nin kendi alanında en genç doçenti muayene odasına girdiğimizde bizi aldığı ödülleriyle karşılayan Doç. Dr. Gökalp Öner'le bilim ve tıp üzerine konuştuk.
Kayseri'de son yıllarda yaptığı çalışmalarla dikkat çeken doktorlar arasında yer alan Öner, araştırma aşığı bir isim. Kendisini sürekli yenileyen ve tıp alanındaki neredeyse tüm gelişmeleri takip eden Öner, güler yüzü ve güçlü iletişimi ile de dikkat çekiyor. İşte bu hafta, Haftanın Röportajı'nda Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç Dr. Öner'le başarı hikayesini ve sağlığı konuştu.
Doç. Dr. Gökalp Öner bizim gazetemizin de köşe yazarı ama tanımayan okurlarımız için kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1981 Çorum doğumluyum aslen Kayseriliyim. İlkokulu Baldöktü, ortaokulu Küçükçalık Anadolu Lisesi, Liseyi Kayseri Fen Lisesinde okudum. Anadolu Lisesine Türkiye 2. Si, Fen Lisesine Türkiye 5. Si ve Üniversitem Hacettepe İngilizce Tıpa Türkiye 81'incisi olarak girdim. Tüm okullarımı derece ile bitirdim. 2011 yılında Erciyes Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalından Uzmanlığımı aldı. 2011-2013 yılları arası mecburi hizmetimi Van Başkale ve Yozgat Boğazlıyan ilçelerinde tamamladıktan sonra 2014 yılında önce Erzincan Üniversitesinde sonra Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde Yardımcı Doçent olarak çalıştım. 2015 yılı Mart ayında da Doçentlik Sınavını geçip Türkiye'nin kendi alanımda en genç doçentlerinden birisi oldum. 2015 Eylül ayından beri Kayseri Memorial Hastanesi'nde çalışmaktayım.
Peki, Muğla gibi Türkiye'nin Cennet köşelerinden bir yeri bırakıp Kayseri'ye dönmek zor olmadı mı?
Ben öğretmen çocuğu olduğumdan bugüne kadar elde ettiğim tüm başarılar akademik ve bilimsel alanda ve hayata bakış açım daha ileriye en iyiye bilim ve akılla. Zaten de kitabımız Kuran'ı Kerim'de ‘Hiç bilenle bilmeyenler bir olur mu öyleyse akıl sahiplerin düşünüp öğüt alsınlar' şeklinde bildirmektedir. Benim bu hayattaki en büyük şansım Sevgili Eşim, her zaman yanımda oldu ve önümü açtı. Bundan dolayı O'nun fikirleri benim için çok değerli. Bana ‘Taş yerinde ağırdır ve bu bilgi ve birikimini kendi memleketinde değerlendirmelisin' demesi üzerine memleketimiz Kayseri'ye geri döndük. Bence insan için bu dünyadaki yalancı cennet sevdiklerinin yanı. Ayrıca benim gibi mesleğine aşık ve mükemmeliyetçi birisi, Türkiyemiz'in her yerinde aynı şekilde bilimin ışığında çalışırım. Çalıştığım tüm kurumlarda emeğimde eserimde çoktur ayrılırken hastalarımızla, mesai arkadaşlarımızla aile gibi olduğumuzdan tabi ki zor oluyor.
Mesleğinizi bu kadar severek yapmanızın özel bir nedeni var mı?
Hz. Mevlana 'Ok sizin elinizdeyse de yay zaten gerilmiştir' der benimde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmamın özel bir nedeni var; yaşama nedenim. 1979 yılında annem 7 aylık ablama gebeyken erken doğum yapmış ve ne yazık ki 3 gün sonra ablam vefat etmiş hatta bir daha çocuğu olamayacağı gebe kalırsa erken doğuracağı söylenmiş. 1981 yılında da doğumum sırasında yaşanılan sıkıntılar sonrası sezaryenle Dünya'ya gelmişim. 1985 yılında ise kardeşim vakumla zor doğumla doğdu. Tabi ki bu yaşananlar hem beni hem de ailemi çok etkiledi. Ben daha ana sınıfındayken ne olacaksın diye sorduklarında ‘Kadın Doğum Doktoru' olacağım diyordum. Sevme konusuna gelince bu aslında her meslek için geçerlidir eğer vicdanlıysanız ve yaptığınız iş size heyecan veriyor ve sonucunda mutlu oluyorsanız özel bir nedene de gerek kalmıyor.
Doğum yaptırmak nasıl bir duygu?
Aslında sadece doğum değil gebelik süreci çok özel ve yaşadıklarınız tarif edilecek gibi değil. Hastalarımızla uzun süreçli bir yola çıkıyoruz ve bu sürecin sonucunda da yeni bir umudun dünyaya gelmesine vesile oluyoruz. Gebelik süreci düğün gibi, sünnet gibi insanın hayatında gerçekleşebilecek en güzel anlardan bir tanesidir. Bizim branşımızda hataya yer yoktur her doğuma gittiğimde her gebeye ultrason baktığımda kulağımda şu sözler kulaklarımda yankılanır ‘Kim bir cana kıyarsa, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir can kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibi olur'. Bu sorumluluk ve bir canın sağlıklı dünyaya gelme anı heyecan ve mutluluk verici bir duygu.
Peki gebelikte kadınların psikolojisi gerçekten değişiyor mu?
Gebelik bir kadının tüm fizyolojisini ve hormonal dengesini değiştiren mucizevi bir durumdur. Hz. Peygamber ‘Cennet anaların ayakları altındadır' sözünün hikmeti bir annenin dünyanın en merhametli ve fedakâr varlığı olmasından kaynaklanır. Gerçekten bir gebenin psikolojisi hormonal değişikliklere bağlı olarak kırılgan olabiliyor ve burada en önemli sorumluluk eşlere düşüyor. Bizim mesleğimizin de olmazsa olmazı sabır ve anlayıştır. Zaten hastalarımın benimle ilgili hastanemize yaptıkları en çok yorum ‘anlayışlı ve güler yüzlü doktor', bu bana mutluluk veriyor. Tabi ki hastaya güven vermekte çok önemli, güven için önce kendinize güvenmelisiniz. Kendinizi iyi donatır güncel tıpı takip eder ve geliştirirseniz kendinize olan güven de artar. Tüm doktorların dünyada bilimsel yerini gösteren h-indeksi vardır ve çok şükür kendi yaş grubunda h-indeksi en yüksek hekim olma gururunu taşımaktayım ve çalışmalarıma devam ediyorum.
Nasıl bir gebelik olmalı gebelik öncesi hazırlık yapılmalımıdır?
Aslında gebelik planlı olmalıdır ve öncesinde yapılması gereken testler vardır. Ülkemizde ne yazık ki ‘Bir işe girdiysek hemen evlenmeli ve evlendikten hemen sonrada gebe kalınmalı' durumu vardır. Peki ya hazırlık? Hacettepe de bir hocam ‘Kadın doğumcular aynı zamanda iyi birer halk sağlığı hekimi olmalıdır çünkü bu coğrafyada kadınlar gebe kalınca erkeklerde askere gidince hastalıkları ortaya çıkar' sözünün gerçekliğini hastalarla karşılaşınca anladık. Hayatınızı tamamen değişeceği bir yolculuk için hazırlık yapılmaz mı? En yakın bir yere misafirliğe bile giderken yaptığımız hazırlığı hayatımızın en önemli süreç için yapıyor muyuz? Eğer gebelik planlıyorsak vücudumuzu bu özel durum için hazırlamalı mıyız?
Son olarak gebelik sürecinde yaptırılması gereken testler nelerdir?
Hastalarımıza önerimiz gebelik öncesi gebelikte geçirilmemesi gereken enfeksiyonlar için, kansızlık için, fazla kilolar için, tansiyon ve şeker hastalıkları için, vitamin eksiklikleri için taramalarını yaptırmalarıdır. Gebelik öğrenilince yapılması gereken kansızlık, kan grubu, guatr, enfeksiyon testlerini yapmaktayız. 11-13. Hafta ultrasonla ense kalınlığı, burun kemiği, kalpte kaçak var mı, karaciğerin kanlanmasına bakmaktayız ve ikili test yapmaktayız. 16-18. Haftalarda 3'lü veya 4'lü test 20-22. Gebelik haftasına ayrıntılı ultrason 26. Haftada şeker testi 28-34 hafta arası 2 haftada da bir ultrason kontrolü, 34. Haftadan sonra ise doğuma kadar haftalık NST ve ultrason takibi yapmaktayız.