Kayseri'de 67 sanıklı FETÖ/PDY davası'nda 3. gün
Kayseri'de 2 gün önce başlayan ve 67 kişinin yargılandığı FETÖ/PDY terör örgütü duruşmasına devam edildi.
Kayseri 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının, Boydak Holding eski Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak'a, Mehmet Gürdoğan'a gönderilen 6 milyon TL ile ilgili sorusuna yanıtıyla başladı. Duruşmanın öğleden sonraki kısmında ise Erol Boydak ve Kayseri Ticaret Odası (KTO) eski Meclis Başkanı Mehmet Filiz'in savunması ile devam edildi.
“O DÖNEM, BAŞBAKANLAR, BAKANLAR, MİLLETVEKİLLERİ GÜLEN'LE GÖRÜŞMEK İÇİN CAN ATIYORLARDI.”
Tutuklulardan Kayseri Ticaret Odası (KTO) eski Meclis Başkanı Mehmet Filiz de savunmasında, hakkındaki iddiaların tamamının asılsız olduğunu belirterek, beraatini istedi. Filiz, 'Eğitim gören gençlere yardım konusunda büyük bir heyecanım vardı. Eğitimi desteklemek için burs verdim. 17-25 Aralık'tan önce de öğrencilere burs verilmesi konusunda bir okulda düzenlenen toplantıya katıldım. Ben sadece belli bir yapıya değil, elimden geldiğince eğitim gören gençlere yardım amaçlı çeşitli yerlere burslar verdim. Terör örgütü üyeliğim kesinlikle sözkonusu değildir' dedi.
Amerika'ya gidip Fethullah Gülen'le görüşüp görüşmediği de sorulan Mehmet Filiz, şu yanıtı verdi:
'Ben, 2007 yılında GESİAD Başkanıydım ve o tarihte 8 arkadaşımla birlikte Amerika'nın Teksas eyaletine bir iş gezimiz oldu. Bu ziyaret sırasında orada bizimle buluşan bir kişi, Pensilvanya'ya geçip Gülen'le görüşmeyi teklif etti, biz de bunun üzerine gidip Gülen'le 15 dakika görüştük. Aramızda günlük konuşmaların dışında bir konuşma geçmedi. O dönem, başbakanlar, bakanlar, milletvekilleri Gülen'le görüşmek için can atıyorlardı. Biz de ABD ziyaretimizde böyle bir görüşme yaptık. Bu arada, Kayseri imamı olduğu söylenen Sıtkı Baş'ı da tanımıyorum.'
Mehmet Filiz'in avukatı Emre Ayan da yaptığı savunmada, 'Suçu toplum hazırlar, bireyler işler' diye önemli bir söz olduğunu belirterek, 'Gülen, insanların dini duygularını kullanarak onları yönlendirmiş, siyasi iktidarlar desteklemiş, sonuçta da bireyler suç işlemişlerdir. Ancak, bu suçun esas failleri ellerini kollarını sallayarak yurtdışına çıkmış, kaçmış, mütedeyyin insanlar, yardımsever kişiler, suçlu olarak yargılanmaktadır. 15 Temmuz'da devletin okullarında okuyanlar, devletin parasıyla alınan silahlarla aksiyon filmlerini aratmayacak bir şekilde insanların üzerine mermi yağdırmıştır. O suçun esas failleri bulunup yargılanmalıdır. Soruşturmalarda pek çok siyasinin adı geçiyor ama bilgisine başvurulmak adına dahi çağrılmıyor. İddianamenin, esas failler ortada olmadığı için, suçun birilerinin üzerine atfedilmesi olarak hazırlandığını düşünüyoruz. İşi sulandırmadan, hukuk çerçevesinde yargılamanın yapılmasını talep ediyoruz. İddianamede müvekkilim adına suç unsuru hiçbir şey yok. Toplumun tüm kesimlerine sızmış bir yapıdan söz ediyoruz. Vücudumuzun bir uzvu gibi, kesip atamıyoruz, tedavi de edemiyoruz. Mahkeme heyetinin işi çok zor. Bu ülkenin bir Allah'ı bir de adaleti kaldı. Tüm adı geçenler gelip ifade vermelidir. Olayın bütün yönleriyle ele alınıp doğru bir yargılama yapılması ve adaletli bir karar verilmesi için tüm tarafların dinlenmesi gerekir' ifadelerini kullandı.
