'Başka cemaatler TSK'ya sızıyor' diyen Ataş: Jandarma komutanlarını siyasete bulaştıran Valiler görüyoruz!
İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, Millî Savunma Bakanlığının 2022 yılı bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında konuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin yaşadığı sıkıntılardan, emir komuta zincirindeki sorunlara, askeri okullarla, askeri hastanelerin kapatılmasına yönelik alınan kararlardaki hatalara değinen Ataş, AKP tarafından verilen sözlerin tutulmasını istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kayseri'de verdiği, ama tutulmayan sözleri de hatırlatan Ataş, dikkat çeken bir ayrıntıyı da gündeme taşıdı. Ataş, 'Birçok kez ordunun siyasete bulaştırılmamasını söyledik, uyardık, anacak Jandarma komutanlarını siyasete bulaştıran Valiler görüyoruz' diye konuştu. 15 Temmuz hanin FETÖ darbe girişimini de hatırlatan Ataş, '15 Temmuz hain darbe girişiminde FETÖ başımıza bombalar yağdırdı ama şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri'nde başka tarikat ve cemaatler tarafından yapılanma, sızıntılar olduğu dedikoduları dolaşıyor' şeklinde konuştu.
İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, Millî Savunma Bakanlığının 2022 yılı bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında dikkat çeken açıklamalar yapıp, uyarılarda bulundu. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın da yer aldığı toplantıda Türk ordusunun Türk milletinin yılmaz, yıkılmaz kalesi olduğunu ifade eden Ataş, “Pek çok uygarlığın kurulup yıkıldığı Anadolu topraklarında tüm zorluklara rağmen bin yıldır var olan Türk milleti, bunu güçlü ordusuna borçludur. Türk milleti, bu zorlu coğrafyada kalmaya devam etmek istiyorsa Türk ordusunu her yönüyle her zaman hazır tutmalı, millî bir dış politika anlayışı benimsemelidir. Bu nedenle, İYİ Parti olarak millî savunmaya ilişkin konularda hep hassas davrandık, konuyu siyaset üstü gördük ve her bütçede ‘evet' oyu kullandık, ordumuzdan gelen tezkerelere de bugüne kadar hep ‘evet' oyu verdik. Bu tutumumuzu da bugün devam ettirip 2022 yılı Millî Savunma bütçesine ‘evet' oyu kullanacağız. Ancak ordumuzun çıkarları doğrultusunda eleştirilerimizi de mutlaka dile getireceğiz” dedi.
MASA BAŞINDA HAZIRLANAN ENFLASYON ORANLARININ ASLINDA GERÇEĞİ YANSITMADIĞI DA ARTIK HERKES TARAFINDAN BİLİNEN BİR GERÇEK
Millî Savunma Bakanlığının 2021 yılı bütçesinin 61 milyar 484 milyon 839 bin lirayken, yaklaşık yüzde 30-31 artışla 80 milyar 439 milyar 536 bin liraya çıkarıldığını dile getiren Ataş, “Yaklaşık 19 milyar artış görünüyor. Bu artış yıllık enflasyon oranının üzerinde olsa da TL'nin dolar karşısında 2020 yılındaki değer kaybı dikkate alındığında dolar bazında aslında artış değil bir gerileme söz konusudur. Kaldı ki masa başında hazırlanan enflasyon oranlarının aslında gerçeği yansıtmadığı da artık herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanarak Eylül 2021 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 2022-2024 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'da 2021 yılı için ortalama dolar kuru 8,30; 2022 ortalaması 9,27; 2023'de 9,77 ve 2024 yılında ortalama 10,27 olarak varsayıldı ancak bugün geldiğimiz noktada dolar şu anda 10 lirayı bulmuş durumda. Yani Millî Savunma Bakanlığının bütçesi artmış gibi görünse de gerçekte ortada bir artış bulunmamaktadır. Millî Savunma Bakanlığının genel bütçe içerisindeki yeri 5'inci sıradadır. Buna göre Millî Savunma Bakanlığının bütçesindeki oran 2003 yılından bu yana sürekli düşmektedir. 