Hakan Çiftci

HATALAR ZİNCİRİ!

Hakan Çiftci

Hes Kayserispor, deplasmanda Fenerbahçe karşısında ne yazık ki, ağır bir yenilgi aldı.

Kazanabilirdik, ama kısmet değilmiş.

O, şu, bu gibi sebeplerden ötürü, göz göre göre maç kaybettik, Fenerbahçe kazanmadı, biz müsaade ettik.

Kazansak, rüzgarın yönü değişir, kasaya para girer, moral ve motivasyonla Gençlerbirliği, ardından da ligde kalma umutlarımız artardı.

Fakat, kazanmayı başaramadık, beceremedik ve Kayseri’ye moral bozukluğu ile döndük.

Hes Kayserispor, Fenerbahçe karşısında, sadece 3 puanı kaybetmedi, bunu bir köşeye yazalım.

Maça iyi başladık, 14. dakikada da rakip oyuncu Ozan Tufan oyun dışı kaldı.

Fenerbahçe, altın tepsi ile 3 puanı sundu, ama biz ‘Yok istemem’ dedik.

Tamamen, bu yenilgi, Robert Prosinecki’ye yazıldı, bunun da altını çizelim.

İnanılır gibi değil!

Rakip 10 kişi kalacak, karşılaşmanın yüzde 75’lik bölümünde 1 oyuncu fazla imkanın olacak, 87. Dakikaya kadar 1-0 önde olacaksın ve sahadan 2-1 yenik ayrılacaksın.

Gerçekten de inanılır gibi değil, sadece benim değil bu takıma gönül veren bir çok kişinin de morali fazlasıyla bozuldu.

Düşme hattındasın, ligin en çok gol yiyen, en az gol atanlarından ve en az puan toplayan takımısın, fakat yukarıda saydığım bunca avantaja rağmen İstanbul’dan yenik ayrılacaksın.

Bu ne rahatlık, bu ne vurdumduymazlık, yazıklar olsun.

Helal olsun demekten başka bir şey diyemiyorum.

Robert Prosinecki, hatalardan ders çıkarmayan yapısıyla yine hayal kırıklığına uğrattı.

İki sezondur istediğini ortaya koyamayan Fenerbahçe’yi, hem seyircisiz, hem de 10 kişi bir daha yakalayamazsın.

Kayserispor, ne yazık ki bunca fırsatları elinin tersiyle itti.

Peki, sormazlar mı, bu maçı alamayacaksan, hangi maçı kazanacaksın?

Şu ana kadar 27 haftalık bölümde hiç seri galibiyetimiz yok.

Gol atmakta sıkıntı çekiyoruz, kalemizi gole kapatamıyoruz, galibiyet serimiz yok, pardon biz nasıl ligde kalacağız?

Düşme hattında rakibimiz olan hemen hemen tüm takımlarla maçlarımızı oynadık ve büyük bir hayal kırıklığıyla umduğumuzu ne yazık ki bulamadık.

Önümüzde 7 tane final maçı var.

Matematiksel olarak kümede kalma şansımız var, ama bu mantık ile nereye kadar?

Problem takımda değil, hocada!

Hoca, oyunu okuyamıyor!

Zamanında oyuncu değişikliği yapamıyor!

Ne hikmettir ki, yanında yardımcı antrenörler ve sayın Sportif Direktörümüz Bülent Bölükbaşı da hocaya müdahale etmiyor!

Belki de hoca ettirmiyor olabilir mi?

Hiç sanmam, Emre Demir’i yaklaşık 6 maçta ayakta yürümesine rağmen oynatan yine Robert Prosinecki değil miydi?

Emre’yi satacağız diye, bir çok maçta 10 kişi oynamadık mı? Onca altın değerinde puanları bu mantık ile kaybetmedik mi?

Emre, genç ve gelecek vadeden bir futbolcu, ama ona da yazık ettik, neyse bu konuya fazla girmeyeceğim.

Fenerbahçe maçını herkes izledi.

Teknik olarak çok fazla bir şeye değinmeyeceğim, ama hocanın bu takımı ligde bırakacak kapasiteye sahip olmadığı aşikar!

Toplamda belli kurallar doğrultusunda 5 tane oyuncu değişikliği yapabilirsiniz, bunu Prosinecki sanırım bilmiyor, bilse de ucuz kahramanlık tasladı ve cezasını çektik.

Hocaya soralım, 81. dakikaya kadar, neden oyuncu değiştirmedin, neden 2-1 geriye düşünce Enver Cenk Şahin’i oyuna aldın?

5 tane oyuncu değiştirebilirsin, takımın yorulmuş, gidemiyor, Fenerbahçe de gol atmak için hamle üzerine hamle yapıyor ve sen sadece 2 oyuncu almışsın.

Skoru korumak adına eğer hamle yapacaksan, Kravets’i çıkarman doğru, ama oyuna Situm’u almakla kalmamalıydı.

