Türkiye'nin 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu. Ancak Türkiye'de, 12. Cumhurbaşkanı'nın kim olacağı sorusundan daha çok tartışılan bir konu var. O da Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasının ardından Adalet ve Kalkınma Partisi'nin başına kimin geçeği konusu. Bu konudaki en güçlü adaylardan biri kuşkusuz Cumhurbaşkanı Abdullah Gül… Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dün yaptığı 'Cumhurbaşkanlığım bittikten sonra şüphesiz ki partime döneceğim. Benim için tabii ki doğal olan şeydir. İnanıyorum ki Türkiye çok güçlü bir şekilde her anlamda yoluna devam edecektir' yönündeki açıklmasının ardından AKP Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik'in, Cumhurbaşkanlığı devir teslim töreninden bir gün önce yani 27 Ağustos Çarşamba günü saat 10:00'da olağanüstü kongreye gideceğini açıklaması kulislerde ‘Erdoğan'dan Gül'e son dakika golü' olarak yorumlandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 12. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi, ‘AKP'nin başına kim geçecek?' tartışmalarını daha da alevlendirdi. Bu konuda farklı senaryolar gündeme taşınırken, seçimlerin olduğu günün akşamında daha Başbakan Erdoğan ‘balkon konuşması' yaparken parti içindeki kavgaların da patlak verdiğini öne sürülüyor. Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesine rağmen yüksek oranda oy almamasının yapılan hesapları daha da karmaşık bir şekle soktuğu belirtilirken, ortaya çıkan tablonun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yeniden partiye dönmesini güçlendirdiği ifade ediliyor. Gül'ün partiye dönmesinde en büyük desteği ise 3 dönem kuralına takılan AKP'lilerin vereceği öne sürülüyor.
Bu noktada uzunca bir süredir gündemde olan ama tarafların sıklıkla yalanlamayı tercih ettiği ‘Gül-Erdoğan' çekişmesi devreye giriyor. Son yaşanan olaylarda Erdoğan'ın kendisinden sonra partinin başına Gül'ün geçmesini istemediği iddialarını güçlendiriyor. Dün önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açıklaması geldi. Çankaya Köşkü'nde gazetecilerle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Gül, “Bu partinin kurucusuydum. İlk başbakanı ve cumhurbaşkanıyım. Partiye dönmekten daha doğal bir şey yok. Hayrünnisa Hanım, cumhurbaşkanı eşi olduğunu Çankaya'dan önce Türkiye dışında anladı. Türkiye çok şeyleri aştı. Cumhurbaşkanlığım bittiğinde şüphesiz ki partime döneceğim. Partime dönmem benim için doğal olan şeydir. İnanıyorum ki Türkiye çok güçlü bir şekilde yoluna devam edecektir.” Sözleriyle partinin başına geçeceği sinyalini verdi. 'Kongrede aday olacak mısınız' sorusunu Cumhurbaşkanı Gül, 'Şimdi benim cumhurbaşkanlığı sıfatım devam ediyor. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı sıfatım devam ederken... Burada kesmek isterim ben. Şu anda en doğal olan, tabii olan şeyi söyledim. Gerçekten elimden geldiği kadar devletimize, milletimize hizmet ettim. Bundan sonra da şüphesiz ki cumhurbaşkanlığı görevi yapmış insanlar bu hizmetlerini devletlerine, milletlerine her safhada sunarlar' diye yanıtladı. Israrlı sorular üzerine Gül, 'Benim söyleyeceğim şey bu. Bu kadar. Bundan sonra bir şey söylemek istemem. Bundan sonra söyleyeceğim şeyler, bu sıfatı taşıyan bir kişi olarak şimdiye kadar dikkat ettiğim şeye yakışmaz' dedi. Cumhurbaşkanı Gül'ün açıklamalarına karşılık bir gazetecinin 'Bugün de Abdullah Gül başbakan olmasın diye kampanyalar yürütülüyor' şeklindeki açıklamasının ardından Gül, 'Onlar ayrı konular. Onların hiçbirisine girmek istemem. Herkes konuşur, tartışır. Benim muhakkak ki kendi fikirlerim vardır. Onları konuşacak arkadaşlarımla da konuşurum' ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bu açıklamalarının hemen ardından AKP cephesinden yapılan açıklama gündeme adeta bomba gibi düştü. AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik AKP'nin 27 Ağustos'ta yeni genel başkan seçmek için kongre yapacağını açıkladı. Çelik ayrıca seçilecek kişinin hem genel başkan hem de başbakan olacağını söyledi. Çelik'in bu açıkmaları adeta Cumhurbaşkanı Gül'ün açıklamalarına yanıt gibiydi. Zira Cumhurbaşkanlığı devir teslim töreni 28 Ağustos tarihinde yapılacak. Yani kongrenin yapıldığı tarihte Gül'ün Cumhurbaşkanlığı görevi devam ettiği için aday olamayacak. Başbakan olmak için de milletvekili olma koşulu gerektiği için Gül'ün Başbakan olma şansı da yok. Yaşanan bu gelişmeler kulislerde, ‘Erdoğan'dan Gül'e son dakika golü' olarak yorumlandı.