AHLAK...
Bir kurumda seçilmiş yöneticisiniz..
Mali Suçları Araştırma Kurumu hakkınızdaki bir ihbar üzerine araştırma başlatıyor.
Kişisel mevduat işlemlerinizi takip eden bankaya soruyor...
-"Bu adamın bankanızdaki hesabında kaç lira var."
Gelen cevap;
-"Oooo, çok büyük para, tam 100 trilyon lira.."
Gelen bu yazı üzerine Masak harekete geçiyor, "Çalıştığı kurumu soyup soğana çevirmiş, bu adam" diyerek hakkınızda suç duyurusunda bulunuyor. Telefon dinleme kayıtlarını da ekleyerek, tutuklanmanızı sağlayacak bir dosya hazırlıyor.Tutuklanıyorsunuz, 3,5 yıl içerde yatıyorsunuz, yargılanıyorsunuz. Bu süre içerisinde hakkınızda, hayal bile edemeyeceğiniz türden haberler üretiliyor. Yönettiğiniz kurumun başına size kumpas kuranların emir erlerinden oluşan bir heyet getiriliyor. Onların yaptıklarını kimse görmüyor, göstermiyor. Gözünüz gibi baktığınız kurum, küçüldükçe küçülüyor. Yönettiğiniz kurum için hayal ettikleriniz karabasana dönüşüyor. Yarıştığınız eşdeğer kuruluşlar büyüdükçe büyüyor, emir erlerine emanet edilen yönettiğiniz kurum ise küçüldükçe küçülüyor ve bakanların, milletvekillerini, siyasilerin akrabalarından oluşan bir üst yapı ile ve algı operasyonları ile atanmışlıktan seçilmişliğe terfi ediyorlar.
Neyse, mahkeme aşaması devam ettiği için, hesabınızda 100 trilyon lira para bulunduğu şeklinde Masak'a rapor veren bankaya müşteri olarak başvuruyor ve 'Benim öyle bir param var mı gerçekten?" diye soruyorsunuz.
Bankanızın size verdiği cevap;
Sayın Vedat Ali Özışık;
Bahsettiğiniz hesabınızda belirtilen tarihte ve bu gün böyle bir rakam para yoktur. 100 trilyon lira bilgisi Masak'a sehven yapılan bir yanlışlık sonucu verilmiştir. Bu hatadan dolayı sizden özür diliyoruz.."
Bu kadar mı..
Peki sizin verdiğiniz bu yazı yüzünden demir parmaklıkların arkasında geçirdiğim, hırsız damgası yediğim, insanları benden uzaklaştıran, aklıma bile gelmeyecek tonlarca yalana malzeme edildiğim süreç ne olacak?
Eşime, çocuklarıma yaşattıklarınızın hesabını kim verecek?
Kardeşlerimin özgürlüğünü ortadan kaldırdığınız sürecin hesabını kimden soracağım?
Kendi çocuğumu öldürdüğüm gibi hayasızca bir iddia ile köyümün çembere alınışının hesabını kim verecek?
Bloke edilen mal varlığım yüzünden yaşadıklarımızın hesabını kim verecek?
Bankanın cevabı, "Özür diledik ya, daha ne istiyorsun..."
Adaletin cevabı;
"Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen bir yasa ile, hakim ve savcılar yargılama ve karar verme süreçlerinde işledikleri hata ve kusurlardan sorumlu değildir. Bu hata ve kusurlardan doğacak tazminatları kamu öder. Hakim ve Savcı sorumlu sayılmaz.."
Görüyorsunuz değil mi, ne güzel bir ülkede yaşıyoruz.
İlahlar hakkınızda hüküm vermesin.
Bunun kitabına uydurulması için her yol açıktır.
Masak, hesaplarınızda olmayan paralar olduğunu belgeler ve mahkemeye sunar.
Talimatla hakkınızda hüküm vermesi gerekenler, talimatın gereğini yerine getirir.
Sahibinin sesi medya, sizinle ilgili öyle senaryolar üretir ki, itibarsızlaştırılır, onursuzlaştırılırsınız.
Beraat de etseniz, artık damgalanmışsınızdır.
Sizin yerinize oturtulan emir erleri artık makbul insan statüsündedir.
Paralelin emir erleri olmaları bir şeyi değiştirmez, onlar yeni efendilerine çoktan biat etmiştir.
Siz ise hak aramak için kapı kapı dolaşırsınız.
Ama iktidar onlardan yanadır.
Olan da, çiftçinin alın teri ile kurulan, bu kentin bel kemiği olan Kayseri Şekere olmaktadır.
Yapabileceğiniz tek şey kalmıştır.
Hesabı, ilahi adalete bırakmak.
Çünkü o adaletin ibresi şaşmazdır, doğru karar verir.
Ama hüküm vermesi biraz uzun zaman alır..