Dan Petrescu'nun işi, çok daha kolaylaştı
Hakan Çiftci
Kayserispor, sahasında son derece önemli bir maçta Yeni Malatyaspor’u 1-0 mağlup ederek, altın değerinde 3 puanı hanesine yazdırmayı başardı.
Bu galibiyet öylesine büyük önem arz ediyordu ki, sormayın gitsin.
Geçtiğimiz hafta içi Denizlispor’u da yine 1-0’lık skor ile mağlup etmiştik.
Denizlispor galibiyeti 11 haftalık 3 özlemine, Yeni Malatyaspor maçı da 7 haftalık iç saha galibiyet özleminin dindirilmesine neden oldu.
Denizlispor maçında olduğu gibi hakemin bitiş düdüğünün ardından müthiş bir sevinç yaşandı.
Belki, Denizlispor maçında misafir olmamızdan dolayı çok sevinemedik, ama Yeni Malatyaspor maçının ardından doyasıya sevinç yaşadık.
Bu sevinç, büyük bir başarının da geleceğinin göstergesi oldu.
Burada Manzala kardeşimizin galibiyet sevincine ortak olmaması kendisinin kalitesini gösterdi, çok fazla detaya girmeyeceğim, ama gönderilecek ilk ismin de kendisi olduğunu göstermiş oldu.
Maça gelecek olursak, özellikle ilk yarıda beklenen, özlenen ve galibiyet için ellerinden gelen her şeyi yapan bir Kayserispor izledik.
Pedro Henrique’nin yokluğunda İlhan Parlak forma giydi, kapasitesi gereği elinden geleni yaptı, Brezilyalı’yı arattı, ama yine de gösterdiği mücadele ile galibiyete katkısı oldu.
Bu maçta eminim herkes ‘Tam Pedro’luk maç, o olsaydı, farklı bir skor elde ederdik’ demiştir.
Her maçın kendisine özgü atmosferi oluyor.
O oynamış, bu oynamamış gibi kelamları artık aşmalıyız.
Takım oyununa çok yakınız, Alper Kelkitli, Uğur Kulaksız ve ekibini Denizlispor maçında olduğu gibi yine kutluyoruz.
Dan Petrescu’nun işi, çok daha kolaylaştı.
2 hafta önce 10 puanla ligin dibinde bulunan Kayserispor, 16 puana tırmanışa geçen bir takım haline büründü.
Her zaman diyoruz, kötü de oynayın, ama terinizin son damlasına kadar mücadele edin.
Evet, ilk yarıda iyi bir Kayserispor izledik, ama ilk 10 dakika içinde öylesine acemice davrandık ki, az kalsın 3-0 geriye düşebilirdik.
Allah’tan ki, hemen toparlandık ve galibiyet için hücum futboluna döndük.
Yaw Ackah’ı, yine büyük bir zevkle izledik, Argıncıklı benzetmesiyle spor severlerin büyük sempatisini kazanan Ganalı, ilk yarının son dakikalarında şanssız bir sakatlık yaşadı ve ikinci yarıda yerini Attamah’a bıraktı.
İlk yarıda Denis Alibec ile penaltı atışından yararlanamadık, ama devamında gelen kornerden gelen ortayı Kolovetsios filelerle buluşturdu.
Alibec, belki gol atamadı, ama çok koştu, çok mücadele etti ve takıma büyük katkı sağladı.
İlk yarıyı 1-0 önde tamamladık.
İlk yarıda takım halinde ne yapılması gerekiyorsa yaptık ve sonuca ulaştık.
Evet, 2.yarıyı da değerlendirelim…
Hamza Hamzaoğlu, ikinci yarıya 3 oyuncu değişikliğiyle başladı ve oyunun hâkimiyetini eline aldı.
Belki, 11 haftalık hasrete son vermemiz, ardından da Malatya maçında 1-0 önde olmamızdan ötürü ikinci yarıda kendi sahamıza çekildik, ama bunlar normal şeyler, kolay değil, böylesine zor ve stresli maçlarda olabiliyor.
Altyapı hocalarımız, mental olarak takımı çok iyi hazırlamış.
Yorgun bir Kayserispor izledik, o da çok normal, çünkü Denizlispor maçı bizim için final niteliği taşıyordu, varımızı yoğumuzu ortaya koşmuş ve yorgun düşmüştük.
3 gün sonra yine zorlu bir maça çıkmak çok kolay değil.
İkinci yarıda Ackah’ın oyundan çıkmasıyla birlikte orta alanda hakimiyetimizi kaybettik.
Attahmah, sakatlıktan çıkmasından ötürü tam olarak hazır değildi, vasatın altında kaldı.
Gustavo’da büyük bir düşüş var, takım düzeliyor, Brezilyalı performansıyla düşüşe geçiyor.
Belki de, takım oynamaya başlayınca eskisi kadar sorumluluk almıyor da olabilir, ama düzelir diye tahmin ediyorum.
Pedro kardeşe de bir gönderme de bulanalım, yılbaşı tatili için kızıyla randevulaşmak ve bilerek ceza almak yerine takıma enerjisini verseydi, çok daha iyi olurdu, yönetimin Brezilyalı’nın kulağını çekeceğini düşünüyorum.
Doğan Alemdar kardeşimizin de her geçen gün artan performansını da gıptayla izliyoruz, evet bu maçta artık geride kaldı, şu an itibariyle Gaziantep maçına odaklanalım, lig bizim için yeni başlıyor, diyerek yazıma son veriyorum, Allah’a emanet olun.