Kapris...

TAKİP ET >>

Gün kapris günü değildir.

Yaklaşan demeyeceğim, içine düşürüldüğümüz gafleti dalaleti aşacak, asgari müştereklerde birleşmediğimiz takdirde, yarın ortada değer meğer kalmayacak.

Neymiş efendim, filan şehre aday edilecek adam eski sağcıymış.

Filan kenti yönetmeye talip olan adam eski sosyalistmiş.

Bu iş ittifak kurarak olmazmış.

Bunların hepsi, mevcut sistemin ‘parçala, böl, hükmet' anlayışının talihsiz birer ürünüdür.

Gün, yeni cepheler oluşturma günü değildir.

Asgari müştereklerde, bizi biz yapan değerlere sahip çıkma günüdür.

Konulacak adayın geçmişi, inancı, mensubiyeti beni ilgilendirmez.

Demokrat mı, ona bakarım.

Cumhuriyeti savunuyor mu, ona bakarım.

Atatürk İlke ve Devrimlerine sadık mı, ona bakarım.

Yönetimde şeffaflıktan yana mı, ona bakarım.

Yönetmeye talip olduğu kurumun kör kuruşundan haberdar mı, ona bakarım.

Hala farkında değil misiniz?

Demokrasi diye diye, demokratik rejimi değiştirdik.

Cumhuriyet diye diye, Cumhuriyetin tüm değerlerini yok ettik.

Çağdaş Medeniyet diye diye, ilkelliği, her türlü gerici düşüncenin ülkede kök salmasını çaresizce seyrediyoruz.

‘Kahrolsun Emperyalizm' sloganını demode sayan, ‘bebesini ABD'de doğurttuyu' yükselen değer kabul eden bir anlayış hükmediyor ülkeye..

O nedenle, 31 Mart, bu milletin elinde kalan son fırsattır.

O nedenle 31 Mart, bu milletin tercihini yapacağı yolu seçeceği son kavşaktır.

O nedenle, adına, geçmişine bakmadan, sağına, soluna bakmadan;

Demokrasi diyorsa, İnsan Hak ve Özgürlükleri diyorsa, Atatürk İlke ve Devrimleri diyorsa, her türlü gerici ve yobaz dayatmaya hayır diyorsa, Emperyalizm ve Arap Hayranlığına isyan edecek kadar yüreğinde Vatan ve Atatürk Sevdası varsa, satıp yok edilen binlerce Cumhuriyet Eseri için yüreği cız ediyorsa, üretimden yanaysa, emekten yanaysa, o adamların, o adayların çevresinde bir araya gelmek zorundayız.

Zira, 31 Mart'tan sonrası olmayabilir.

Mesela tüm ilçe belediyeleri kapatılarak, illerin şube müdürlüklerine dönüştürülebilir.

Mesela, üzerinde ciddiyetle çalışılan ve demografimizi eyaletlere dönüştürecek bir yapılanmaya adım atılabilir.

Baksanıza, ülkenin en milliyetçi partisinin lideri bile ‘Türkiye Cumhuriyeti' Kelimesinden korkar hale getirildi bu ülkede.

Yani dostlar;

Çocuğunuzun aldığı bilimden uzak eğitimden rahatsızsanız, her yıl bir neslin eğitim kurumlarında hoyratça yok edildiğine inanıyorsanız, Cumhuriyete, Vatan Kavramına, Millet Kavramına, Fert Kavramına inanıyorsanız.

Demokrasiyi olmazsa olmaz kabul ediyor, Laiklik İlkesini Demokrasi ve Cumhuriyetin Temel Direği olarak görüyorsanız, milletin bölünerek değil, birleşerek sorunlarının üstesinden geleceğine kani iseniz, sahnelenen büyük emperyalist oyunun nihai amacının üretmeyen, dışa bağımlı, parçalanmış bir ülke yaratmak olduğunu azda olsa fark ettiyseniz, gelinen noktadaki acınası halimizi bile bize zafer olarak, başarı olarak yutturmaya çalışanların hala size tepeden bakarak, yastığınızın altını, cebinizi boşalttığını idrak ettiyseniz, 31 Mart sınavında sakın ha sakın sıfır çekmeyin.

Zira o kadar çoğuz, o kadar çoğunluktayız ki, onları korkutan bu.

Ama o kadar çok, o kadar çoğunluk olmamıza rağmen, onların küçük tuzaklarla dolu bölünme manevralarına alet oluyoruz.

O halde yapılacak tek şey, bölünerek değil, birleşerek kurtuluşa, umuda, barışa, kardeşliğe, bağımsızlığa, üreten Türkiye'ye, Çağdaş eğitime ulaşılacağını artık görmemiz gerekir.

Bakmadan Geçme