Cafer ZENGİN

10 OCAK ANISINA 'BATMAYAN' MESLEK!

Cafer ZENGİN

Günlerden bir gün Recai, basına girer…

Recai üzgün, Recai bitkin, Recai umutsuz.

Çünkü basına giren Recai, girdiği günden beri ay sonunu zor getirmektedir.

Maaşını patronun günlük zevk haritasına göre parçalı ya da bulutlu almaktadır…

Çünkü patronu lüks yaşamından ödün vermemekte, ama Recai hayatının her alanında ödün vermektedir.

Anlayacağınız bizim köyün deyimiyle, eşek gibi çalışmakta, gecesini gündüzüne katmaktadır Recai.

‘Eşek ne anlar hoşaftan’ diyenlere inat mesleğine aşıktır Recai…

Canavardır, tuttuğunu koparır ha…

Haber deyin, sular seller durur.

Sonra bir gün Recai eski Recai değildir artık.

‘Ne oldu?’ der arkadaşı Recai’ye…

Sorma der!

Arkadaşı da gıcık ya ısrar eder, ne oldu Recai?

Sorma der?

‘Sordum artık’ Recai der.

Recai dayanamaz, oflar, puflar, ama  açılır gıcık arkadaşa!

Değirmenci var ya?

“O kim?’ der, gıcık.

Değirmenci dayı var ya!

‘Bilemedim’der gıcık.

‘Bilsen şaşarım’ der Recai ve anlatır;

Ne diyordu Değirmenci dayı?

Bu nasıl çark ulan!

Buğday bizim, ezilen biziz...

Un olan biz, aç kalan hepimiz.

Bu doymak bilmeyen obez hangi’miz!

                                   ******

Evet sevgili dostlar Recai’nin şahsında tüm çalışan basın emekçilerinin günlerini kutlarım. Keşke bayramlarını kutlayabilseydim, ama malum bayramlarda Gazeteciler, Gazeteci değil.

O yüzden kutlamak sevap mı, Müftülük bilir!

Çünkü resmi ve dini bayramlarda garabet düzenleme ile birlikte Gazeteciler, Gazeteci sayılmıyor.

Bir de her ayın 4 günü Gazeteci sayılmıyorlar.

Vur bunu yıl geneline, yahu  unutulmaya yüz tutmuş ‘Gazetecilik’ tatilde!

26/4 zulmü aylardır kara bulut gibi meslekte, ama suspus herkes bilemedim,  nedense…

Bende emekliliğe tur bindirseydim keşke!

 

                            ******

Neyse, demem o ki, Recai’nin şahsında bizim aleme;

Ben bu mesleğe girdim gireli, ‘tükendik, bittik, giderler arttı, kağıt battı, matbaacı sattı, elektrik çarptı, su çok geldi ıslattı, anlayacağın senin iş bu ay da yattı’ narası çok dinledim...

Arkadaşlar da anlattı, hep sabırla dinledim.

Aslında suskunluk sarmalıdır bu, dışlanma korkusu!

Ya da biz gidersek, sektör batar, bitersiniz korosu!

Ama gelinen noktada Recai’de iyi bilir ki, bu yaşıma geldim sektörde bir batanı görmedim...

Etrafta ‘batan geminin malları bunlar’ diye bağıranı, enkaz satana da şahitlik etmedim.

İman gücü vardır, bu mesleğin!

Hep dört çeker…

Dokuz canlıdır evelAllah, kahveler masada orta şeker…

Hem kapıdan batsanız, bacadan patron olarak yine çıkarsınız.

Anlayacağınız sektörde sadece çalışanlar bahtsız!

O yüzden sevgili dostlar, herkes bilir ki bu dünyada düşmez kalkmaz bir Allah,

ama birçok batmaz var bizim meslekte, vallahi de billahi de işin burası İNANILMAZ!

 

MEHMET TUNA…

Ve unutmadan;

Gazeteci kardeşimiz Mehmet Tuna…

Geçen yıl Ağustos ayında kaybettik…

İşsiz kalmıştı, acı şekilde aramızdan ayrıldı.

Yapacak bir şey yok bu saatten sonra, belki geride kalan ailesi hatırlanır, hatırlatılır. Mekanı cennet olsun, ruhuna El Fatiha…

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları