Yıldırım: Özhaseki yanlış bilgilendirilmiştir
Gaziantep Ticaret Odası (GTO), temmuz ayı olağan meclis toplantısında gündeminde geçici koruma altında bulunan yabancıların bölgenin sosyo ekonomik geleceğine etkileri yer aldı. GTO Meclisinin ortak sesi ise geleceği olası tehditlerden koruyacak bir politika oluşturulması gerektiği oldu.
Gaziantep Ticaret Odası (GTO), temmuz ayı olağan meclis toplantısında gündeminde geçici koruma altında bulunan yabancıların bölgenin sosyo ekonomik geleceğine etkileri yer aldı. GTO Meclisinin ortak sesi ise geleceği olası tehditlerden koruyacak bir politika oluşturulması gerektiği oldu.
GTO Temmuz ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Teymur, aşının salgından kurtulmak için tek çare olduğuna vurgu yaptı. Aşının toplumsal sorumluluk olduğunu ve bu sorumluluğu yetirmek için aşı olmayanları GTO'da kurulan aşı uygulama noktasına davet eden Teymur, 'Bilim insanları pandemiden kurtulmanın tek yolunun aşı olduğunu söylüyor. İnsanlığın bir kısmı bu döngüden kurtulmak için aşı oluyor tüm kurallara uyuyor, bir kısmı da aşı karşıtı durumundalar. Aşı olup olmamak kişisel bir seçim olmakla birlikte, bir kişinin özgürlüğü başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter. Yani ortada küresel boyutta bir sorun varsa ve aşı dışında farklı bir çözümü yoksa kişi hem kendi sağlığı için hem de diğer insanların sağlığı için aşı olmalı diye düşünüyorum. Vaka sayılarının daha fazla artması demek, yeniden işyerlerimizin kapanması, okulların açılmaması eski günlere dönmemiz demek. Ancak bu kısıtlamaları ne ekonomik ne de psikolojik olarak kaldıracak durumda değiliz. Bu döngüden çıkmanın tek yolu herkesin aşılanmasıdır' dedi.
'Gaziantep Tüfekçi Yusuf'tan bu yana sanayi kentidir'
GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım ise konuşmasında AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yerel Yönetimler Başkanı Mehmet Özhaseki'nin geçtiğimiz günlerde Geçici Koruma Altındaki yabancılar hakkında yaptığı açıklama için yanlış bilgilendirildiğine inandığını belirterek, 'Gaziantep gibi bir sanayi kenti olan Kayseri'nin evladı Sayın Özhaseki de çok iyi bilir ki biz dün sanayi kenti olmadık. Başarımız geçici korumamız altında olan sığınmacıların sırtından değildir. Suriyeli kardeşlerimizin hiçbir katkısı yok diyemeyiz ancak 'sanayiyi onlar ayakta tutuyor' ifadesi inanıyorum ki yanlış bilgilendirme neticesinde söylenmiştir. Başarımız, tarihi İpek Yolu üzerindeki şehrimizin köklü ticaret kültürüne, Antep Savunması'nda İmalat-ı Harbiye Fabrikası'nda kendi cephanesini üreten Tüfekçi Yusuf'a dayanmaktadır. Gaziantep 100 yıldır sanayi kentidir, kendi girişimcisi, kendi sermayesi, kendi emekçileri ile beraber 100 yıllar boyunca da sanayi kenti olmaya ve küresel ekonomide başarılara imza atmaya devam edecektir. Geçen yıl Gaziantep'te 300 fabrikanın açılış töreninin ardından tesislerin yeni olmadığına ilişkin iddialar karşısında nasıl ki Gaziantep OSB'nin kapıları açık buyurun dediysek bugün de OSB'deki 240 bin çalışanın kaçı Suriyeli gelin bakın diyoruz. Bizim değerli siyasetçilerimizden duymak istediklerimiz merkezi bütçeden belediyelere ayrılan paya şehrimizde yaşayan Suriyeliler için de bütçe eklendiği, Hatay, Kilis, Şanlıurfa gibi bu yükü taşıyan şehirlere özel teşvikler uygulandığı yönünde açıklamalardır' şeklinde konuştu.
