ERÜ ÇİTEM Müdürü Özdemir: 'İstismarcıların yüzde 80'i tanıdık çevreden'
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Çocuk İhmali ve İstismarını Engelleme Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇİTEM) Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özdemir, çocuk istismarcılarının yalnızca yüzde 20'sinin yabancılardan olduğunu, yüzde 80'inin ise tanıdık sosyal çevreden oluştuğunu söyledi.
Son zamanlarda sıklığı artan çocuk istismarları ile ilgili açıklamalarda bulunan ÇİTEM Müdürü Prof. Dr. Çağlar, yaygın kanının aksine istismarcıların çoğunun yabancılardan değil, tanıdık sosyal çevreden çıktığını ifade etti. Bu bağlamda, ailelerin 'yabancıdan uzak dur' demek yerine, çocuklara cinsel içerikli davranışların tanımlamasının daha doğru bir yaklaşım olacağını belirten Prof. Dr. Özdemir, 'Çocuklarımızı akıllı ol, uslu ol, yabancılardan bir şey alma, uyanık ol vesaire gibi bir eğitim döngüsüyle yetiştiriyoruz. Bunun çözümcül bir yaklaşım olmadığı da çok açık. Çünkü biz, istismarcıların çok az bir kısmının yabancı olduğunu biliyoruz. Ancak istismarcıların yüzde 20'si yabancı, yüzde 80'i çocuğun tanıdığı sosyal çevresinden birisi. Dolayısıyla, çözümü istismarcının kim olacağı üzerinden tanımlamak yerine cinsel içerikli davranışlar üzerinden tanımlamakta fayda var. Çocuğun özel bölgeleri, kimsenin çocuğun özel bölgelerine dokunmaması gerektiği, eğer böyle bir şeye maruz kalıyorsa çocuğun neler yapması gerektiği yönünde uyarılarla çözüme gitmemiz lazım' diye konuştu.
İstismarcıların hepsi pedofili değil
Ayrıca, istismarcıların çoğunluğunun, çocuk yaştakilere cinsel istek duyan pedofili hastaları olarak tanımlanmasının da yanlış olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özdemir, 'Türkiye'de pedofili tanısı almış olan cinsel istismarcı sayısı belli değil. Mevcutta tanı alanlardan çok daha fazla olduğunu tahmin etmekle beraber Türkiye'deki gerçek pedofili sayısını bilmiyoruz. Dolayısıyla salt pedofili üzerinden uygulanması önerilen ceza ve tedavi opsiyonları çok da çözüm olacakmış gibi görünmüyor' dedi.
Sadece ihbar değil, istismar sayısında da artış var
Prof. Dr. Özdemir, farkındalık ve ihbar sayısının artmasının yanı sıra, istismar vakalarında gerçek bir artış olduğuna da işaret etti. Bu kapsamdaki en sağlıklı verilerin Adalet Bakanlığının UYAP sisteminden elde edilebileceğine değinen Prof. Dr. Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Daha önce açıklanan bir istatistiğe göre şüpheli sanık ve mağdur sayısında 2008 ile 2011 yılları arasında yaklaşık 1 kat; 2008 ile 2013 arasında da şüpheli sayısında da yaklaşık 5 kat artış var. Bunun, toplumun farkındalık düzeyinden ziyade istismar sayısındaki artışla ilişkilendirmek mümkün. Çünkü etrafımıza baktığımız zaman cinsel uyaran yoğunluğu var. Dolayısıyla bu yoğunluk içerisinde de ister istemez cinsel içerikli davranışlarda bir artık gözlemliyoruz.'
