Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin 44. yılı…
44 yıl önce bugün, toplumun büyük çoğunluğu tarafından coşkuyla ve alkışlarla karşılanan, destek gören bir darbe yaşandı.
12 Eylül Darbesi sonrası; 650 bin kişi gözaltına alındı, 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi hakkında idam talep edildi.
517 kişi ölüm cezasına çarptırıldı ve 50 kişi hakkında idam kararı yerine getirildi.
Ve 44 yıl sonra bugün: Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin’in katledilmesinin ardından Türkiye idam cezasının yeniden getirilmesini tartışıyor.
İdam cezası, geri dönüşü olmayan bir cezadır.
Ve idam cezası geri gelse de bu ülkede ne terör, ne tecavüz suçları son bulmayacak.
Eline silah alıp dağa çıkan teröristi engellemenin yolu idam cezası olabilir mi?
Üzerine bombaları yerleştirip, masum insanların arasına dalan bir canlı bombayı, idam cezası yolundan çevirebilir mi?
Narin’e kıyanlar bu ülkede idam cezası olsaydı Narin’in saçını mı okşayacaktı?
Çünkü Narin’e kıyma sebepleri bu ülkede idam cezasının olmaması değil.
Eğitim…
AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, ‘Eğitimin amacı Allah korkusu ve kuldan utanma…’ diyor ya o eğitim değil.
Kime göre, neye göre Allah korkusu ve kuldan utanma…
Narin’i dereye gömen cani, o minik yavruyu gözünü kırpmadan dereye gömdükten sonra namaz kılıp arama çalışmalarına katıldığını söylemiyor mu?
Bu ülkede birçok insan bu olay yaşanmasaydı, bu caniyi bu canileri ‘Allah’tan korkan, kuldan utanan insanlar’ olarak bilmeyecek miydi?
Fetö’nün ‘Hoca Efendi’ olduğu dönemde yaptığımız eleştiriler karşısında ‘Abdest alıp namaz kılandan neden rahatsız oluyorsunuz?’ diye bize tepki gösteriyorlardı.
Sonra ne olduğu hep beraber gördük.
Bu ülkenin en zeki en başarılı çocukları birer ‘mankurt’a dönüştü.
Çünkü sorgulamadılar, sorgulayamadılar.
‘Eğitimin amacı Allah korkusu ve kuldan utanma…’ olur; bilimden, bilimsellikten, ahlaktan yoksun olursa Allah’tan korkan, kuldan utanan ama ‘günah işleme özgürlüğünü’ kullanan birileri çıkar karşımıza…
‘Darülharp’ diyerek kendi memleketini, kendi milletine yaptığı her türlü kötülüğe kılıf uyduranlar olur.
Ahlak olmadan, sorgulamadan olmaz.
Tekrar başa dönersek; 44 yıl önce bugün, toplumun büyük çoğunluğu tarafından coşkuyla ve alkışlarla karşılanan, destek gören darbe bugün lanetleniyor.
Keşke o gün sorgulayabilen, ahlaklı insanlar olsaydık da onlarca insanın işkencede öldürüldüğü, idam edildiği darbeye karşı durabilseydik.
Ve son söz olarak, biz neden hep suçlular üzerinden olayları değerlendiriyoruz?
Ya masumlar?
12 Eylül’de idam edilenler bu cezayı hak etmiş miydi?
Devrimcilere sorarsanız devrimciler masum, ülkücülere sorarsanız ülkücüler masum…