Osman ÇİFTCİ

Allah kimseyi fakülte acile düşürmesin...

Osman ÇİFTCİ

Erciyes Üniversitesi’nin yüz karası Tıp Fakültesi Hastanesi acil servisi...

Allah kimseyi oraya düşürmesin.

Acil sağlık hizmeti vermeyip veriyormuş gibi yaptıkları için derhal acil servis hizmeti vermelerinin daha doğrusu veriyormuş gibi davranmalarının yasaklanması gerektiğini düşünüyorum.

En azından millet boşuna beklentiye girmesin.

*

Geçenlerde elinde dinamit patlayan bir vatandaşın yaşadıklarına uzaktan da olsa gayri ihtiyari tanık olmuştum...

Patlama sonucu fakülte acil servisine gelen adam sedyede saatlerce bekletiliyor.

Adeta ‘Yaşar mı yoksa ölür mü acaba... Bir bakalım ölmezse müdehale ederiz’ dercesine bir vurdumduymazlık sözkonusu...

Adamlar aşmış...

Umurlarında değil ki...

*

Belli ki hastane iyi yönetilemiyor.

Balık baştan kokar, Rektör beyi tenzih ediyorum, hastaneye torpille başhekim diye baş diye görevlendirilen kişi ve ekibi belli ki liyakata sahip değil.

Olsa böyle olur mu?

Patlama nedeniyle kolu kopan çenesi yüzü darmadağın olan adamı bir gün sonra ameliyata aldılar.

Kolu kestiler haliyle... Neyseki yaşıyor...

Elinde dinamit patlayan kişinin yerine koyun kendinizi...

O sürece az çok vakıf olmuştum, üniversite yöneticilerine de bu olaydaki çarpıklığı yansıtmıştım.

Yazsam mı yazmasam mı diyorken fakültenin acil servisi ile ben de imtihan oldum.

*

Geçtiğimiz haftasonu sırtımın sağ yanında tutulmayı çağrıştıran bir ağrı başladı, derken ağrıyı sağ göğsümde de hissetmeye başladım. 1 saat olmadan nefes alıp vermekte bile zorlanır hale geldim, sanki ciğerime bir şey saplanmıştı, ağrından konuşamaz duruma gelince panikledim de haliyle....

Göğüs uzmanı bir doktor abiyi aradım zar-zor durumu anlattım, kapsamlı tomografi çekilmesinin faydalı olacağını, üniversite acil servisine gidebileceğimi söyledi.

Zira akciğere pıhtı atmış olabileceğini söyledi.

Ciğerimdeki ağrı adım bile atamayacağım hale geldiğinde üniversiteden bir yetkiliyi arayıp akciğere pıhtı atma ihtimali olduğunu, acil serviste tomografinin çekilip çekilemeyeceğini sordum. Sağ olsun hastanenin gece müdürüne yardımcı olması için rica edeceğini söyledi.

Eşimle hızla fakülte acil servisine gittim, gece müdürü beyefendi ile acil servise girdik, doktor görünümlü kişiye durumu izah ettik, kan testi almadan tomografi çekemeyeceklerini söyledi.

Dilimle dişimin arasında ciğerim dedim, pıhtı dedim ama önce kan testi dedi...

Hemen kan aldılar, ayak bileklerime el bileklerime göğsüme takılan aparatla kontrol yaptılar...

Tamam hızlılar dedim rahatladım.

Gelen ablaya ciğerimdeki batmayı tarif ettim, pıhtı atmış olabileceğini tomografi çekilmesi gerektiğini söyledim, kendilerinin de ona baktıklarını söyledi.

Demek ki tomografisiz kan testinden de bakabiliyorlar diye düşündüm nedense.

Ve beklemeye başladık...

Nefes alamıyorum ama kendi kendimi de rahatlatmaya çalışıyorum, “ulan acil geldik, akciğere pıhtı ihtimali var dedik ölüme terk edecek değiller ya...”

Hani sandım ki hemen birşeyler olacak.

15 dakika bekledik yok, 30 dakika bekledik yok, 45 dakika bekledik yok, 1 saate yakın bekledik yok...

Eşim acil servisin orta yerinde duran ablaya ‘sonuç ne zaman belli olacak’ diye sordu.

‘Sonuç çıktı çıkacak, en geç 15 dakikadan belli olur... ‘ dedi.

Sonrasında tomografiye gerek duyulmadığı ortaya çıkacak ya da hemen tomografiye götürün diyecekler diye bekliyoruz.