Çocuğunuzun istismara uğradığından süphe ederseniz
Öte yandan, istismara uğrayan çocuklarda görülen davranışsal belirtilerin fiziksel belirtilere göre daha geç fark edilebileceğini dile getiren Prof. Dr. Özdemir, istismardan şüphelenen aileleri adli makamlara ve tıp fakültelerinin olduğu üniversitelerde bulunan Çocuk İhmali ve İstismarını Engelleme Uygulama ve Araştırma Merkezlerine ya da Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı olarak çalışan Çocuk İzleme Merkezlerine (ÇİM) başvurmaları konusunda uyardı. Prof. Dr. Özdemir, istismar mağduru çocuklarda görülebilecek belirtileri şöyle sıraladı:
'Bir takım acı, ağrı, yanma gibi fiziksel belirtiler daha kolay fark edilebilir. Davranış belirtilerini fark etmek biraz daha zor olabilir. Normalde keyif aldığı şeylerden keyif almama; uykuya dalmakta güçlük çekme; kabus görme; karanlıkta uyuyamama; tek başına kalma korkusu; mastürbatif eylemler olabilir, çıkıntılı bölgelere sürtünme, cinsel bölgelerine dokunma ve oynama şeklinde görülen cinsel içerikli davranışlar; okul derslerinde başarısızlık; olayı hatırlatan herhangi bir şeye karşı aşırı reaksiyon gösterme; intihar eğilimleri; depresyon, travma sonrası stres bozukluğu gibi bazı ruhsal patolojik vakalar; aktivitelere karşı ilgisizlik en belirgin göstergelerden. Aile bir şekilde istismar olduğuna yönelik bir şüphe taşıdığı ve bu yönde bir bilgiye ulaştığı zaman çocuğu örselemeden, destekleyerek iletişim kurmalı; adli makamlara ve destek sistemlerine başvurmalıdır.'
Çocuk istismarı nedir?
Cinsel istismar, çocukların bir yetişkin tarafından cinsel uyarı ve tatmin amacıyla kullanılmasıdır. İstismar aile içinde gerçekleştiğinde ensest veya aile içi cinsel istismar olarak adlandırılır. İstismar biçimleri şunlardır:
Fiziksel istismar: Çocukların bileklerini incitmek, fiziksel şiddet uygulamak, belirli cezalandırma tipleri.
Duygusal ve psikolojik istismar: Sevgi ve ilgi göstermemek.
İhmal: Yiyecek, barınma, sağlı bakım gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmaması, terk edilmeleri.
Şiddete tanık olma: Aile içindeki diğer şiddet türlerini izlemiş olmaları.
Konuyla ilgili olarak; Avrupa Konseyinin çocuklara karşı cinsel şiddeti önlemeyi hedefleyen Beşte Bir Kampanyası kapsamında oluşturulan 'İç Çamaşırı Kuralı' filmi ve kitapçığı ile Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği tarafından hazırlanan 'Gençlerle Güvenli İlişkiler Üzerine Çalışmak Eğitimciler ve Danışmanlar İçin Uygulama El Kitabı' çalışmasına herhangi bir internet tarayıcısından ulaşılabilir.
Son zamanlarda sıklığı artan çocuk istismarları ile ilgili açıklamalarda bulunan ÇİTEM Müdürü Prof. Dr. Çağlar, yaygın kanının aksine istismarcıların çoğunun yabancılardan değil, tanıdık sosyal çevreden çıktığını ifade etti. Bu bağlamda, ailelerin 'yabancıdan uzak dur' demek yerine, çocuklara cinsel içerikli davranışların tanımlamasının daha doğru bir yaklaşım olacağını belirten Prof. Dr. Özdemir, 'Çocuklarımızı akıllı ol, uslu ol, yabancılardan bir şey alma, uyanık ol vesaire gibi bir eğitim döngüsüyle yetiştiriyoruz. Bunun çözümcül bir yaklaşım olmadığı da çok açık. Çünkü biz, istismarcıların çok az bir kısmının yabancı olduğunu biliyoruz. Ancak istismarcıların yüzde 20'si yabancı, yüzde 80'i çocuğun tanıdığı sosyal çevresinden birisi. Dolayısıyla, çözümü istismarcının kim olacağı üzerinden tanımlamak yerine cinsel içerikli davranışlar üzerinden tanımlamakta fayda var. Çocuğun özel bölgeleri, kimsenin çocuğun özel bölgelerine dokunmaması gerektiği, eğer böyle bir şeye maruz kalıyorsa çocuğun neler yapması gerektiği yönünde uyarılarla çözüme gitmemiz lazım' diye konuştu.
İstismarcıların hepsi pedofili değil
Ayrıca, istismarcıların çoğunluğunun, çocuk yaştakilere cinsel istek duyan pedofili hastaları olarak tanımlanmasının da yanlış olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özdemir, 'Türkiye'de pedofili tanısı almış olan cinsel istismarcı sayısı belli değil. Mevcutta tanı alanlardan çok daha fazla olduğunu tahmin etmekle beraber Türkiye'deki gerçek pedofili sayısını bilmiyoruz. Dolayısıyla salt pedofili üzerinden uygulanması önerilen ceza ve tedavi opsiyonları çok da çözüm olacakmış gibi görünmüyor' dedi.