2003 yılında 6,9 olan Millî Savunma Bakanlığı bütçesi, 2012 yılında 5,2'ye; 2019 ve 2020 yıllarında bu değer 4,9'a; 2021 yılında ise 4,5'e düşmüştür; 2022 yılı bütçesindeyse yaklaşık 1 katrilyon 751 milyarlık tutar içerisindeki yeri yaklaşık yüzde 4,65 olarak hesaplanmıştır. Diğer bakanlıklara baktığımızda Millî Savunmaya harcanan ve ayrılan bütçe 5'inci sırada; biraz önce de belirttim. 1'inci sırada 775 milyar lirayla Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2'nci sırada 189 milyar lirayla Millî Eğitim Bakanlığı, 3'üncü sırada 116 milyar lirayla Sağlık Bakanlığı, 4'üncü sırada 84 milyar lirayla Çalışma Bakanlığı, 80 milyar lirayla da 5'inci sırada Millî Savunma Bakanlığı bütçesi yer almaktadır. Dünyanın en güçlü orduları sıralamasında ön sırada olan ordumuz, dünyadaki harcamalarda 15'inci sırada yer almaktadır. NATO üyesi ülkeler arasında 2'nci büyük ordu olarak söylediğimiz ve gördüğümüz ordumuz, maalesef ki NATO'da da 11'inci sırada yer almıştır savunma harcamaları yönünden. NATO, bu konuda -biraz önce Bakanım da belirtti- gayrisafi millî hasılanın yüzde 2'sini orduya, savunmaya harcamamızı tavsiye etmekteydi; maalesef ki buradan çok çok uzaktayız, geçen yıl da bunu dile getirmiştim. Sistematik olarak Millî Savunma Bakanlığının bütçesi gerilemeye devam etmektedir” şeklide konuştu.
İKTİDARIN HATALARI POLİTİKALARI NEDENİYLE DIŞLANDIK
“Ortaya konan veriler de gösteriyor ki ülkemizin savunma yatırımları hâlâ arzu edilen seviyede değildir. Eğer ki yerlilik ve millîlikten bahsediyorsak millî savunmaya ayırdığımız bütçenin daha da artırılması gerekiyor” diyen İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, “Bugün baktığımızda S-400 ve F-35'lerde neler yaşadığımızı görüyoruz. Millî bir politikamız olmazsa, millî savunmayı geliştiremezsek işte bugün olduğu gibi, Rusya'dan S-400'ler aldık, akıbeti belirsiz; F-35 projesi için milyarlarca dolar harcadık, iktidarın hataları politikaları nedeniyle projeden dışlandık ve F-35'lere yeniden alınmamız çok da mümkün görünmüyor. Rusya'ya verdiğimiz 2,5 milyar dolarlık harcama nasıl olacak, nasıl geri dönecek belli değil; F-35'ler yine aynı şekilde. Bu yüzden de Rusya'yla yaptığımız, Amerika'yla yaptığımız bu anlaşmalardan öyle bir dışlandık ki CAATSA kapsamında ülkemiz şu anda dışarıda kaldı” dedi.
ARADAN OTUZ BEŞ AY GEÇTİ HÂLÂ ORTADA TANK ÜRETİMİ VEYA BAŞKA BİR ÜRETİM GÖRÜNMÜYOR
Tank Palet Fabrikasının özelleştirilmesine de değinen Ataş, “Hep yerlilikten, millîlikten bahsediyoruz. Otuz beş ay önce Sayın Cumhurbaşkanı ‘On sekiz ay sonra Tank Palet Fabrikasında tank üretilecektir' demişti. Aradan otuz beş ay geçti hâlâ ortada tank üretimi veya başka bir üretim görünmüyor.
Bir ülkede eğer ki muharip uçak üretemiyorsak, bu ülkede tank üretemiyorsak sadece diğer donanımları üreterek yüzde 80 seviyesine nasıl geldiğimizi merak ediyorum. Eğer yerli ve millî olmaktan bahsediyorsak öncelikle bunları kendimiz üretiyor olmalıyız. Ki bu konuda hâlâ yerli ve millî olmaktan, birkaç SİHA, evet çok önemli, şu anda çok önemli atılımlar yapıldı, biz de bu yerli, millî sanayimizi geziyoruz, görüyoruz, belirli atılımlar var ancak yüzde 80'ler olduğumuza ben çok kani değilim. Bu konu da biraz daha gayretli çalışmamız ve daha çok yatırım yapmamız gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.