'Rekabette şartlar eşitlenmeli'
Geçici kurama altındaki mülteciler için gerekli önlemlerin alınmazsa Gaziantep sanayisi için tehlike oluşturabileceğini de ifade eden Yıldırım, yerli ve Suriyeli firmalarla şartların eşitlenmesi gerektiğini savundu. Yıldırım, 'GTO üyelerinin yaklaşık yüzde 10'unu Suriye uyruklu firmalar. Ancak bu firmalar bizim üyelerimiz gibi devlete karşı yasal sorumluklar noktasında sıkı denetlenmiyor. Ve bu durum maalesef haksız rekabete neden oluyor. Rekabet şartlarının eşitlenmesini istiyoruz. Herkes vergisini ödemeli, istihdamları kayıt altına alınmalı' diye konuştu. Son dönemlerde Afgan sığınmacıların da gündemde olduğunu hatırlatan Yıldırım, 'Suriyeli sığınmacılara yönelik bir çözüm planımız yokken şimdi de Afgan sığınmacılar gündeme gelmeye başladı. Geleceğin belirsizliği ne yazık ki toplumu artık fazlasıyla yormuş durumda. Çocuklarımızada miras olarak böyle bir sorunu bırakmak istemeyiz. Nüfusumuzun dörtte birini oluşturan, ekonomik ve sosyal her anlamda hayatımızın içinde olan bir grup var. Yüksek bir doğum oranları var. Şehrimizdeki Suriyelilerin yaşlarına baktığımızda yüzde 30'u 14 yaş altında. Önümüzdeki 10 yılda, devam eden yıllarda ne olacak, bu süreci nasıl yöneteceğiz bilmiyoruz. Bilmediğimiz için ne yazık ki mülteciler konusu içinden çıkılmaz devasa bir sorun olarak çocuklarımıza miras kalacak. Ama ben çocuklarıma böyle bir miras bırakmak istemiyorum. Kültürel dokumuzun, demografik yapımımızın, güvenliğimizin tehlikede olmadığını bilmeye ihtiyacımız var' ifadelerini kullandı.
'Türkiye Avrupa Birliği'nin ileri karakolu görevini üstlenemez'
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz'un Afgan sığınmacılar için doğru yerin Türkiye olduğunu belirten sözlerini değerlendiren Tuncay Yıldırım, 'Bu sözler söylenebiliyorsa dış dünyanın bu sorumluluğu paylaşmaya niyeti yok demektir. Ama Türkiye Avrupa Birliği'nin ileri karakolu görevini üstlenemez. Eğer göç bir insanlık dramıysa bunu tüm dünyanın kucaklaması gerekir' ifadelerine yer verdi. Afganistan'dan gelmesi muhtemel kitlesel göçe Suriye'den gelen göçteki gibi hazırlıksız yakalanmamak için ulusal bir plana ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
'Hem Türkiye'deki geçici koruma altındaki insanların geleceklerini daha net tasavvur etmeleri hem de bizim toplumumuzun bu insanların ekonomik bir külfet, güvenlik ve demografik açıdan bir riskten kurtaracak bir plan lazım. Artık bir Göç Bakanlığı kurulması elzemdir. Zira mülteci sorunu ülkemiz için sadece Suriyelilerden ibaret değil. Afganlısı, İranlısı, Iraklısı, Nijeryalısı derken her geçen gün artan yabancı göçüne mazur kalıyoruz. Ülkemiz Avrupa'ya geçiş noktası olarak görüldüğünden ve Avrupa'nın da 'mültecilerin kalacağı en iyi yer Türkiye' bakış açısında. Bizim bu süreci yönetecek bir Göç Bakanlığına ihtiyacımız var. Artık Göç İdaresinin çözebileceği bir boyuttan çıkmış durumda.'
