
SAHİ , NELER OLUYOR BİZE
Güler Ruhsar AKTAŞ
Nasıl bir ruh halindeyiz…
Ne kadar tahammülsüz ne kadar agresif..
Ne kadar içine kapalı….
Ne kadar başkalarına duyarsız…
Ne kadar paylaşmaya kapalı dinlemez, anlamaya çalışmaz empatiden uzak…
İntiharların bu kadar artmasının sebebi de bana kalırsa bu iletişimsizlik…
Geçtiğimiz hafta ve bu hafta iki intihar vakası yaşandı şehrimizde maalesef…
İnsanlar durduk yere ölümü göze almaz insanlar durduk yere ölüme bu kadar yakın olup kendi hayatına son vermez.
Peki hep soruyorum bu insanların etrafındaki yakınları, aileleri, dostları bu insanların gözlerinin, yüreklerinin içindeki acıyı hiç görmeye çalışmadılar mı?
Birçok insanın sosyal ortam kullandığı ortamda kimse o sayfalarda yapılan çağrıyı, feryadı, yardım çığlığını nasıl duymuyor? Nasıl görmüyor?
Kendimizle ne kadar ilgiliysek başka insanlarla o kadar ilgisiz ve alakasısız.
Belki de bu insanların derdini dinlemiş çözümü için katkı koymuş olsak bugün intiharlar olmayacaktı.
Aslında bazılarının bencilliği de tescillendi gündeme gelen bir haberle, Meme kanseri tedavisinde kullanılan “tamoxifen” etken maddeli ilaç, mayıs ayından beri piyasada bulunamıyor. Sosyal medyada isyan eden hastalar karaborsadan ilaç alırken, yaşanan krizin perde arkasında spor salonlarının olduğu ortaya çıktı. Habertürk gazetesinde yer alan habere göre yaşanan krizin ardından, içeriğindeki anti-östrojen maddesi nedeniyle vücut geliştiren erkeklerde meme sarkmasını (jinekomasti) da önlediği için elde kalan stok ilaçların spor salonlarına gittiği ortaya çıktı. Bazı hastalar, ilacı spor salonlarında sormaya başladı. Çok sayıda spor salonu, vücut geliştiren üyelerinin kış ayları yaklaştığında 4 hafta boyunca kullanmaları gereken kürler için kanser ilacını aylar öncesinden temin etti. Hal böyle olunca kanser hastaları da ilaçları bulamadı…
Ne dersiniz sizce de bu bencillik değil mi?
Birileri yaşama tutunmak için adeta çırpınırken bunun için gerekli olan ilaçları başka birileri sadece fiziki görünümü daha iyi olsun diye fütursuzca alıp bencilce kullanabiliyorsa bence ciddi bir yanlışlık vardır. Ve bu yanlışlığa yol açan kurumlarda dâhil kendileri ile yüzleşmelidir. Zira insan hayatından önemli ne olabilir ki?
Bütün bu gelişmeleri görünce insan sormadan edemiyor:
Sahi , Neler oluyor bize?