Alevler ortasında kalındığında ne yapılmalı?
Cam şişe, kırık cam ve naylon poşetler, orman yangınına davetiye çıkarıyor...
Ülkemizin çeşitli yerlerinde devam eden orman yangınlarıyla mücadele çok yönlü sürüyor. Orman yangınlarının çıkış nedenlerine dikkat çeken uzmanlar, ormanlık alanda söndüğü sanılan kütüklerin daha sonra yeniden alev alabildiğine dikkat çekiyor. Cam şişe, kırık cam ya da poşetlerin yangınlara neden olduğu uyarısında bulunan uzmanlar, alınabilecek önlemleri sıralıyor. Uzmanlar, alevin ortasında kalınması halinde neler yapılması gerektiğini de anlatıyor. Üsküdar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, Antalya Manavgat ve Muğla Marmaris başta olmak üzere yurdun birçok yerinde bir haftadan bu yana devam eden yangınlarla gündeme gelen orman yangınlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Orman yangınlarının çıkış sebeplerinin farklı olabileceğini kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, “Orman yangınlarının pek çok sebebi olabilmektedir. Söndü zannedilerek bırakılan mangallar, söndüğü sanılan bir kütük de yangına sebebiyet verebilir. Yanan bir kütük dışına su vurulunca dış kısmı sönmüş gibi görünse de için için yanar. Bunu Manavgat yangınında gördük. İtfaiyenin söndürdüğü kısımdaki ağaçlardan bazılarının kovuklarından tekrar alevlenme olduğu görüldü.” dedi.
Cam şişeler ve çöp poşetleri de yangına sebep olabilir
Ormanların üzerinden geçen yüksek gerilim hatlarının da yangınlara yol açabildiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, “Sıcakla esneyen kablolar rüzgârın etkisiyle birbirine değebilir veya sert rüzgâr ile kopabilir ve bu durum da yangını başlatabilir. Ormanda temizlenemeyen kuru otların üzerlerine bırakılan cam şişeler hatta kırılan cam şişeler yangına sebebiyet verebilir. Yüksek ısı ile camın büyüteç görevi görerek güneş ısınlarını odaklaması ile tutuşturucu kaynak görevi görebilmektedir. Koyu renk poşetler ile kenarda otların üzerinde bırakılan çöp poşetleri de içindeki bazı ürünlerin kendi kendine tutuşabilmesi ile yangın başlatabilir.” uyarısında bulundu. Çam kozalaklarının yapısı itibarı ile sıkıştırılmış reçine gibi olduğunu kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, “Çam kozalakları tutuştuğunda içindeki bu sıkışmış reçineler aynı füze yakıtının alev alarak füzeyi ateşlemesi gibi kozalağı metrelerce ileriye doğru yanmış halde savurur. Bu da ileride yangın olmayan başka bir bölgenin tutuşabilmesi olasılığı demektir.” diye konuştu.
Bu tavsiyelere dikkat!
Yangınların önlenmesinde yapılması gerekenlere de dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, şu tavsiyelerde bulundu: Yüksek gerilim hatlarının bakımının sıcak havalarda sık yapılması, bunların altındaki kuru otların hatta çam fidanı veya ağacı gibi kolay yanıcıların sık sık temizlenmesi gerekmektedir.
Ateşli piknik yapmanın ve ormanda ateş yakmanın sıcak havalarda kesinlikle yasaklanması önem arz eder.
Çabuk tutuşabilen ve yangının çabuk yayılmasına neden olan ağaçların aralarına bölüm bölüm arazinin uygunluğuna göre zor yanabilen ve yangın yayılma hızı düşük olan ağaçlar dikilerek orman çeşitlendirilmelidir.
Yerleşim yerlerinden belirli bir uzaklıkta olacak şekilde gerektiğinde 100 – 200 metre açıklıkta ağaçsızlaştırma çalışmaları yapılmalıdır.
Yangının yayılmasını ( çıktığında ) önleyici geniş açıklıklardaki bölüm bölüm ağaçsızlaştırmalar yapılmalı, olan açıklıklar çoğaltılmalıdır.
Ormanlar seyreltilmeli
Ormanların seyreltilmesinin önemli bir önlem olduğunu kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, “Böylece yangın yükü yani yanabilecek malzemenin azaltılması söz konusudur. Yıllardan beri bu teknik uygulanmakla birlikte, köylerdeki nüfusun azalması ile orman memurlarının seyreltme için köylülere de kışın yakacak olarak kullanacağı ağaçların kesilmesinde son 5- 10 yıldır zafiyet olduğunu düşünüyorum. Doğalgazın her yere ulaşması ve kullanım kolaylığı da buna etken olabilir.” dedi.
