Cafer ZENGİN

BİK'EMEDİK

Cafer ZENGİN

Direndik.

Bir Filistinli’nin, İsrail’e direndiği gibi günlerce ya da aylarca.

Pes etmedik, yapılan haksızlıklara.

Bir başörtülünün ya da dekoltelinin gördüğü zulme karşı duran mazlumlar gibiydik hep.

Uyanığın değil, uyutulmak istenenlerin sesi olduk bu kentte.

Göstermelik bal çalan siyasi muhabbetlere yurttaşın alet edilmemesi için çaba harcadık.

Baktık basın tek ses, tek tip üniforma giyiyor.

Ya da giydirilmek isteniyor.

Biz de bu darbeye karşı direndik.

Kozmik oda muhabbetlerine kendimizi teslim etmedik.

BİK denen kurumun bizi şekillendirmesine dahi özgür basın için izin verdik (!)

Mizanpajımıza karışanlar oldu, hatta yazı karakterlerimize de…

Ama habercilik karakterimize dokundurtmadık.

Toz kondurtmadık manşetimize…

Birbirlerini yedi abi’cikler (!)

Oscar’a taş çıkartacak ayak oyunları sahnelediler.

Sonra ‘çok güzel hareketler’ bunlar dedirttiler…

Alkış aldıklar.

Öpücük aldılar.

Tüfekler attılar.

Umutlarımızla oynadılar.

Hayallerimizi yıktılar.

Mesleği kefensiz mezara soktular.

Bayramları dahi zehir ettiler.

Neyse, telaşlanma ey okur;

Dert etme, çünkü gazetene el edemediler.

Yıkılmadık haa.

Yok, bizim kitabımızda öyle 3 kuruşa 5 köfte.

Ey okur, bugün dertlenme günüdür.

Bayram geliyor ya paylaşma günüdür;

Sevincimizi de acımızı da anlatma günüdür…

Bu yüzden sana sesleniyorum, bir bayram arifesinde.

Devir namert.

Devir acımasız.

Devran kahpe.

Devran yazan kalemlere kelepçe…

Sen her gün bu gazeteyi okurken, soğuk bir kış gününde sıcak bir ortamda ya da sıcak bir yaz gününde klima altında.

Biz kol kırılır yen içinde kalır diye ilerliyoruz onurlu mesleğimiz uğruna…

‘Nasılsınız’ diyenlere?

Hep ‘iyiyiz’ diyoruz.

Dedim ya, onca çektiğimiz yokluğa rağmen pes etmedik.

Çok dünya nimetinden mahrum kaldık,  bize güvenenleri hiç mahcup etmedik.

İyi ki siz varsınız, diyenlere hep güç verdik.

Ama gelinen süreçte tek umudumuz tek sığınağımız vardı.

Adı adaletti.

Ne yazık ki;  o da artık bizim için hayaletti.

 Çünkü kendini vicdanlarda yok etti.

Demem o ki, karamanın koyunu sonra çıktı oyunu.

Kapalı kapılar ardında alın teri pazarladı ama ses eden olmadı.

Kapalı kapılar ardında işçi kıyımı yapıldı ama gene ses çıkaran olmadı.

Kapalı kapılar ardında basın resmi ilan kozuyla dizayn edildi ama gene ses çıkaran olmadı.

Yıllardır birileri zevki sefasını sürdü, birileri de bu zulmü gördü…

Bu nedenle kusura bakma sevgili BİK, görünen ve kılavuz istemeyen köye göre, senin de adaletin öldü.

Balondu, söndü.

Ama bunu bil, belki göstermelik adaletini BİK’emedik ama dert et sen, biz daha ölmedik (!)

Yazarın Diğer Yazıları