Geri dönüşleri için altyapı oluşturulmalı
Türkiye'deki mültecilerin uluslararası fonlar ile güvenli bölgelere geri dönüşleri için gerekli altyapı çalışmaları yapılması gerektiğine de vurgu yapan Yıldırım, 'Geçici koruma demek ülkelerindeki tehlike devam ettiği sürece can güvenliklerini sağlamaktır. Artık geri dönüş sürecinin de başlatılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için Dünya Bankası ve uluslararası fonların yapacağı katkı ile terörden arındırılan bölgelerde barınma ve üretim merkezleri oluşturmalıyız' diye konuştu.
GTO Temmuz ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Teymur, aşının salgından kurtulmak için tek çare olduğuna vurgu yaptı. Aşının toplumsal sorumluluk olduğunu ve bu sorumluluğu yetirmek için aşı olmayanları GTO'da kurulan aşı uygulama noktasına davet eden Teymur, 'Bilim insanları pandemiden kurtulmanın tek yolunun aşı olduğunu söylüyor. İnsanlığın bir kısmı bu döngüden kurtulmak için aşı oluyor tüm kurallara uyuyor, bir kısmı da aşı karşıtı durumundalar. Aşı olup olmamak kişisel bir seçim olmakla birlikte, bir kişinin özgürlüğü başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter. Yani ortada küresel boyutta bir sorun varsa ve aşı dışında farklı bir çözümü yoksa kişi hem kendi sağlığı için hem de diğer insanların sağlığı için aşı olmalı diye düşünüyorum. Vaka sayılarının daha fazla artması demek, yeniden işyerlerimizin kapanması, okulların açılmaması eski günlere dönmemiz demek. Ancak bu kısıtlamaları ne ekonomik ne de psikolojik olarak kaldıracak durumda değiliz. Bu döngüden çıkmanın tek yolu herkesin aşılanmasıdır' dedi.
'Gaziantep Tüfekçi Yusuf'tan bu yana sanayi kentidir'
GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım ise konuşmasında AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yerel Yönetimler Başkanı Mehmet Özhaseki'nin geçtiğimiz günlerde Geçici Koruma Altındaki yabancılar hakkında yaptığı açıklama için yanlış bilgilendirildiğine inandığını belirterek, 'Gaziantep gibi bir sanayi kenti olan Kayseri'nin evladı Sayın Özhaseki de çok iyi bilir ki biz dün sanayi kenti olmadık. Başarımız geçici korumamız altında olan sığınmacıların sırtından değildir. Suriyeli kardeşlerimizin hiçbir katkısı yok diyemeyiz ancak 'sanayiyi onlar ayakta tutuyor' ifadesi inanıyorum ki yanlış bilgilendirme neticesinde söylenmiştir. Başarımız, tarihi İpek Yolu üzerindeki şehrimizin köklü ticaret kültürüne, Antep Savunması'nda İmalat-ı Harbiye Fabrikası'nda kendi cephanesini üreten Tüfekçi Yusuf'a dayanmaktadır. Gaziantep 100 yıldır sanayi kentidir, kendi girişimcisi, kendi sermayesi, kendi emekçileri ile beraber 100 yıllar boyunca da sanayi kenti olmaya ve küresel ekonomide başarılara imza atmaya devam edecektir. Geçen yıl Gaziantep'te 300 fabrikanın açılış töreninin ardından tesislerin yeni olmadığına ilişkin iddialar karşısında nasıl ki Gaziantep OSB'nin kapıları açık buyurun dediysek bugün de OSB'deki 240 bin çalışanın kaçı Suriyeli gelin bakın diyoruz. Bizim değerli siyasetçilerimizden duymak istediklerimiz merkezi bütçeden belediyelere ayrılan paya şehrimizde yaşayan Suriyeliler için de bütçe eklendiği, Hatay, Kilis, Şanlıurfa gibi bu yükü taşıyan şehirlere özel teşvikler uygulandığı yönünde açıklamalardır' şeklinde konuştu.