Piknik alanları gözetim altında tutulmalı
Piknik alanlarının sürekli online sistemle ve belediye ekipleri tarafından sürekli gözetim altında tutulması gerektiğini vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, “Yanmayan çöp konteynerları konulmalı ve düzenli olarak her akşam bu alanlar boşaldıktan sonra çöpler ve piknikçi kalıntıları temizlenmeli. Ormanlık alana çöp atanlara veya bırakanlara da ağır para cezaları içeren düzenlemeler yapılarak denetlemeler ile bunun önüne geçilmeli ve çöp atmama kültürü yavaş yavaş oluşturulmalıdır.” dedi.
Alevler ortasında kalan ne yapmalı?
Orman yangınının ortasında kalma durumunda yapılması gerekenlere de değinen Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, “Alevlerin ve rüzgârın yönü hesaplanmalı, duman içinde kalmadan yangın alanından boş alanlara, su kenarlarına ulaşarak kaçılmalıdır. Dumandan etkilenmemek için yere yakın gitmek, ağızı ve burunu bir bez ile mümkünse ıslak bir bezle kapatmak zehirlenme olasılığını azaltacaktır. Çünkü duman içinde karbon monoksit dahil bir çok zehirleyici kimyasalı içerebilmektedir. Alevler birkaç yönden gelebilir bu yüzden rüzgârın aksi istikamete doğru alevlerin olmadığı alana olabildiğince gelinmeli geniş açıdan durum değerlendirildikten sonra etrafı dolaşılarak alevlerden uzaklaşılmalıdır. Çok zor durumda ve alevlerin içinde kalındığında ise, dere içlerine otsuz ve kayalık alanlarda çukur yerlerde yerde yatacak şekilde sığınılabilir. Su bulunursa üzeriniz ıslatılmalıdır. Önce dumanın zehirleyebileceği hiçbir zaman unutulmamalıdır.” diye konuştu.
Tesis ve oteller hangi önlemleri almalı?
Özellikle Güney bölgelerimizde ormanlar ile turistik tesis ve otellerin iç içe bulunduğuna dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, bu tesislerde yangına karşı önlemlerin de alınabileceğini belirterek tavsiyelerini şöyle sıraladı: “Bunlar büyük çapta tesislerdir. Bu tesisler aynı zamanda birer işyeridir. İş Güvenliği Kanunları'na tabidir. Nasıl bir endüstriyel tesis yangın güvenliği konusunda önlemler almak, acil durum ekipleri oluşturmak ve bu ekiplerin donanımlı ve eğitimli olmasını sağlamak zorunda iseler, bu turistik tesis işyerleri de aynen bunları kanunen yapmak durumundadır. Birçok otel, havuzlarını doldurdukları deniz suyunu motopomp ile basmaktadırlar. Hâlbuki bu gibi yangınlarda birer hidrant otellerin önüne konulabileceği gibi ( görüldüğü üzere risk çok büyük ) bu tip 8-10 bar basınçla su basabilen motopomplarını yangına karşı da kullanma eğitimi alınmalı ve gerektiğinde kullanabilmelidir. Tabii ki riskli ormana yakın bölgelerde, önce bu motopomplara yangın güvenliği bakımından sahip olmaları gerekiyor. Yine yakın alanları orman bölge müdürlüğünün kontrolünde belli mesafelerinin ağaçsızlaştırılması ve bu yakın ağaçsız bölgelerin otlarının da bu tesisler tarafından düzenli olarak temizlenmesi de çok önemlidir.”
Önlem, otoyol kenarlarında da alınmalı!
Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, otoyolların kenarlarının da yine benzer önlemler ile güvenlik altına alınmasının ve kaçış yollarının açık tutulması gerektiğini vurgulayarak “Bu yolların aynı zamanda müdahale ekipleri tarafından kullanılma zorunluluğu bulunmaktadır. Söndürme ekiplerinin gerekli müdahaleyi zamanında yapabilmesi bu yolların güvenliğine bağlıdır. Yazın sıcak aylarında gönüllü hatta yarı zamanlı çalışan elemanlardan oluşan yangın gözetleme timleri oluşturulmalıdır. İHA lar bu iş için yine gönüllü timler tarafından kullanılabilir. Çok sayıda İHA pilotumuz bu eğitimleri alarak oluşmaya başladı. Yangınla mücadele yangının başlangıcında kolaydır. Zaman geçtikçe mücadele çok zorlaşır.” diye konuştu.