“BEN GİTTİĞİMDE ORADAN BAKANLIK YAPMIŞ BİR MİLLETVEKİLİ ÇIKIYORDU”
2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen, ancak kalabalık nedeniyle konferans salonunda gerçekleştirilen duruşmada 67 sanığın yargılandığı ve 2 gündür devam eden duruşmada bugün kendini savunan tutuklu sanık Halit Gazezoğlu, kendisine atılan suçlamaları kabul etmedi. Gazezoğlu, “Hakkımdaki suçlamalarda somut bir delil bulunmamaktadır. 270 gündür hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunuyorum. Herhangi bir terör örgütünün bırakın üyesi olmayı, sempatizanı bile olmadım. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bana iftira atanlar kendi hatalarının bedellerini başkalarına ödetmek istiyor. Bu dosya özensiz bir şekilde hazırlanmıştır. Hayatım boyunca bende hiçbir örgütün parası toplanmamıştır. Kayseri büyük bir köydür ve sanayicisi iç içedir. Bir şey olduğunda hemen duyurulur ve Kayseri halkı buna müsaade etmez. Bu süreçten önce Emniyet Müdürlüğü'ne son 30 yılda pasaport işlemlerim için 7-8 defa gittim. Adliyeye ise ilkokul arkadaşım Cumhuriyet savcısı, onun çağırması üzerine gittim. Buralarla bağlantım bu kadardı” diyerek kendini savundu.
Tutuklu sanık Gazezoğlu, savunmasına şöyle devam etti:
“Bir terör örgütünün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunmadım. Melikşah Üniversitesi'nde mütevelli heyeti olmakla suçlanıyorum. Melikşah Üniversitesi o dönemde devlet büyüklerimizin ve yerel yöneticilerimizin destekleri ile kurulmuştur. 2010 yılından tutuklandığım süreye kadar üniversitenin gelişimi için katkıda bulundum. Üst düzey örgüt yöneticiliğine gelince, savcılık makamı bu iddiayı nereden almıştır? Sıtkı Baş ile üniversitenin mütevelli heyetinde tanıştım. Örgüt adına kimseden bir talepte bulunmadım. 9 aydır tutukluyum ve tahliyemi talep ediyorum. Olmazsa adli kontrol yoluyla tahliyemi talep ediyorum. Fetullah Gülen'i hayatımda bir defa gördüm. 40-50 kişilik bir toplantı vardı. Ben gittiğimde oradan bakanlık yapmış bir milletvekili çıkıyordu”
SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ‘ALDATILDIK' DEYİNCE VAKIF ÜYELİĞİNDEN İSTİFA ETTİM.
Diğer tutuklu sanık Necmi Somtaş ise, “İllegal hiçbir vakıf ile işim olmadı. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Aldatıldık' deyince vakıf üyeliğinden istifa ettim. Bütün kalkışmaları lanetliyorum. Toplantılar düzenlediğim iddia ediliyor. Hiçbir şekilde toplantı düzenlemedim. Ben hiçbir örgütün mali kasası değilim. Bahsedilen işlerin hiçbirini yapmadım. 'Himmet' adı altında kimseden para toplamadım. Gülenist gruplara para göndermedim. Bırakın bu suçları işlemeyi ben ülkeme bile laf ettirmem. Üzerime atılı suçları reddediyorum. Benim kaçma durumum yoktur ve ailem de mağdur olmuştur. İlk olarak tutuksuz yargılanmamı akabinde de beratımı talep ediyorum” diyerek kendini savundu.
FETÖ soruşturması kapsamında Kayseri 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dün öğleden sonraki bölümünde örgütün Kayseri'deki kasası olduğu iddia edilen Mehmet Fındık'ın yanı sıra tutuklu bulunan Adem Çelik ve İsmail Tuna, savunmalarını yaptı. Tutuklu sanıklardan Mehmet Fındık, yöneltilen suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini belirterek, şöyle dedi:
“NİJERYA ZİYARETİNDE MİLLETVEKİLLERİ İSMAİL TAMER VE YAŞAR KARAYEL'İN DE KATILDIĞINI, FOTOĞRAFLAR ORADA ÇEKİL”
'Hakkımdaki suçlamaların tarihi 15 Temmuz ve öncesine aittir. 15 Temmuz hain darbe girişimi olmasa ben tutuklu olarak karşınızda olmayacaktım. Hakkımda bir yalancı tanık türetilmiştir. Gizli tanıklardan 'Ayaz' ve 'Hacılar' kod adlı iki gizli tanığı da biliyorum. Gizli tanıklardan Ayaz kod isimli kişi 17 yıl yanımda çalıştırdığım, asker harçlığını her ay gönderdiğim, evlilik sürecinde maddi destek sağladığım kişidir. Yanımdan kendi isteği ile ayrılmıştır. Hacılar kod adlı gizli tanık ise Karpuzatan bölgesindeki bir müşterimin kayınbiraderidir. İki tanığın hakkımda yaptığı deli saçması, delilsiz, duyuma dayalı ifadelerinden kaynaklı olarak tutukluyum. İçim çok rahattır. Şu an işsiz, 29 yıllık işyeri dağılmış bir kişiyim. Üzerime atılan iftiraları kabul etmiyorum.'
