Hakan Çiftci

TAŞLAR YERİNE OTURUYOR, AMA…

Hakan Çiftci

Evet, sıra geldi Hatayspor maçına…

Şu an için teknik direktörümüz yok, ama bu maçı kazanabiliriz.

Kazanmak için, malzeme var, ama doğru kullanıldığı taktirde bu mümkün.

Suya sabuna dokunmaya gerek yok, sadece taşları yetire doğru koyup, rakip analizi ile yapmamız gerekenler üzerinde çalışmamız gerekiyor.

Öncelikle son oynadığımız Çaykur Rizespor maçındaki defans kurgusunu bozmamalı, ardından da aynı kadro üzerinde ısrar edip, sabırlı bir oyun ile sonuca gitmeliyiz.

Sapunaru’nun dönecek olması büyük bir avantaj, o mevkide geçtiğimiz hafta başarılı bir maç çıkaran Lopes, asıl mevkiine dönüyor, Zoran da dolayısıyla sağ kanata geçecek.

Rize maçında daha önceki karşılaşmalara oran etkili bir futbol ortaya koyan Lennon’un durumu ne olacak, onu merak ediyorum.

Lennon, Rize’de hazır bir görüntü verdi, ama henüz doksan dakikayı çıkaramayacağı için yedekte oturması, maçın durumuna göre ikinci yarı alınması daha uygun olur.

Manzala dışında eksiğimiz yok.

Manzala’yı zaten eksik olarak yazmakta çok saçma.

Ligin 7. Haftasındayız, adamda halen tık yok.

Bireysel antrenmanlara başladı, ama hazır olacağım diyene kadar en az 2 ay geçer, ondan dolayı keşke Avramovski’nin yerine Manzala’nın lisansı askıya alınsaydı.

Bu da gösteriyor ki, sportif anlamda karar vermekte bile başarılı olamıyoruz.

Her neyse, bu konuya girersek, çıkmak uzun olur, zaten tüm suçlu Bayram Bektaş ilan edildi ve fatura da ona kesildi.

Şu an için ne yapabiliriz, ona bakmalı, plan ve programımızı düzenlemeliyiz.

Çaykur Rizespor maçında 5 net gol pozisyona girdik.

Daha önce pozisyona giremeyen, üç pası yapamayan, sürekli baskı yiyen, ayağından topu çıkarmakta zorluk çeken ve kalesinde bi dünya pozisyon veren bir Kayserispor izledik.

Rize maçında hoca 4-3-3 gibi değişik bir sistemle maça çıktı.

Bu sistemde gereği kadar orta açamadık, ama orta sahamız iyi çalıştı, defansa çok yük binmedi ve kalemizde de ciddi pozisyon vermedik.

4-3-3 Kayserispor’a uygun bir sistem.

Top bizdeyken ve rakipteyken ona göre pozisyonumuzu almalıyız.

Lakin, aynı tarz oyuncuları aynı anda oynatma hastalığından vazgeçmeli, ona göre tercihte bulunmalıyız.

Örneğin, maç sonunda da yazmıştım, Hasan Hüseyin ile Fernandes, aynı anda oynatılmamalı, yoksa orta alanda gardımız düşüyor.

Kalede Lung, defansta Sapunaru, Kolovetsios, sağ bekte Lopes, sol bekte Yasir, orta üçlüde Fernandes, Campanharo, Attamah, ileri üçlüde sol açıkta Pedro, sağ açıkta Zoran, ve ortada ise Denis Alibec.

Evet, bence bu kadro bu şekilde şekillenmeli.

Bu kadro, ligde iş yapar, ama forma adaleti sağlanınca mümkün.

Örneğin, Çaykur Rizespor maçında Yasir’i hangi mantıkla kesersiniz?

Adam, bu sezonun en iyi çıkış yapan futbolcusu.

Tamam, bindirmelerde eksikleri ve yetersizlikleri var, ama defans anlamında Yasir’i sol beke koymak gerekiyor.

Aziz de kötü oyuncu değil, belki de Yasir’den çok daha iyi, ama hazır mı ona bakmalı, ona göre hareket etmeli!

Teknik direktörün gitmesi takımda olumlu bir hava estirir, ama futbolcularla doğru iletişim kurarsanız bu mümkün.

Öncelikle Bayram Bektaş’ın, eksiklerini raporlamak lazım, yeni gelecek hocaya belirtmek gerekiyor.

Gelecek hoca Türk ise, zaten bizi çok iyi takip etmiştir.

Bu takımda Hasan Hüseyin’in, yetersizliği de oynadığı 6 maçta bizi 10 kişi oynattı.

Fernandes ve Alibec’in de formlarının artması Hatay maçı öncesi umutlarımızı arttırıyor.

Bu futbolcuların yanı sıra yedeklerin de pozisyonları önemli.

Oyunu iyi okuyup, değişiklikleri zamanında yapmak da en az o kadar bir önem arz ediyor.

Rize maçında doğru dürüst bir ortamız bile yok.

Pedro da Lennon de kendine oynadı, bu iki oyuncuya takım oyunu nasıl olur, anlatmalı, sistemi ona göre kurmalı.

Hatayspor da bizim gibi henüz kadro yapısında taşları oturtamadı.

Kendi sahamızda olmazsa olmaz bir maç olacak.

Diğer bir konu teknik direktör kim olacak?

Hoca konusunda acele etmeye gerek yok, ama gelecek hocanın da bu takıma neler katacağı çok önemli.

Yeni hoca gelince, ‘Transfer şart’ demeyen birisi tercih edilmeli.

Geçtiğimiz sezon hoca konusunda epey bir canımız yandı, başkan Berna Gözbaşı’nın da dediği gibi ‘İnce eleyip, sık dokumalıyız’ diyerek, yazıma son veriyorum.

Yazarın Diğer Yazıları