Hakan Çiftci

ÖLÜ TOPRAĞI SERPİLMİŞ!

Hakan Çiftci

Dün maçtan çok daha önemli, Kayserispor’un içinde bulunduğu ve acil ödemesi olan 36 Milyon TL’lik borçtan bahsetmiştim.

Bugün de Galatasaray maçıyla alakalı yazacağım…

Evet, maça geçelim…

Nasıl etkili oynadık değil mi? (!)

Rakibe pres yapan, pozisyon vermeyen, atak üzerine atak yapan, ligin en iyi futbol oynayan takımı olduğumuzu tüm Türkiye’ye gösterdik değil mi? (!)

Kalecimiz haricinde çok iyi oynadık (!)

Bu futbol mantalitesiyle kesin Avrupa Kupalarına oynarız (!)

Futbolcularımız, Galatasaray maçına son derece iyi motive olmuşlar, rakibimize göz açtırmadık (!)

Rakibimizi adeta kendi sahasına hapsettik, top hep bizdeydi (!)

Öylesine pas trafiğimiz vardı ki, Galatasaray’ın başı döndü (!)

Hele hele rehavete girmememiz, bizim için çok önemliydi (!)

Evet, yine bir ironiyle başladım söze…

Yahu, bu futbolcuların bırakın bedenlerini, hiç mi ruh yok!

Yönetim arkanızda dağ gibi duruyor, maaşlarınızı zamanında alıyorsunuz, geçmişe dair alacaklarınız yok, e daha ne olacaktı?

Kötü oynayabilirsiniz, ama kötü mücadele edemezsiniz!

Kaleci Lung olmasaydı, tarihi fark yerdik!

Lung, nasıl karakterli bir futbolcu olduğunu tüm Türkiye’ye gösterdi.

Sakatlandı, acı çekti, gözlerinden yaş geldi, pes etmedi, direndi ve sakat sakat ilk yarıyı tamamladı.

İlk yarıda toplamda 7 net gol pozisyonunu tek başına engelleyerek, İstanbul’dan altın değerinde 1 puanla dönmemizi sağladı.

Kötü oynadığı ve hatalı goller yediği maçlarda bile kimse ona kızmadı, çünkü onun kredisi vardı, bitmeyecek krediyi acaba nasıl kazandı?

Geçtiğimiz aylarda ‘Adam gibi adam’ diye Silviu Lung’a dair özel bir yazı yazmıştım…

Böylesine karakterli bir insanın Kayserispor’da oynaması çok büyük bir avantaj.

Her neyse, Lung için ne kadar övgüyle bahsetsek azdır…

Lung, İstanbul’da tek başına bir zafer yazdı ve yıllar sonra Galatasaray’dan  puan almayı başardık.

Galatasaray’a karşı şansımızın tutmadığını, defalarca yazdık, olmuyor, olmuyor, olmuyor…

Rakibimizin ideal kadrodan toplamda 9 eksikle çıktığını özellikle yaygın medya sürekli servis etti, biz de ne yazık ki rehavete girdik.

İlk onbirde oynayan futbolcularımızın ayakları yere basmadı…

Ne de olsa yeneriz, mantığıyla çıktık ve az daha tarihi bir fark yiyorduk.

Yeni teknik direktör değişikliği ne yazık ki bizde olumlu hava estirmedi.

Teknik direktör Samet Aybaba, maç öncesinde verdiği röportajda Galatasaray’ın tüm maçlarını izlediklerini, ortadan geldiklerini ve kanatları da iyi kullandığını, kendilerinin de buna göre alan savunması üzerine çalışmalar gerçekleştirdiğini söyledi.

Samet hoca ne yapsın ki? Çıksın kendi mi oynasın!

Bu futbolcuların, üzerinde ölü toprağı serpilmiş.

Futbolcular, inanılmaz stresli ve bir o kadar da hazır değil, gücümüz yok!

Futbolu kafasında bitirmiş bir çok oyuncumuz mevcut!

Sırf transfer yapmak için futbolcu alındığı aşikar!

Bülent Bölükbaşı efendinin hünerlerini görmek bu kadar açık ve net olmamıştı.

Böylesine eksiklerle, taraftarsız oynanan maçta bu kadar etkisiz bir futbol nasıl oynanır, anlayamıyorum.

Samet hoca, takım içinde bazı değişikliklere gitti.

Hasan Hüseyin’i nihayet yedeğe çekti, ama yerine oynayan Fernandes efendinin de ne yaptığını anlamak çok zor, yürüyerek oynadı desem kimse abartı demez…

Takım halinde çok kötüydük, bir Gustava, Zoran, belki Attamah’ı yazabiliriz, onun dışında Lennon’un da yer yer kıpırdanmaları oldu, ama fotoğraf çok kötü.

Güçlü bir rakip karşısında tüm eksikliklerimiz gün yüzüne çıktı.

Aslında bunun avantajlarını görmemiz, ona göre eksikliklerimiz üzerinde çok çalışmalıyız.

Hazır olmadığımız, kondisyonumuzun yetersizliği, motivasyon sorunu çektiğimiz aşikar.

Hafta içinde bu konuların üzerinde çalışmaların yapılması yönünde yazmıştım.

Samet hocanın, farkı ikinci yarıda daha çok çıktı.

Zamanında yaptığı değişiklikler, tecrübesini gösterdi, ama Denis Alibec’İ neden oyundan çıkardı, halen anlamış değilim.

Takım oyunu oynayamıyoruz, çünkü disiplin yok, yine söylüyorum gücümüz yok!

Aynı anda oynayan futbolcu grubumuz yok.

Her hafta yap boz tahtası gibi farklı oyuncular forma giyiyor.

Hele hele Muğdat efendinin yaptığına hiç değinmek bile istemiyorum.

İhanet demek ağır olur, ama bir futbolcu da zeki olmalı…

Hatayspor maçında Pedro Henrique, Galatasaray maçında da Muğdat Çelik…

Allah aşkına ne farkı var!

Futbolcuya 5 bin Euro ceza, çok az, demek ki caydırıcı olmuyor, verin şöyle 30 Bin Euro cezayı o zaman görelim futbolcular nasıl hizaya geliyor.

Hatta, böylesine sorumsuzca hareket edenleri kadro dışı bırakmak ve ağır para cezası vermekle de disipline edilebilir…

Futbolda duygusallık olmaz…

Olursa Lung’un gözyaşları gibi olur, kendisi ağladı, bizleri de duygulandırdı, geçmiş olsun Lung kardeşim..

Aslında yazacak, çizecek çok şey var, ama bizim gücümüz yok, önceliğin kondisyona verilmesi şart! Samet hocanın ilk işi kondisyon yüklemesi yapması gerekiyor.

Gücü olmayan futbolcu, taktik yerine sahada yürüyor…

Kupa maçında gençlerle değil de as kadroyla çıkmalı, Karagümrük maçının provası niteliğinde oynamalıyız. Bu konuya da yarın değineceğimi belirterek, yazıma son veriyorum.

Yazarın Diğer Yazıları