'Rekabette şartlar eşitlenmeli'
Geçici kurama altındaki mülteciler için gerekli önlemlerin alınmazsa Gaziantep sanayisi için tehlike oluşturabileceğini de ifade eden Yıldırım, yerli ve Suriyeli firmalarla şartların eşitlenmesi gerektiğini savundu. Yıldırım, 'GTO üyelerinin yaklaşık yüzde 10'unu Suriye uyruklu firmalar. Ancak bu firmalar bizim üyelerimiz gibi devlete karşı yasal sorumluklar noktasında sıkı denetlenmiyor. Ve bu durum maalesef haksız rekabete neden oluyor. Rekabet şartlarının eşitlenmesini istiyoruz. Herkes vergisini ödemeli, istihdamları kayıt altına alınmalı' diye konuştu. Son dönemlerde Afgan sığınmacıların da gündemde olduğunu hatırlatan Yıldırım, 'Suriyeli sığınmacılara yönelik bir çözüm planımız yokken şimdi de Afgan sığınmacılar gündeme gelmeye başladı. Geleceğin belirsizliği ne yazık ki toplumu artık fazlasıyla yormuş durumda. Çocuklarımızada miras olarak böyle bir sorunu bırakmak istemeyiz. Nüfusumuzun dörtte birini oluşturan, ekonomik ve sosyal her anlamda hayatımızın içinde olan bir grup var. Yüksek bir doğum oranları var. Şehrimizdeki Suriyelilerin yaşlarına baktığımızda yüzde 30'u 14 yaş altında. Önümüzdeki 10 yılda, devam eden yıllarda ne olacak, bu süreci nasıl yöneteceğiz bilmiyoruz. Bilmediğimiz için ne yazık ki mülteciler konusu içinden çıkılmaz devasa bir sorun olarak çocuklarımıza miras kalacak. Ama ben çocuklarıma böyle bir miras bırakmak istemiyorum. Kültürel dokumuzun, demografik yapımımızın, güvenliğimizin tehlikede olmadığını bilmeye ihtiyacımız var' ifadelerini kullandı.
'Türkiye Avrupa Birliği'nin ileri karakolu görevini üstlenemez'
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz'un Afgan sığınmacılar için doğru yerin Türkiye olduğunu belirten sözlerini değerlendiren Tuncay Yıldırım, 'Bu sözler söylenebiliyorsa dış dünyanın bu sorumluluğu paylaşmaya niyeti yok demektir. Ama Türkiye Avrupa Birliği'nin ileri karakolu görevini üstlenemez. Eğer göç bir insanlık dramıysa bunu tüm dünyanın kucaklaması gerekir' ifadelerine yer verdi. Afganistan'dan gelmesi muhtemel kitlesel göçe Suriye'den gelen göçteki gibi hazırlıksız yakalanmamak için ulusal bir plana ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
'Hem Türkiye'deki geçici koruma altındaki insanların geleceklerini daha net tasavvur etmeleri hem de bizim toplumumuzun bu insanların ekonomik bir külfet, güvenlik ve demografik açıdan bir riskten kurtaracak bir plan lazım. Artık bir Göç Bakanlığı kurulması elzemdir. Zira mülteci sorunu ülkemiz için sadece Suriyelilerden ibaret değil. Afganlısı, İranlısı, Iraklısı, Nijeryalısı derken her geçen gün artan yabancı göçüne mazur kalıyoruz. Ülkemiz Avrupa'ya geçiş noktası olarak görüldüğünden ve Avrupa'nın da 'mültecilerin kalacağı en iyi yer Türkiye' bakış açısında. Bizim bu süreci yönetecek bir Göç Bakanlığına ihtiyacımız var. Artık Göç İdaresinin çözebileceği bir boyuttan çıkmış durumda.'
Geri dönüşleri için altyapı oluşturulmalı
Türkiye'deki mültecilerin uluslararası fonlar ile güvenli bölgelere geri dönüşleri için gerekli altyapı çalışmaları yapılması gerektiğine de vurgu yapan Yıldırım, 'Geçici koruma demek ülkelerindeki tehlike devam ettiği sürece can güvenliklerini sağlamaktır. Artık geri dönüş sürecinin de başlatılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için Dünya Bankası ve uluslararası fonların yapacağı katkı ile terörden arındırılan bölgelerde barınma ve üretim merkezleri oluşturmalıyız' diye konuştu.