ASKERÎ OKULLARIN KAPATILMASI BİR HATAYDI VE BU HATADAN BİR AN ÖNCE DÖNÜLMELİDİR
Askeri okulların kapatılmasının doğru olmadığını ve bunu defalarca söylediklerini kaydeden Ataş, şu ifadeleri kullandı: Biz 15 Temmuz 2016'da büyük bir darbeyle, darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Bu darbe girişimini yine bu Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerî okullarda yetişmiş, akademilerde yetişmiş kurmay subaylarımız ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde görev alan bu personel bu darbe girişimini engelledi. Elbette ki sokağa dökülen vatandaşlarımız da bu darbe girişimine karşı millî iradeyi ortaya koyarak savunmada yer aldı ama gerçek kahramanları Türk Silahlı Kuvvetleridir ve bu Silahlı Kuvvetler personelini yetiştiren de o askerî okullardı. Bu askerî okullar alelacele kapatıldı, askerî liseler, askerî akademiler kapatıldı ve şu anda da hâlâ geri dönülmüyor. Dört yıldır bunu dile getiriyoruz; Türk Silahlı Kuvvetlerine subay yetiştiren, astsubay yetiştiren ve Türk Silahlı Kuvvetlerine iki yüz yıldır hizmet eden, Türk ordusunu bu kadar güçlü kılan bu okulların kapatılmasını doğru bulmuyoruz ve İYİ Parti olarak biz de, birçok askerî bilimciler de bu okulların yeniden açılması yönünde görüş beyan ettik. Dört yıldır da bunu tekrar ediyoruz, her bütçede, her konuşmamızda; askerî okulların kapatılması bir hataydı. O darbeyi Silahlı Kuvvetler yapmadı. O darbe girişimini maalesef ki -geçen senede söylediğimde burada bana bazı saldırılar da oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine AKP'nin de göz yummasıyla yerleştirilen vatan hainleri yaptı. Bugün o okulları kapatarak bunları engellemeniz mümkün değil. Nasıl ki hâkimler, savcılar bu darbede yer aldı diye adliyeler kapatılmıyorsa, öğretmenler yer aldı diye okullar kapatılmıyorsa, bugün askerî liselerin, astsubay hazırlama okullarının, akademilerin kapatılması bir hatadır ve bu hatadan bir an önce dönülmelidir. Gün gelecek göreceksiniz, birkaç yıl sonra, o okullardan mezun olan subaylar, o okullarda eğitim gören kurmay subaylar gittiğinde ordumuzun hâlini hep birlikte göreceğiz, inşallah, biz görmek istemiyoruz. Bu hatadan bir an önce dönülmesini bekliyoruz”
ASKERÎ OKULLAR GİBİ ASKERİ HASTANELERİN DE YENİDEN AÇILMASI GEREKİYOR
Askerî hastanelerin kapatılmasının da bir diğer önemli sorun olduğunu ifade eden Milletvekili Dursun Ataş, “Bugün hiç ordusu olmayan ve bizim gibi hiçbir sorunu olmayan, çok rahat bir coğrafyada yaşayan İsviçre'nin bile askerî hastaneleri varken dünyanın en büyük ordularından birine sahip olan Türk ordusunun, NATO'da ikinci büyük ordu olan Türk ordusunun askerî hastanelerden mahrum bırakılması bizim içimize sinmiyor ve askerî hastanelerin, içinde birkaç kişi FETÖ'cü çıktı diye kapatılması doğru değil. Askerî okullar gibi bu hastanelerin de yeniden açılması gerekiyor. Türkiye'ye modern tıbbı getiren askerî hastanelerdir, askerî tıptır. Bugün ordumuz sınır içinde, sınır ötesinde birçok harekâta katılıyor ve birçok şehit veriyoruz, gazimiz oluyor, bunlara müdahalelerde son zamanlarda görüyoruz ki yetersiz kalınıyor. Bu sizlere de yansıyordur, bizlere de geliyor, çeşitli yerlerden geliyor. Daha önce bazı kanunlarla doktor sayısı fazlalaşsın diye belirli düzenlemeler yaptık ama görüyoruz ki şu anda sorun çözülemiyor ve çözülmesi de mümkün değil. Bu sivil doktorları siz hiçbir zaman sınır ötesine veya cepheye süremezsiniz ve bunlar askerî harekâtlarda yaralanmış askerlerimize direkt müdahalelerde branşlaşmış bir doktor kadar başarılı olamıyor ve maalesef ki burada da zafiyetler var. Bundan da bir an önce dönülmeli, askerî hastaneler yeniden hayata geçirilmelidir diye düşünüyoruz ve bunu da tekrar, dört yıldır olduğu gibi bir kez daha dillendiriyoruz.
