Mazhar Gündoğ

ABD'NİN İŞID OYUNU

Mazhar Gündoğ

ABD’NİN İŞID OYUNU
Enerji kaynaklarının yoğun olduğu coğrafyalar giderek küresel güçlerin kontrolüne alınıyor. 
Kontrole alma metotları değişkenlik gösterse de ağırlıklı olarak ya o coğrafyalardaki ülkelerin yönetimi ele geçiriliyor ya da muhtelif bahanelerle işgal ediliyor.
2003 Yılında ABD ve müttefikleri tarafından işgal edilen, Saddam’ın idam edilmesiyle neticelenen Irak istilasına gösterilen gerekçeyi hatırlayalım…
Güya Irak nükleer silah üreterek bölge ülkeler için ciddi tehdit oluşturuyormuş. ABD bu sebeple Irak’ı işgal etmişmiş…
İşgalden sonra işgal kuvvetlerinin başkomutanı (!) oğul Bush “Pardon, burada nükleer silah yokmuş” demişti.
Ve ABD Irak’ın işgalini, milyonlarca Müslüman’ın hunharca öldürülmesini, işkenceleri, sistemli tecavüzleri sadece bir “Pardon” ile savuşturmuştu.
Acı olan ise, kendisini dindar olarak tanımlayanların bu işgalin ana planı olan BOP’a eş başkan olmakla öğünmeleri olmuştu.
Dikkat ederseniz ABD ile stratejik ve model ortaklığımızın devam ettiği ile ilgili açıklamalarda şimdide ısrarcı olunuyor… 
Irak’ın işgali ile ABD dünyanın en önemli ve kaliteli petrol bölgesine ayağını basmıştır. Irak işgali sonrasında 36. Paralelin kuzeyine kurgulanmış olan Bölgesel Kürt Yönetimi ise her geçen gün ekonomik ve siyasal gücünü artırmayı başarmıştır.
Öyle ki Türkiye Barzani ile ilişkilerini maksimum seviyesine yükseltmiş, önemli ticari ve siyasi irtibat yolları kuvvetlendirilmiştir.
Arap Baharı bölgedeki bütün hikayelerin yeniden yazılmasına yol açmış, ezberinin dışına çıkamayan ülke liderleri, yeni rotaya intibak edemeden kendilerini farklı rollerde bulunmak gerçeği ile yüz yüze bulmuşlardır.
Suriye meselesi bu durumun en bariz ve çarpıcı örneğidir.
Esad yönetimine haftalık birimlerle ömür biçen siyasetçilerin öngörüsüzlüklerinin esas nedeni yeni ortamlarına intibakta ve yeni konumlarını idrakte zorlanmalarıdır.
Sanıyorum Türkiye’nin Enerji Bakanlığı seviyesinde Irak merkezi yönetimini ıska geçerek Bölgesel Kürt Yönetimiyle enerji anlaşması yapması ise ABD açısından bardağı taşıran sebep olarak algılanmıştır.
Bu anlaşma bin yıllardır devlet geleneği olan Türkiye’nin diplomatik kuralları zorlaması olarak nitelense; Ve her ne kadar işgal orduları Irak’ı terk etse de; ABD Irak’ın enerji kaynakları üzerindeki patronaj hakkına bir tecavüz olarak kabul etmiştir.
Ne acı bir durumdur ki! ABD ve küresel güçler haçlı üniformasıyla Müslüman coğrafyasına Allah’ın bir lütfu olan enerji kaynaklarına siyasi, diplomasi, olmazsa askeri metotlarla, açıkça çökmekte ve el koymaktadır.
Daha da acısı ise bu haydutluğu yaparken kendine İslam ülkelerinden işbirlikçi ve yandaş taraftar bulabilmektedir.
Suriye ve İŞID, dolayısıyla ABD’nin İŞID’le mücadele fıkrasını bu gözle okumak gerekir.
ABD büyütüp canavarlaştırdığı hiçbir terör örgütünü, o örgütün misyonu tamamlanmadan zehirleyip öldürmez.
Şöyle bakınca İŞID’in henüz misyonunun başlangıcında olduğunu görmek için müneccim olmaya gerek bile yoktur.
Zira sıra Türkiye’nin mutlaka Ortadoğu petrol bataklığına çekilip, bölünmesi sürecine gelmiş görünmektedir.
Sonraki aşama ise İran ve Hazar Denizi üzerinden Türk Dünyasıdır.
Türkiye’de Milliyetçi- Ülkücü kadrolara ve MHP iktidarına her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulmasının sebeplerinin başında bu hususlar gelmektedir…

Yazarın Diğer Yazıları