Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Kayseri’de iddialı konuştu.
Konuşmasının önemli bir bölümünü İsrail’in Gazze’ye saldırısına ayıran Erbakan, Babası Merhum Necmettin Erbakan için de geniş bir parantez açtı.
Ve O’nu referans göstererek, bir anlamda, babasının siyasi mirası üzerinden kendi siyasetini anlatmaya çalıştı.
Elbette Necmettin Erbakan’ın oğlu olmak, O’nun siyasi mirasına sahiplenmek için yeterli değil.
Hele de Merhum Erbakan’a karşı bir hareket başlatıp, sonrasında da “Milli Görüş gömleğini çıkardık” diyerek, açık bir şekilde Merhum Erbakan’ı reddedenlerle yol yürürken, Necmettin Erbakan’ın mirasını sahiplenmek ne kadar doğru bir yaklaşım olabilir ki?
Örneğin Merhum Erbakan, tüm itirazlara rağmen, “Siyonist rejimi korumak için” Malatya’ya radar üssü kurulmasına izin verenlerle yan yana gelir miydi?
Örneğin Merhum Erbakan, BOP’un eş başkanı olmaya talip olanlarla bırakın ortak olmayı, selam verir miydi?
Örneğin Merhum Erbakan, ABD’nin Suriye’deki çıkarları için Türkiye’yi bir bilinmeze sürükleyenlerle yol yürür müydü?
Hiç sanmıyorum.
Bu sadece benim yorumum da değil, Merhum Erbakan’ın, bugün hala sosyal medyada sık sık gündeme gelen açıklamaları, bunun en somut kanıtıdır.
Hal böyleyken Fatih Erbakan’ın babasının siyasi mirasını kullanmaya kalkması beyhude bir çaba gibi görünüyor.
Hele de ortada Saadet Partisi gerçeği dururken…
Bir kişinin soy ismini taşımanın, O’nun siyasi mirasına sahip çıkmak için yeterli olmadığını birçok örnekte de gördük.
Ahmet Özal bunu denedi ama başarılı olmadı.
Tuğrul Türkeş, önce parti kurdu olmadı, sonra MHP’ye katıldı olmadı en sonunda AK Parti’de tutundu.
Aydın Menderes, Demokrat Parti’nin devamı olarak görülen Doğru Yol Partisi’nde genel başkanlığa adaylığını koydu ama aday bile olamadı.
Velhasıl, babanızdan size çok şey miras kalabilir ama siyasi mirası belirleyen şey soy isim değil, durduğunuz yerdir.