Fındık, savunmasında, 'Ayaz' kod isimli kişinin kullanılmaya son derece uygun bir yapıda olduğunu anlatırken, 'Bediüzzaman efendinin dediği gibi 'Hukuk ele bakar, kalbe bakmaz.' 'Umut' kod adlı kişi aylık 8 milyon TL himmet parasının elimden geçtiğini söylüyor. Bununla ilgili bir bankada hesap ve hesap hareketi var mıdır? İncelenmesini talep ediyorum' dedi. Fındık, iddianamede yer alan Nijerya ziyaretini Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediğini, milletvekilleri İsmail Tamer ve Yaşar Karayel'in de katıldığını, fotoğrafların orada çekildiğini anlatırken, 'Bunun örgüt gezisi olduğunu bilmem mümkün değildir' ifadelerini kullandı.
Oğlunun ABD'de genç liderler kapsamında eğitim gördüğünü söyleyen Fındık, şöyle dedi:
'Hakkımda arama olduğunu duyunca şerefle ülkeme dönüp, polise teslim oldum. 2013 yılında kaleme aldığım vasiyetnamemi okumak suretiyle, eş, çocuklarım ve benim nasıl biri olduğumu mahkemenin tanımasını istiyorum. Hakkımda çıkan haberler nedeniyle Türkiye'ye rezil oldum. Fethullah Gülen ile ilgili evimde çıkan karakalem çalışmasını bilgisayardan indirdim. Altındaki ismi ben kendi el yazım ile yazdım. 22 defa umreye gittim. Terör örgütü yöneticiliği ile suçlanıyorum ama ne evimde ne de işyerimde bir silah ele geçmiştir. Hal böyle olunca neye göre terör örgütü üyesiyim anlam veremiyorum. 'ByLock' kullandığım iddia ediliyor, kullandığımı hatırlamıyorum, eğer kullandıysam, kime, ne yazmışım?'
Tutuklu sanıklardan Adem Çelik ise savunmasında, 84 günden bu yana tutuklu olduğunu iddianamenin hiçbir yerinde aleyhinde bir hususta bulunmadığını, cezalandırılmasının bile istenmediğini kaydederek, 'Nezahet Temizlik ve İtimat Güvenlik'e ortak oldum, ancak şirket gelirlerinin FETÖ örgütüne gittiği konusunda bilgi sahibi değildim. Çünkü birçok kamu kuruluşuna temizlik hizmeti verdiğimiz için şüphe bile etmedim' diye konuştu.
“BİR SORUN OLMAMASI İÇİN KALABALIĞIN YANINA GİTTİM'
Tutuklu işadamı İsmail Tuna ise mahkemedeki savunmasında ABD'ye hiçbir zaman gitmediğini, iddianamede yer alan fotoğrafların Panama ve Etiyopya iş gezilerinde çekildiğini, gizli tanık Oğuz Sarıkaya'yı Tayland iş gezisinde tanıdığını, Cemaat oturmaları sonunda sadaka kutusuna para attıklarını söyledi.
Organize Sanayi Camii'nde Cuma çıkışında imamın üzerine yürüdüğü iddialarının yalan olduğunu söyleyen Tuna, 'Cami imamı her zamanki imam değildi, vaaz sırasında siyasi söylemlerde bulundu, bu söylemleri, cami içerisinde de tepkilere neden oldu. Cami çıkışı 50 kişilik bir grup imamın çevresinde toplanarak konuyu görüşüyorlardı. Ben de bir sorun olmaması için kalabalığın yanına gittim' dedi.