Cafer ZENGİN

BAŞKANLAR!

Cafer ZENGİN

Haber metinleri aynı…

Kontrol etsek, geçen yıl da bu zamanlar aynı haber metni ulaşmıştır elimize.

Hatta cümleler bile aynıdır, ne de olsa tırnak içi ve ne de olsa bir şey değişmedi.

Sizler yeniden seçildiniz, yani bir değişim olmadı.

Hani değişim olsa bir yıl, bilemedin bir buçuk yıl güzel hatırınız için süre verelim derdik…

Ama yıllardır o koltuklardasınız, işin uzmanısınız.

Neyi nerde koparacağınızı bildiğiniz yaşlardasınız…

Gelinen noktada artık bu şehir hak ettiğini alsa diyoruz…

Hak ettiklerine kavuşsa diye bekliyoruz…

Hep bekliyoruz, çünkü aynı icraatlarla dönüp duruyoruz.

Koşuyoruz, koşuyoruz sonra yorulunca durup, arkamıza bakıyoruz…

Kendimizi kandırıp, günü kurtarıp ‘ne çok yol almamışız’ diyoruz.

Oysa yıllardır hep aynı yerdeyiz.

Yürüme bandı mübarek…

Yürüyoruz, aslında yürümüyoruz…

Farkında mısınız?

Mahalleye kurs tesisi, serpilen asfalt miktarı, yol, kaldırım.

Yamula'da patlıcan festivali, Melikgazi'de klasik araç...

Peki yol aldık mı?

Örneğin yamula patlıcanı dünya pazarında mı?

 Bünyan'ın Gilaburusu hangi pazarda?

Yahyalı elması vardı, sahi o nerede?

Kapuzbaşı şelalesi turizme kazandırıldı mı?

Erciyes’e milyonlar aktarıldı, aldık mı hak ettiğimizi…

Oysa ne güzel anlatmıştı Develili eski vekil kabak çekirdeğini, gilaburuyu Meclis kürsüsünde. Ağzımızın suyu akmıştı. Gaza gelip çekirdek çitlemiştik, bidonla gilaburu suyu devirmiştik..

Öyle sevgiliye bakar gibi izlemiştik, haberi de duymayan kalmasın diye geniş vermiştik.

Uzun lafın kısasında demem o ki;

Gençsiniz, heyecanınız var, Allah’a şükür sağlığınız yerinde…

Örneğin eşofmanı giyen dağları, yolları aşıyor…

Bisiklete binen pedala basıyor…

Klasik aracı tercih eden süzülerek varacağına varıyor…

Devir değişti.

Dün, dünde kaldı ve artık yeni şeyler söyleme zamanı…

Kocasinan'da asfalt, Melikgazi de salça günleri, Talas'ta paraşüt, Büyükşehir’de kavşakla bu işler yürümez.

Yürüse bile bir yere gitmez.

Hem siz de tıkanırsınız...

 O yüzden değişin, değiştirin.

Aynı koltukta uzun süre bekleyenler aksaklıkları da göremez, değişimi çözemez.

Ne diyorduk, zamanın diliyle yenileşmeye; inovasyon.

Peki inovasyon bizim köye geldi mi?

Gelmesiyse, neden hiç gelmedi?

Yazarın Diğer Yazıları