Endokrinoloji Uzmanları Ve Diyetisyenler Memorıal'da Buluştu
Memorial Kayseri Hastanesi ile Türkiye Diyetisyenler Derneği Kayseri Şubesi tarafından düzenlenen seminerde diyabet ve obeziteanlatıldı. Seminerde konuşan Prof. Dr. Selim Kurtoğlu, çocukluk çağı obezitesi erişkin dönemde bir dizi probleme neden olduğunu söyledi. Obezitenin tüm dünyada önemli bir sorun olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kurtoğlu, “Her şeyden önce aileler bu sorunun yanıtını ararken, çocuklarını diğer çocuklarla kıyaslama yaparak bulmaktadır. Diğer çocuklarla kıyaslama yaparak çocuğun zayıf olduğu düşüncesine ulaşmak doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü zayıf olduğu düşünülen çoğu çocuğun gelişimin normal olduğu belirlenmektedir. Çocuk büyümesinin temeli anne karnında başlamaktadır. Büyümenin izlenmesi ve değerlendirilmesi ergenlik döneminin bitimine kadar devam etmektedir. Anne karnındaki dönem ile ergenlik bitimine kadar devam eden süreç, çocukların gelişimi açısından hayati önem taşımaktadır. Çocukların büyümesi belirli aralıklarla kesinlikleizlenmeli, gelişim geriliği olan çocuklar için uygun diyet programları uygulanmalıdır” dedi.
Prof. Dr. Selim Kurtoğlu, şu bilgileri verdi:
“Çocuklardaki obezite tedavisinde başarılı olabilmek için bazı kurallardan taviz vermemek gerekir. Hergün kahvaltı yapılmalı, öğle yemeği evde yenmeli veya okula götürülmeli (okul kantinlerinden almak yerine), bol su veya az yağlı süt içmeli, meyve suyu ve şekerli içeceklerden kaçınılmalı, gıdalar özellikle seçilmeli (sandviç ve pişmiş et gibi düşük yağlılar),cips, kavrulmuş gıdalar ve aşırı peynir yedirilmemelidir. Günde 2 meyve, 5 porsiyon sebze yemeli, okula yürüyerek gidip gelmeli, günde en az 60 dakika egzersiz yapmalı, hangi fiziksel aktiviteden hoşlandığı çocuğa sorulmalı, aile ile birlikte yapması sağlanmalı, arkadaşları ile aktivite yapması konusunda çocuk motive edilmeli, çocuğun yemesi konusunda ebeveynler baskı yapmamalıdır.”
Prof. Dr. Fatih Tanrıverdi ise yapılan araştırmalarda ülkemizde her7 kişiden 1'i diyabetli,5 kişiden 1'i ise diyabet veya prediyabet (gizli şeker) hastası olduğunu vurgulayarak, “Endokrin sistemi iç salgı bezlerinin oluşturduğu bir sistemdir.Diyabet, vücutta pankreas bezinin az veya hiç çalışmaması(Tip 1 Diyabet) veya insülinin etkisiz olması (insülin direnci Tip 2 Diyabet)sonucunda kan şekerinin yüksekliği ile seyreden bir hastalıktır. Tip 2 diyabet yakın geçmişe kadar 40 yaş üzeri erişkinlerde görülürken, çocuklar ve genç erişkinlerde obezitenin artmasıyla ne yazık ki çok erken yaşlarda görülmeye başlanmıştır. Toplumdaki erişkin diyabet hastalarının %90'ında Tip 2 diyabet görülmektedir” dedi.
Diyabet tedavisinin kişiye özel olarak planlanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tanrıverdi, “Diyabet zamanla organ hasarına neden olmaktadır. Diyabet sonucunda kalp hastalıkları, periferik damar hastalığı,inme, diyabetik ayak ile gözde retinopati ve katarakt, böbreklerde renal hastalıklar, sinir sisteminde periferiknöropati ortaya çıkabilmektedir. Tip 1 diyabet tedavisinde tabletlerin rolü yoktur ve sadece insülin kullanılır. Tip 2 diyabette ise tabletler(oral antidiyabetik ilaçlar) kullanılabilmekte veya bazı hastalarda tedaviye insülin ile başlanıp hastanın şeker seviyesi düzene girince kesilebilmektedir.Ayrıca son yıllarda dünyada ve ülkemizde kilolu diyabet hastalarına hem şekeri düzenleyen hem de kilo verdiren iştah kesen enjeksiyon tedavileri (GLP-1 analogları) kullanılmaya başlanmıştır” şeklinde konuştu. Seminer sonunda Prof. Dr. Tanrıverdi ve Prof. Dr. Kurtoğlu, diyetisyenlerin sorularını yanıtladı.