Hiç mi yedek kulübenden adam yoktu da oyuncu değiştirmedin?

Enver Cenk Şahin’i, eğer 90’ncı dakika skoru değiştirebilir diye aldıysan helal olsun, alnından öperim hocam (!)

Skoru değiştirecek oyuncu Allah’ını severseniz, 90’ıncı dakika da mı oyuna alınır?

Bu oyuncu kötü bir oyuncuysa neden oyuna aldın, iyi ise, neden ilk 11’de oynatmadın?

Enver’i 90’da alarak, neyi ispatlamaya çalışıyorsun?

Hocam, senin yerinde olsam, artık ‘Savaşacağız, lige havlu atmadık’ edebiyatını bırakır, Kayserispor’un önünü açmak için giderdim.

Emin ol, bu takıma faydalı olmak istiyorsun, bunu yap.

Futbolculuğun tartışılmaz, iyi ve karakterli birisin, ama artık maçı okuyamaz hale gelmişsin.

Aynaya bak ve kendini eleştir.

Ders çıkar, kalan 7 haftada da aynı hatalara düşme ya da takımdan ayrıl!

Diyeceksiniz ki, yine mi yeni hoca alalım?

Olabilir! Zararın neresinden dönerseniz kâr!

Allah korusun düşersek, zaten hoca gidecek!

Göz göze göre 3 puanı, hatta daha fazlasını İstanbul’da bıraktık.

Bunu, bir değil, iki değil, bir çok kez yaşadık.

Hoca, artık eski Prosinecki değil, takıma artı bir motivasyon veremiyor.

Kalan 7 maçta, bir, bilemediniz 2 maç hasbelkader kazanabiliriz.

Allah korusun, bu sezon küme düşersek, ne Robert Prosinecki kalır ne Bülent Bölükbaşı ne de yönetimden bir çok kişi.

Bu takımın sahibi defalarca söyledik taraftardır.

Önümüzdeki üç sezon, transfer yasağının gelme ihtimali ve bekleyen transfer yasakları Kayserispor’un, amatöre kadar düşmesi anlamına geliyor.

Testi, sezon başında Erol Bedir ve yakın yönetiminin yaptığı hatalar zinciri ile çatladı, Berna Gözbaşı hanımefendi elinden geldiği kadarıyla sardı, ama durum kocaman bir sıfır.

Emeklere yazık oluyor.

En çokta taraftara ve Berna Gözbaşı hanımefendiye üzülüyorum.

Bunca para vereceksin ve hocanın yaptığı ya da yapamadıkları yüzünden tüm emeklerin heba olacak.

Burada hoca kadar Bülent Bölükbaşı da hatalı, bu takımın kaptanlığını yapan ve sportif direktörlüğe getirilen bir ismin, bu kadar etkisiz olmaması gerekirdi.

Bu maçta, Pedro ve Gustavo olsa farklı mı konuşacaktık?

Tabiki de evet, kalite nasıl da kendini fark ettiriyor.

Nasıl ki, Berna Gözbaşı geldi ve takım dağılmaktan kurtuldu, bu iki oyuncunun yokluğunu da fazlasıyla gördük.

Detaya çok gerek yok, anlayan anladı!

Ne yazık ki, bu maç ile kümede kalma şansımız çok daha fazla azaldı.

Çıkmadık candan tabiîki de umut kesilmez, ama gördük ki, bu mantık ile olmuyor!

Gelin son olarak, puan durumuna ve kalan maçlara bakalım!

Şu ana kadar oynanan 27 maçta, 5 galibiyet, 7 beraberlik, 15 yenilgimiz var. Rakiplere 29 gol atarken, kalemizde ise 64 gol gördük. Eksi 35 averaj ile topladığımız 22 puanla ligin son sırasında yer alıyoruz.

Önümüzdeki maçlara bakalım, Kayserispor – Gençlerbirliği, Demir Grup Sivasspor – Kayserispor, Kayserispor – Beşiktaş, Çaykur Rizespor – Kayserispor, Kayserispor – Gaziantep FK, Kayserispor, Başakşehir – Kayserispor ve son olarak da Kayserispor – Trabzonspor.

Eğer, Fenerbahçe maçını almış olsaydık, yukarıda da belirttiğim gibi lige ortak olurduk ve moral kazanarak, umutlarımızı korurduk, ama şu anki karnemiz çok zayıf, tek çare, Gençberliği’ni yenerek, Sivasspor maçına umutlu çıkmak.

Sivasspor’u deplasmanda mağlup edeceğimize canı yürekten inanıyorum, ama Gençlerbirliği maçını alırsak, rakiplerimizin de durumuna göre suyun akışı değişebilir.

Hep dedim, kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz, ama inşallah, kendi yaptığımız hatalar bizi küme düşmeye götürmez.

Yazarın Diğer Yazıları