Hakan Çiftci

BERNA GÖZBAŞI OLMASAYDI…

Hakan Çiftci

Farkında mısınız, geçtiğimiz yıl Berna Gözbaşı, olmasaydı, takım tamamen gençlerden kurulu, düşmeye en büyük aday olacaktı!

Gereksiz futbolcu topluluğundan kurtulmuş, herkesin kesin düşer dediği takımı 7 puandan aldı ve ikinci yarının en büyük çıkış yapan ekibini kurdu.

Belki, şansı yaver gitmedi, takım normal sezonda düştü; ama ligden kaldırılma çabasını hatırlayalım, efsane bir olaydı.

Kulüpler Birliğinin yaptığı toplantıda gündem maddesinde kümeden kaldırılmanın olmadığını görünce, toplantıyı nasıl terk ettiğini tüm Türkiye gördü.

Hatta bir kere değil, iki kere toplantıyı terk etti.

Pandemiden dolayı kulüplerin gördüğü zararı sanki kendi iş yeri zarar ediyorcasına benimsedi ve konuyu gündeme getirdi.

Konu gündeme gelince de birkaç gün sonra Süper Lig’de kümeden düşme kaldırıldı.

Kümeden küşmenin tek avantajı, pandemidir, yoksa şerefimizle düştük!

Keşke, ligde kalsaydık, o ayrı bir konu, ama futbolcuların psikolojileri, kulüplerin ekonomik durumlarını göz önünde bulundurduğumuz zaman, kümeden düşmenin kaldırılması şart olmuştu.

Bir kez daha Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederiz.

Sayın Erdoğan, bu jestiyle Kayserispor, Ankaragücü ve Yeni Malatyaspor’un iki yıl kaybını ve ekonomilerinin zarara uğramasını engelledi.

Evet, başa dönelim, Berna Gözbaşı’nın yaptıklarını bir kaç notla hatırlamaya devam edelim.

Eski yönetimlerin bıraktığı tüm enkaz Berna Gözbaşı’na kaldı.

Gözbaşı, takımı aldığında 7 puanda olan bir Kayserispor vardı.

Futbolcuların kafaları başka yerde, para sorunu var, bi dünya borç var, var da var…

Futbolcuların bir kısmı antrenmana çıkmadı, bir kısmı daha önce para ödenmediği gerekçesiyle fesih haklarını kullandı ve takımdan ayrılmak isteyen bir grup vardı.

Gözbaşı, futbolcularla tek tek konuştu ve ikna edebildiğini etti, etmeyen de oldu.

Giden birkaç futbolcu dışında memnuniyetsiz ayrılan olmadı. (Borç yükü de olmadı)

Paralarını alamayarak kazan kaldıran futbolcular, Berna Gözbaşı’na ‘Anne’ der hale geldi.

Madam Berna diyen de oldu.

Bir önceki sezon kulübe yönetici olarak giren Berna Gözbaşı, aynı zamanda Süper Lig’in ilk kadın başkanı ünvanını da aldı.

Onun reklama ihtiyacı yoktu, çünkü iş hayatında Türkiye ile işi de yoktu, halen de yok.

Eleştirmeye devam edenler, kendini reklam yapıyor diyenler de oldu, ama o  yer yer anlattı, ama anlamak istemeyen bir güruh vardı karşısında.

Yılmadı, yıkılmadı ve mücadeleye, savaşmaya devam etti.

Gözbaşı’nın yanında Mustafa Tokgöz gibi, Onur Gözbaşı, İsa Gün, Ali Kaynar, Mehmet Baykan, Hasan Köse, Soner Topsakal gibi sağlam bir karakterler vardı ve birlikte yola çıktılar.

Pandemi sürecinde herkes düşüşe geçerken, futbolcuların güvenini kazandılar ve üst üste başarı da gelmeye başladı.

Ligin başında kaybedilen maçlardan dolayı, topladığımız puanlar belki yetmedi, ama çabaları takdire şayan bir durumdu.

Şu an yine başa dönelim, farkında mısınız, Berna Gözbaşı olmasaydı, yönetim ve başkan bulamayacaktık ve kayyuma kalan bir takımın içler acısı durumunu izleyecektik.

