Hakan Çiftci

Kızım sana söylüyorum...

Hakan Çiftci

Evet, bugün Hasan Hüseyin’den bahsedeceğim…
Gelinim sana söylüyorum, kızım sen anla yazısı olacak biraz…
Özellikle genç futbolcu kardeşlerimizin okumasını tavsiye ediyorum…
Hasan Hüseyin, burada sadece bir örnek, kim üzerinden ne almak istiyorsa, alabilir…
Hasan Hüseyin, Kayseri’ye ilk geldiğinde gayet mütevazi, formayı kapmak ve başarılı olmak için elinden gelen performansı gösteren bir yapıdaydı…
Sonrasında takım kalitesi düşünce ön plana çıkan; kalite artınca da yetersiz kalan yeteneğini gördük.
Takım kalitesi artınca Hasan, daha çok çalışacağı yere, tam tersine yaygın medyanın gazına geldi ve bir anda kendisini Messi zannederek, dibe vurdu.
İşin garip tarafı, dibe vurduğunu fark etmedi ve bencil bir yapıya büründü.
Bunun en büyük suçlusu da Bülent Bölükbaşı ve Bayram Bektaş’tır…
Hasan’a, kaldıramayacağı yükü yüklediler, Sapunaru dururken, 25 yaşındaki genç bir futbolcuya kaptanlık verdiler, olacağı da bu.
Burada yaş, sadece bir misal, liyakat sahibi kim ise, ona verilir görev, her neyse…
Kendini Kayserispor’un üzerinde gören ve nihayetinde ise, bileti kesilen yerli Messi’mizin, yetersizliğini defalarca yazmıştım.
Hasan Hüseyin kötü bir futbolcu değil, ama Kayserispor’da oynayabilecek yapıya da sahip değil!
Hasan Hüseyin, geçtiğimiz hafta sonu da Trabzonspor maçında yaptığı yakışıksız hareketler sonrasında yönetim tarafından gönderildi. 
Bizde gidenin arkasından konuşulmaz, lakin neden gittiği yönünde tam olarak bir açıklamada bulunulmadı.
Öncelikle, kendisine Kayserispor’a verdiği hizmetten dolayı teşekkür ederiz.
Geçtiğimiz sezon özellikle pandemi sürecinde iyi bir çıkış yakalayan, Sivasspor ve Beşiktaş maçlarında attığı gollerle de galibiyeti getiren Hasan Hüseyin, Türk futbolunun en büyük handikabı olan benlik duygusuna kapıldı.
Bu çıkışın ardından herkesin gözü kendisindeydi, ama Hasan mütevazi olmadı ve parlamaya başlayan yıldızı, bir anda söndü.
Biranda kendisini yıldız futbolcu sandı…
Sezon sonunda Trabzonspor, bu sezon başında da adı Galatasaray ile anılınca arkadaş, kendisini kaf dağında gördü ve bir türlü futbola odaklanamadı.
Sezon başından beridir yetersizliğini yazdım ve bugünde gençlere tavsiye niteliği taşısın diye yine Hasan Hüseyin’i kaleme aldım.
Ne yazık ki, biz ‘Olmadan’ olduk havasına girerek, geleceğimizi de kaybediyoruz.
Hani hep denir ya ‘Altyapı’ diye, işte öyle bir şey.
Konuyu açalım, şimdi öncelikle her şeyden önce ahlaklı bir insan olmalıyız.
İyi futbolcusun, kötü futbolcusun bunları bir tarafa bırakalım…
Kendimizi hiçbir zaman büyük görmemeli, hep mütevazi olmalıyız.
Hasan Hüseyin burada bir örnek, ama altyapıdan çıkan futbolcuların bir çoğu, daha olmadan, yani pişmeden oldum havalarına giriyor.
Profesyonel takım ile antrenmana çıkan genç kardeşlerimizin bir kısmı hemen bir şeyler olsun da yıldız futbolcu olayım edaları takınıyor.
Apartmana merdiven ile çıkarsanız, hem çıktığınız katın değerini bilirsiniz, hem de mesafelerin ve sorumluluğun değerini bilirsiniz.
Yok, asansör ile çıkarsanız, bu değerin farkında bile olmazsınız.
Mevlana Hz. diyor ya, ‘Hamdım, piştim, yandım’
Evet, önce emeklemeli, sonrasında yürümeli, en sonunda ise, koşmalıyız.
Bir anda hemen yanmaya, yani olmaya çalışmamalıyız.
Adım adım, ilmek ilmek ilerlemeliyiz.
Sabırlı olup, her şeyden ziyade ahlaklı olmalıyız.
Yaşın kaç olursa olsun, saygılı olmalı, kimseyi kendinden küçük görmemeliyiz.
Özellikle büyüklerimize karşı saygılı davranıp, küçüklerimizi de hor görmemeliyiz…
Bu yazdıklarımı günlük hayatın içerisinde de görmek mümkün…
Sonuçta spor yazarıyız, örneğimiz spordan oldu.
Evet, uzun lafın kısası, eğer bir yerlere gelmek istiyorsak, önce adam olmalı, ardından da saygı ve sevgimizi yitirmemeliyiz, vesselam…
 

Yazarın Diğer Yazıları