Ahmet Çınar

ÇAPRAZ ATIŞ!

Ahmet Çınar

AKP ve siyaset sahnesinde şimdi de günden Fatma Şahin.
Şahin, geçene hafta içerisinde önce FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın Çalar saat, daha sonra da Gazeteci Yavuz Oğhan'ın radyo programına katılmış CHP'li belediye başkanlarının yardım kampanyalarına atıfta bulunarak, CHP'li Belediyelerin kampanyalarını destekleyici sözler söylemişti.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP'li Belediye Başkanlarının, Koronavirüs salgınına karşı başlattıkları yardım kampanyası girişimlerine karşı, FETÖ (Paralel Yapı), PKK benzetmesi yaparak tepki göstermiş, ''Asli işlerini yürütemeyen CHP'li Belediyelerin giriştikleri bu tür faaliyetlerin amacı, şov yapmaktır. Bunlar FETÖ ve PKK tarafındaki örgütler tarafından da denenmişti. Sorun ekmek dağıtmak değil, bunu şehirdeki diğer faaliyetlerle uyumsuz, plansız yapmaktır. Sorun herhangi bir konuda farklı düşünmek değil, yalan söylemektir.'' demişti.
 
Bu sözlerin sıcaklığı sürerken Gaziantep BBB Başkanı fatma Şahin, hem FOX TV'deki Çalar saat programında, daha sonra da Gazeteci Yavuz Oğhan'a konuk olmuş, konuyla ilgili olarak şu ifadeleri kullanmıştı:
 
''Halkın oyuyla seçilmiş Belediye Başkanlarımız, yol ve yöntemlerimiz farklı olsa da oturulur konuşulur. Ki söylendiğinde de böyle bir benzetme üzerinden gidilmedi, genelleştirme üzerinden gidildi. Çok bilmiyorum ama böyle bir ifadeyi doğru bulmuyorum.''
 
Fatma Şahin bu sözleri ile bir bakıma, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerine katılmadığını bu sözlerin yanlış olduğunu beyan etmiş oluyordu.
Ne cesaret ama değil mi?
Ben şahsen kutluyorum sayın Şahin'i. Gün çekişme günü değil, akıl ve mantıkla dayanışma ve birlik olma günüdür. Bir sürü insan hem virüsle hem de işini kaybetmekle karşı karşıya kalmış, siyasi erk yardımı kimin alıp vatandaşa ulaştıracağı konusunda laf ebeliğine soyunuyor. Ne günlere kaldık yarabbi!  
 
Aristoteles ne güzel söylemiş,''İnatçı insanlar kendi aralarında üçe ayrılır.Dik kafalılar, boş kafalılar ve kalın kafalılar.'' Başka söze gerek var mı?
 
Karşıdakini düşünmek, kendisini düşünmektir aslında.
 
-Mısır yetiştiren bir çiftçi, her yıl 'En kaliteli' mısır ödülünü alırmış. Çiftçi, ödül aldığı mısırların tohumlarını da ekmeleri için komşularına dağıtırmış. bunu öğrenen bir gazeteci röportaj yapmak için çiftliğe gelmiş.
 
Gazeteci çiftçiye sormuş:Senin her yıl aynı yarışmaya giren komşularına, kaliteli tohumlarından vermeyi nasıl göze alabiliyorsun? Çiftçi cevap vermiş:
Yoksa bilmiyor musun? Rüzgar, olgunlaşan mısırlardan polenleri alır ve tarla tarla dağıtır. Eğer komşularım kalitesiz mısır yetiştirirse çarpraz tozlaşma sonucu her geçen yıl ürettiğim mısırın kalitesi düşer. Eğer kaliteli mısır yetiştirmek istiyorsam, komşularıma da kaliteli mısır yetiştirmeleri için yardım etmeliyim.
 
Yaşamlarımız da böyledir. Hayatlarını anlamlı ve iyi bir şekilde yaşamak isteyenler başkalarının hayatlarını da zenginleştirmelidir. Bir yaşamın değeri, dokunduğu hayatlarla ölçülür.
 
Ve mutluluğu seçenler, başkalarının mutluluğa ulaşmasına yardım etmelidir. Birimizin refaha ulaşması, herkesin refaha ulaşmasına bağlıdır. Buna başarının ilkesi diyebilirsin ya da hayat kanunu...
Hiç birimiz kazanamayız, hepimiz birden kazanmadıkça.
Çiftçimiz ne güzel ders veriyor değil mi? Anlayana tabii ki!

Yazarın Diğer Yazıları