Nejdet KALA

15 Temmuz yazısı

Nejdet KALA

FETÖ’nün ‘Hoca Efendi’ olduğu günlerdi. 
Hiç tanımadığımız insanlar sokakta yanımıza gelip, ‘Korkmuyor musunuz?’ diye soruyordu. 
Sadece soru sormuyor, ‘Koca koca paşaları aldılar. Sizi de alırlarsa…’ diyerek bizim adımıza duydukları endişeyi dile getiriyorlardı. 
Biz ne yapıyorduk ki, bizi alsınlar?
Biz sadece Gazetecilik yapmaya çalışıyorduk. 
Aklımızın erdiği, dilimizin döndüğünce doğruya doğru, yanlışa yanlış diyorduk. 
Mesela Kayseri’de 3 astsubayın ordu ile halkı karşı karşıya getirmeye çalıştığı olay vardı. 
Eski adliyede dönemin baro başkanı ve birkaç avukatın sanık yakınlarıyla düzenlediği basın toplantısında, bir avukatın ‘Sonradan albay olduğunu öğrendiğimiz bir kişi yanımıza yaklaşıp ‘Ne uğraşıyorsunuz atın bunları asit kuyularına’ dedi…’ sözleri çok şey anlatıyordu. 
‘Ağabey ben bu işten bir şey anlamadım’ diyen sevgili Miço’ya geleceği gördüğüm için değil, yaşadığım ülkenin gerçeklerini bildiğim için ‘Devamı gelecek kardeş’ diye karşılık verişim ondandı.  
Sonra bir anda suçlular masum, kumpası ortaya çıkartan komutanlar suçlu oluverdi. 
Sevgili Osman Çifti ile sabahları yaptığımız programların her birinde gazete sayfalarına yansıyan haberler üzerinden Türkiye’yi bekleyen tehlikeye dikkat çekiyorduk. 
Her şey ayan beyan ortadaydı. 
Böyle bir ihanet nasıl görülmez diye öfkeleniyorduk. 
KPSS’den karı-kocanın 100 tam puan almasını sorgusuz sualsiz kabullenmiyorduk, irdeliyorduk.  
Bizi bekleyen tehlikeye dikkat çekiyorduk. 
Çocukların FETÖ’cü yapılanmalara teslim edilmesine karşı çıkıyorduk. 
Bunun karşılığında birileri ‘abdest alıp namaz kılandan niye rahatsız oluyorsunuz?’ diyerek bizi eleştiriyordu. 
Kimsenin abdestinden namazından rahatsız değildik. 
Rahatsız olduğumuz şey birileri ülkenin altını oyarken toplumun önemli bir kesiminin buna sessiz kalmasıydı. 
Aslında hiç kimse sessiz değilmiş(!) 
Millet 15 Temmuz hain darbe girişimini bekliyormuş. 
Darbe girişiminin ardından gördük ki, ne kahramanlar varmış. 
Hepsi FETÖ ile mücadele etmiş, bedeller ödemiş ‘görünmez kahramanlar’… 
Bu ‘görünmez kahramanlar’ bizim bildiğimiz görünmez kahramanlardan biraz farklılar yalnız. 
Bizim bildiğimiz görünmez kahramanlar, büyük işler başarır ama isimleri bilinmez.
Bu ‘görünmez kahramanlar’ ise isimleri bilinir ama yaptığı büyük işler bilinmez. 
Anlattıklarının tanığı yoktur. 
Söylediklerinin aslı yoktur. 
Ama en çok da onlar konuşur. 
Pastandan pay kapmak için çalışır; kitaplar yazarlar, sergiler açarlar. 
‘Görünmez kahramanlara’ el insaf diyor; canları pahasına bu ülke için göğsünü siper eden gerçek kahramanları rahmet ve minnetle anıyorum. 
 

Yazarın Diğer Yazıları