Sadece ihbar değil, istismar sayısında da artış var
Prof. Dr. Özdemir, farkındalık ve ihbar sayısının artmasının yanı sıra, istismar vakalarında gerçek bir artış olduğuna da işaret etti. Bu kapsamdaki en sağlıklı verilerin Adalet Bakanlığının UYAP sisteminden elde edilebileceğine değinen Prof. Dr. Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Daha önce açıklanan bir istatistiğe göre şüpheli sanık ve mağdur sayısında 2008 ile 2011 yılları arasında yaklaşık 1 kat; 2008 ile 2013 arasında da şüpheli sayısında da yaklaşık 5 kat artış var. Bunun, toplumun farkındalık düzeyinden ziyade istismar sayısındaki artışla ilişkilendirmek mümkün. Çünkü etrafımıza baktığımız zaman cinsel uyaran yoğunluğu var. Dolayısıyla bu yoğunluk içerisinde de ister istemez cinsel içerikli davranışlarda bir artık gözlemliyoruz.'
Çocuğunuzun istismara uğradığından süphe ederseniz
Öte yandan, istismara uğrayan çocuklarda görülen davranışsal belirtilerin fiziksel belirtilere göre daha geç fark edilebileceğini dile getiren Prof. Dr. Özdemir, istismardan şüphelenen aileleri adli makamlara ve tıp fakültelerinin olduğu üniversitelerde bulunan Çocuk İhmali ve İstismarını Engelleme Uygulama ve Araştırma Merkezlerine ya da Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı olarak çalışan Çocuk İzleme Merkezlerine (ÇİM) başvurmaları konusunda uyardı. Prof. Dr. Özdemir, istismar mağduru çocuklarda görülebilecek belirtileri şöyle sıraladı:
'Bir takım acı, ağrı, yanma gibi fiziksel belirtiler daha kolay fark edilebilir. Davranış belirtilerini fark etmek biraz daha zor olabilir. Normalde keyif aldığı şeylerden keyif almama; uykuya dalmakta güçlük çekme; kabus görme; karanlıkta uyuyamama; tek başına kalma korkusu; mastürbatif eylemler olabilir, çıkıntılı bölgelere sürtünme, cinsel bölgelerine dokunma ve oynama şeklinde görülen cinsel içerikli davranışlar; okul derslerinde başarısızlık; olayı hatırlatan herhangi bir şeye karşı aşırı reaksiyon gösterme; intihar eğilimleri; depresyon, travma sonrası stres bozukluğu gibi bazı ruhsal patolojik vakalar; aktivitelere karşı ilgisizlik en belirgin göstergelerden. Aile bir şekilde istismar olduğuna yönelik bir şüphe taşıdığı ve bu yönde bir bilgiye ulaştığı zaman çocuğu örselemeden, destekleyerek iletişim kurmalı; adli makamlara ve destek sistemlerine başvurmalıdır.'
Çocuk istismarı nedir?
Cinsel istismar, çocukların bir yetişkin tarafından cinsel uyarı ve tatmin amacıyla kullanılmasıdır. İstismar aile içinde gerçekleştiğinde ensest veya aile içi cinsel istismar olarak adlandırılır. İstismar biçimleri şunlardır:
Fiziksel istismar: Çocukların bileklerini incitmek, fiziksel şiddet uygulamak, belirli cezalandırma tipleri.
Duygusal ve psikolojik istismar: Sevgi ve ilgi göstermemek.
İhmal: Yiyecek, barınma, sağlı bakım gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmaması, terk edilmeleri.
Şiddete tanık olma: Aile içindeki diğer şiddet türlerini izlemiş olmaları.
Konuyla ilgili olarak; Avrupa Konseyinin çocuklara karşı cinsel şiddeti önlemeyi hedefleyen Beşte Bir Kampanyası kapsamında oluşturulan 'İç Çamaşırı Kuralı' filmi ve kitapçığı ile Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği tarafından hazırlanan 'Gençlerle Güvenli İlişkiler Üzerine Çalışmak Eğitimciler ve Danışmanlar İçin Uygulama El Kitabı' çalışmasına herhangi bir internet tarayıcısından ulaşılabilir.