Önce CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın, sonra Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ göz altına alınınca, kime ait olduğu tartışmalı olan, ‘Söylediklerinin hiçbirine katılmıyorum. Ancak onları ifade etme özgürlüğünü hayatım pahasına savunurum…’ sözü aklıma geldi.
Fikirlerine katılmadığınız birinin fikirlerini söyleyebilmesi için insanın kendinden vazgeçmesi kolay mı?
Değil elbette…
Hele güç sahibiyseniz…
Ya da güç sahibinin yanında yöresindeyseniz ve o güce tapıyorsanız daha da zorlaşır fikirlerine katılmadığınız birinin fikirlerini söyleyebilmesi kendinizden vazgeçmek.
Ama olması gerekendir.
Ve aslında savunulan şey katılmadığınız görüşler değildir.
Savunduğunuz kişi görüşlerini benimsemediğiniz kişi de değildir.
Savunulan şey demokrasi,
Savunduğunuz kişi ise ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ deme hafifliğine düşmemiş herkestir.
Ve unutmayın tarih, ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ diyenlerin hazin örnekleriyle doludur.
Alman pastör Martin Niemöller gibi…
Naziler onu alıp götürdüğünde şöyle diyordu Alman din adamı;
‘Önce sosyalistler için geldiler, sustum
—çünkü sosyalist değildim.
Sonra sendikacılar için geldiler, sustum
—çünkü sendikacı değildim.
Daha sonra Yahudiler için geldiler, sustum
—çünkü Yahudi değildim.
Sonra benim için geldiler
—benim için konuşabilecek hiç kimse kalmamıştı.’
Bir gün hiç kimsenin kalmamış olmaması için bugün ‘Söylediklerinin hiçbirine katılmıyorum. Ancak onları ifade etme özgürlüğünü hayatım pahasına savunurum…’ diye bilmek gerekiyor.