Darbe girişiminin üzerinden altı yıl geçti. İlk hamlede bunlar doğru gibi görülebilir, buralar kapatılabilir veya kontrol altına alınabilirdi ama bu darbe girişimlerini yapan kişiler altı yıldır hâlâ temizlenemediyse, hâlâ geri dönemiyorsak burada bizde bir hata var demektir. Buraların, hayati önem taşıyan bu kurumlarımızın, asırlık bu çınarların yeniden açılması, yeniden hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
ASKERİ PERSONELE VERİLEN SÖZLER VAR! BU SÖZLER TUTULSUN
Türk Silahlı Kuvvetleri personeline verilen sözleri de hatırlatan İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, “Türk Silahlı Kuvvetlerinde şu anda topyekûn bir personel kanununa ihtiyaç var. Bunu sizlerle çeşitli zamanlarda da görüştük, defalarca da söyledik. Bunların en başında emekli binbaşılarımız var, bu emekli binbaşılarımız çok sayıda değiller. Çok az sayıda olan emekli binbaşımız şu anda hayat mücadelesi vermeye çalışıyor. Aslında orduda görev yaparken yarbay rütbesini haiz olan komutanlarıyla aynı görevlere tayin oldukları ve görevlerini yaptıkları hâlde bunlar emekli olduklarında şu anda kendilerinden çok daha düşük rütbedeki kişilerden daha az maaş almakta; bunların durumlarının bir an önce düzeltilmesi gerekiyor. Yine, sözleşmeli subay ve astsubayların sorunları var. Bu sorunlar, diğer muvazzaf subay ve astsubaylar arasında çok farklılıklar var ve bunların düzeltilmesini, bunların bu sözleşmeleri bittiğinde devlet memurluklarına atamalarını, sınava tabii tutulmadan bir hak tanınmasını istiyorlar” şeklinde konuştu.
CUMHURBAŞKANI KAYSERİ'DE SÖZ VERDİ
Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Kayseri'de verdiği sözü de komisyon toplantısında gündeme getiren Ataş, şunları söyledi: Yine, astsubaylarımız. Bunu her seferinde bütün arkadaşlar dile getiriyor, Sayın Cumhurbaşkanımız da benim memleketim, aynı zamanda Milli Savunma Bakanının memleketi olan Kayseri'de seçimler öncesinde söz verdi ve hatta müjde verdi ‘Bunları düzelteceğim' diye. Temel sorunları var ama bunların en başında iki sorun gelmekte. Birincisi, astsubaylarımız meslek yüksek okulu mezunu, ön lisans mezunu oldukları hâlde uzun zamandır 9'uncu derecenin 2'nci kademesinden göreve başlıyorlar hâlbuki aynı eğitimi alan devletin bütün kademesindeki memurlar 9'un 1'inden başlıyor. Bu, büyük bir adaletsizlik, bunun bir an önce düzeltilmesi gerekiyor. İkinci bir konu da, en önemli konu da görev tazminatı veya buna başka bir isim verebilirsiniz, maaşlarına emekli olduklarında yansıyan herhangi bir tazminat bulunmaması. Astsubaylar emekli olduktan sonra ek iş yapmak zorunda kaldıklarını defalarca dile getirdi, dernekler dile getirdi. Bu konuda bir çözüm bekliyorlar ve bu yine Cumhurbaşkanımızın ve seçimlerde AKP iktidarının yirmi yıldır verdiği sözler arasındaki bir konu”
UZMAN ÇAVUŞLARIMIZ DA ÖZLÜK HAKLARINDA DÜZENLEME BEKLİYOR
Uzman çavuşların özlük haklarına da değinen Ataş, “Şu andaki özlük haklarında yine ufak da olsa düzenlemeler yapıldı. 6000 sayılı Kanun'da düzenlemeler yapıldı ama bu tamamını kapsamadı. Sadece bedelsiz silah verme ve oradaki mağduriyet, kendilerinden para kesilerek uygulanan sistemde de yarısı yararlandı, yarısı yararlanamadı. Uzman çavuşlarımız da sizlerden, kendilerinin özlük haklarında ve sosyal haklarında, lojman haklarında, orduevlerinde belirli düzenlemeler bekliyor. Güneydoğu'ya gittiğimizde, diğer terör bölgelerine gittiğimizde, terörle daha fazla haşır neşir olunan bölgelere gittiğimizde uzman çavuşlarımızın kalabilecekleri lojmanlarda ve orduevlerinde sıkıntılar olduğunu ben de görüyorum, bizler de yaşıyoruz, bizlere de iletiliyor. Bunlarla alakalı da bir düzenleme yapılması bekleniyor ve bunu da, inşallah, kısa zamanda gerçekleştirirsiniz” dedi.
