Tam bir yıl önce bugün on binlerce canımızı yitirdik.
Hatay’da düzenlenen anma etkinliğinde, eski milli futbolcu Gökhan Zan’ın “3 gün bizi terk ettiniz ölüme, istemiyoruz sizi burada…” sözleri çok şey anlatıyor aslında…
Felaket büyüktü,
Yıkım büyüktü…
Geçtim ulaşılamayan enkazları ulaşılamayan bölgeler, şehirler vardı.
Ama yetkililer, “Her şey kontrol altında, ulaşmadığımız yer kalmadı” diyordu.
Sonra ulaşılamayan yerler,
Ulaşılamayan enkazlar ve eksiklikler görünmeye başladı.
Eksiklikler gün yüzüne çıkınca bir anda söylemler de değişti.
Yaşadığımız bu felaket “Asrın felaketi” oldu.
Yapılmak istenen şey çok basitti:
Bizi yönetenler, “Bizim kusurumuz yok, felaket çok büyük” diyerek durumu kurtarmaya çalışıyordu.
Eksiklikler, yanlışlıklar, hatalar ortaya çıkmaya devam edince, “Asrın felaketi” bu kez “Bin yılın felaketi” oldu.
Bu kez, “Bizim kusurumuz yok. Bu felaketin altında hiç kimse kalkamaz ama biz iyi kötü kalkmayı başardık” algısı işleniyordu beyinlerimize…
Çünkü yıllarca Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği unutulmuş, atılması gereken adımlar atılmamıştı.
Çünkü Türkiye’de sadece İstanbul tehlike altındaymış gibi konuşulmuş, diğer kentler unutulmuştu.
Çünkü 1999 depremi sonrasında yapılması gerekenler yapılmamış, söylemler eyleme dönüştürülmemişti.
Çünkü Deprem Vergisi her şey için kullanılmış, bir tek deprem için harcanmamıştı.
Çünkü rant için imara açılmaması gereken yerler imara açılmıştı.
Çünkü asıl önemli olanın enkaz altından insanları çıkarmak değil, insanların enkaz altında kalmamasını sağlamak olduğunu anlayamamıştık.
Ve sonuç olarak depreme hazırlıksız yakalandık.
On binlerce insanımızı kaybettik.
Yüz binlerce insanımız evinden, yurdundan oldu.
Ama birkaç müteahhit dışında hiç kimse suçlanmadı.
Binayı yapan kadar o binaya ruhsat veren de suçlu değil mi?
Fay hattına bina yapan kadar o bina için imar izni veren de suçlu değil mi?
Yazımı tamamlarken Sevgili Cafer Zengin Deprem Uzmanı Ramazan Demirtaş’ın paylaşımını hatırlattı bana,
Demirtaş, “Bu kadar can kaybının sorumlusu Asrın Felaketi filan değil, deprem büyüklükleri değil,
İki depremin 9 saat ara ile olması değil.
birinci derecede
-zemin koşullarına uygun yapılmayan TABUT/Mezar Binalarımız..
-Plansızlık
-Denetimsizlik
-Liyakat
-Siyaset
-Rant'tır”
Evet işin özeti bu…
Geri kalan ilmi siyaset…
Ve siyasette algıyı yönetebilen kazanıyor, 53 bin 537 kişi hayatını kaybetse bile…