Kulüp normal sezonda küme düşünce bir çok insan, Berna Gözbaşı ve yönetiminin bırakıp gideceğini söyledi ve düşündü.

Ama, Berna Gözbaşı, yine takımın başında dimdik durdu.

İş hayatında sıfırdan tırnaklarıyla gelen, büyük paralar kazanan, İhracat yapan ve yüzlerce insana iş kapısı açan bu insan, Kayserispor’da önceki borçların bir çoğunu ödedi.

Öylesine büyük borçlar vardı ki, hemen hemen her gün bir icra kulübe postalanıyordu.

Kulübün ne çok alacaklısı varmış, biz de öğrendik, bu alacaklılar daha önce neredeymiş, insan merak etmiyor değil!

Transfer yasakları, alacaklar, yıllar öncesinde kalan borçlar da borçlar…

Gelir olmamasına karşın bu engellerin bir çoğu kaldırıldı.

Kim kaldırdı, tabiki de Berna Gözbaşı, futbolcuların tabiri ile ‘Berna Anne’.

Süper lige ilk kez kadın eli değmişti.

Bir anne şefkatiyle futbolcuları kendi evladı gibi gördü ve iletişim sağlayarak, birebir görüştü ve problemlerin bir çoğunu çözdü.

İnsan sonuçta, herkesi memnun edemezsin, herkesle anlaşamazsın.

Evet, sayın Gözbaşı, giden futbolcularla kendi fabrikasında bulunan herhangi bir çalışan gibi karşısına aldı, konuştu ve geleceğe dair borç bırakmadan, helalleşerek, bu problemi de aştı.

Yanında kardeşi Onur Gözbaşı gibi sağlam bir isminde olduğunu belirtmekte yarar var.

Ne gazetelerde, ne de TV’lerde onu görmek mümkün değil, adeta arka plandan işin mutfağında bulunan değerli bir insan.

Eğer Berna Gözbaşı olmasıydı, şu an neredeyse tamamı gençlerden kurulmuş, Erciyesspor gibi yok olmaya yüz tutmuş bir takımı izleyecektik.

Bunları neden yazıyoruma gelince, insanlara moral vermek, yaptıklarına teşekkür etmek gerektiği için…

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV) Hazretleri; “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a şükür edemez.” buyuruyor.

Bundan sebep, güzel işler yapılınca teşekkür edelim.

Tabiki de bu süreçte kendisini eleştirenlerin başında yer aldım.

Ama, kırmadan, dökmeden, küstürmeden…

Daha iyisini yapmaları için, hata yapmamaları için…

Belki, alındı, ama biliyordu ki Hakan Çiftci yazıyorsa, boş yazmıyordur, kini ve nefreti olmadığı, yine kimseye eyvallahı olmadığını biliyordu.

Şu ana kadar desteğimizi verdik, vermeye de devam edeceğiz.

Yanlış giden bir şey olursa da eleştirilerimizi belirtmek istiyorum.

Ama, Berna Gözbaşı’da da hata var.

Hiç çıkıp kendisini ve yaptıklarını anlatmıyor ki!

Örneğin Mensah transferindeki Atletico Madrid krizini nasıl çözdün?

Denis Alibec’i nasıl transfer ettin?

Bu kadar borcu nasıl ödedin?

Transfer tahtasını nasıl açtırdın, bunca zorluğa karşı nasıl ayakta durabildin?

Anlat Berna hanım, anlat ki, insanlar seni yanlış tanımasın.

Bırak reklam yapıyor desinler, bırak kim ne düşünüyorsa düşünsün.

Cebinden tek kuruş çıkmayan, maçlara beleşe girmek isteyip, ona buna telefon açanlar seni eleştirmeye devam etsin.

Samet Aybaba gibi gençlere büyük önem veren, Beşiktaş’ın da gündeminde olan bir ismi nasıl takıma kazandırdın, anlat ki, anlamayan, anlamak istemeyenler var.

Berna Gözbaşı’na seversiniz, sevmezsiniz, ama saygı duymak zorundasınız, çünkü o Kayserispor’un başkanıdır, diyerek, yazıma son veriyorum.

Yazarın Diğer Yazıları