JANDARMA KOMUTANLARINI SİYASETE BULAŞTIRAN VALİLER GÖRÜYORUZ
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında geline n noktada Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki emir komuta zincirinin çok aşırı şekilde yıprandığını ve koptuğunun görüldüğünü kaydeden İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, bu konuda yaşanan sıkıntılara da dikkat çekti. Ataş, “Bugün, Genelkurmay Başkanımızı tanıyan dahi yoktur. Kuvvet Komutanları, Genelkurmay Başkanlığından ayrı düşünülemez. Harp okullarının veya askerî okulların kendi kuvvetlerine bağlı olarak görev yapmak veya yetiştirilmek zorunda olduğunu biliyoruz, bunlar bir bir koparıldı. Genelkurmay Başkanlığından Kuvvet Komutanlarının ayrılması, emir komuta zincirini ciddi bir şekilde zedeledi. Jandarma Genel Komutanlığı, evet, İçişleri Bakanlığına bağlandı. Bunu isim vermeden söylemek istiyorum, valiliklerden Jandarma komutanlıklarına giden mesajları biliyoruz. Bugün, herhangi bir parti ziyaret veya randevu istediğinde bile ‘Randevu vermeyin' diyen Jandarma komutanlarını siyasete bulaştıran valiler görüyoruz. Bunlar bize de şikâyet olarak geliyor. Bizim en çok korktuğumuz Türk Silahlı Kuvvetlerine siyasetin karşımasıydı. Önümüzdeki süreçte iktidar kim olursa olsun, bir kurmay subayın veya bir generalimizin terfi olabilmesi için, tayin olması için herhangi bir siyasetçinin kapısında olmasını ben Türk Silah Kuvvetlerine yakıştırmıyorum, yakıştıramıyorum. Türk ordusu her zaman siyasetten uzak kalmalı, Türk ordusunun içerisine siyaset sokulmamalıdır ama geldiğimiz noktada, şu anki görüntü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin içerisine siyaset girmiş durumda” ifadelerini kullandı.
BAŞKA CEMAATLER TSK İÇİNDE YAPILANIYOR
“15 Temmuz hain darbe girişiminde FETÖ başımıza bombalar yağdırdı ama şu anda başka cemaat Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde aynı yapılanmaların, diğer tarikat ve cemaatler tarafından da yapılandığı sızıntıları ve dedikoduları dolaşıyor” diyen Ataş, “Bunlara çok daha hassas davranmamız gerekiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri hiçbir cemaatle, tarikatla anılamaz, içinde de yer alamaz. Daha önce, 2004'te, bu kararlar Millî Güvenlik Kurulu tarafından alındı, daha önce irticayla mücadele konusunda bu kararlar alındı. Maalesef ki bu kararlar uygulanmadı. Sonuçta, 15 Temmuzda, Türk Silahlı Kuvvetlerinden değil, hainler, FETÖ'cüler tarafından başımıza bombayı yedik. Aynı yapılanmalar devam ederse, aynı şeylere izin verilirse çok geçmeden yine aynı şeyleri yaşamak muhtemeldir diyorum ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasete alet edilmemesini ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasetten uzak durmasını tavsiye ediyoruz” dedi.