Ulan biz neyi bekliyoruz?

Yani akciğerime pıhtı atmış olsa o Allah’ın cezası acil serviste sözde acil servisçilerin vurdumduymazlığı yüzünden ölüp gideceğim belkide...

Bekledik beklemeye biraz daha bekleyelim dedik.

Lan yoksa fetöcü kanı bozuklardan kalıntılar var da bana tezgah mı kuruyorlar yoksa diye paranoyağa bile bağladım.

Bu arada biri mavi önlüklü diğeri güvenlik kıyafetli 2 kişi geldi, eşime acil servisten çıkmasını dışarıda beklemesini söylediler.

Nefes alamıyorum, oracıkta ölsem dönüp bakacak bir Allah kulu yok, kan sonucu bir türlü çıkmıyor ve 2 kişi hem de küstah bir tavırla gelmiş gardiyan edasıyla o andaki elim ayağım, dilim sesim olan eşime gardiyan kılığında “hasta yakını dışarı” diyor.

“Kan sonucu gelsin birazdan çıkacağız zaten” dedim, “bizi buradan aradılar hasta yakını dışarıda beklesin, hanımefendi buyurun dışarı çıkın” dediler ve eşimin dışarı çıkması için küstahça tavırlarını sürdürdüler.

“Kim sizi aradı buradan eşimin dışarı çıkarılması için” diye tepki gösterince başhekimin talimatı dediler.

Dedim ya balık baştan kokuyor...

Tek hasta yakını da eşim değil bu arada ha...

Neymiş bizim sağlığımız içinmiş eşimin dışarıda beklemesi, hani coronavirüs varmış ya...

Eşim orta yerde beklemiyor, maskesi takılı, bana yardımcı olmak üzere yanımda ama gardiyan kılıklılar ısrarcı.

Yazıklar olsun size bu sağlık anlayışını aşılayana...

Yazıklar olsun....

Can havliyle nefes almaya çalışırken bir de bu 2 muhteremle uğraşıyoruz.

Yok, yenilmiyorlar dışarı da dışarı...

Sedyeden kalktım, kolumdaki damar yolunu alın biz çıkıyoruz dedim.

Bukez de çıkamazsınız demezler mi...

Sebep?

Neymiş; kendi istediğimle ayrılıyorum diye imza atmam gerekiyormuş.

O an önüme uzatılan beyaz kağıda hızlı bir şekilde “kan sonucu bir türlü gelmediği ve hasta yakını eşim dışarı çıkmaya zorlandığı için kendi istediğimle ayrılıyorum” gibi birşeyler yazdım.

Nefes alamıyorum nefes...

Çıktık...

Özel bir hastaneye koştuk, bu kepazelikleri yaşayacağımı bilsem ne işim var fakülte acil servisinde?

Bir kez daha yazıklar olsun.

Hemen kan testi, hemen tomografi hemen akciğer röntgeni ve çok şükür ki akciğere pıhtı durumunun olmadığını 1 saat olmadan öğrendik.

Acil muayene anında da müşahade altında beklerken de gardiyan kılıklılar küstahça gelip eşimi zorla dışarı çıkarmaya falan çalışmadı özel hastanede.

Fakülte Hastanesi’nin Başhekimi hangisinin doğru yaptığına nefsinde tartarak cevap versin bakalım.

Belki uyduruk talimatlar vermekten vazgeçer, bundan sonrasında oradakilere zulmetmezler.

Hatta ben konuşmakta zorlandığım için soruları eşime soruyorlardı.

Fakülte acilindeki çapsızlık aklıma gelince bir kere daha başından sonuna fakülte hastanesini bu hallere düşürenlere yazıklar olsun dedim.

Akciğerimde oluşan lezyonun tedavisi için uğraşacağım artık ama Cenab-ı Allah’tan duam ne beni ne yakınlarımı Erciyes Üniversitesi’ndeki bu çapsızlık ortamına bir daha düşürmemesi.

Allah kimseyi düşürmesin.

*

Fakülte Hastanesi acil servisini kapatın, millet boşuna burada acil sağlık hizmeti veriliyor diye beklentiye girmesin oradaki 4 tane küstah da kendini bir halt bellemesin...

Kapalı devre yapın doktorculuk oynayan oynasın.

Ha bu arada...

Mehmet Özhaseki’nin Covid-19 virüsüne yakalandıktan sonra durumu kötüye gidince damadı başhekim yardımcısı olmasına rağmen neden fakülte hastanesine gitmediğini şimdi daha iyi anlıyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları