Prof. Dr. Abdullah İnci:'Sahipsiz sokak hayvanları halk sağlığı sorunu olarak görülmeli ve bir an önce tedbirler alınmalı'

Prof. Dr. Abdullah İnci:'Sahipsiz sokak hayvanları halk sağlığı sorunu olarak görülmeli ve bir an önce tedbirler alınmalı'
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Sahiplenilen hayvanların daha sonradan sokağa bırakılmasıyla beraber ortaya çıkan hastalıklar ve sokağa bırakılan hayvanların toplumda oluşturduğu korku hakkında bilgiler veren Erciyes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah İnci, ”Sokak hayvanları halk sağlığı sorunu olarak görülmeli ve bir an önce tedbirler alınmalı” dedi.
Bir ülkenin gelişmişliğinin bir göstergesinin de sokaklardaki sahipsiz ve başıboş hayvanlar olduğunu söyleyen İnci, “Modern dünyada sahipsiz sokak hayvanı diye bir kavramın olmadığını belirtmek isterim. Gerek Avrupa’da gerekse de Amerika Birleşik Devletleri’nde kedi ve köpekler adeta evin bir ferdi olarak kayıtlara geçirilmekte ve aynı özen ve titizlikle muamele görmektedirler. Bu hayvanların dışarıdaki davranışları da sahiplerinin kontrolü ve sorumluluğu altındadır. Şayet bir kedi veya köpek sokakta sahipsiz bulunmuş ise ya sahibi ölmüştür ya da hayvan kaybolmuştur. Bu durumdaki hayvanlar geçici bir süre sahiplerine haber verilene kadar misafir edilir ve mikroçip bilgileri sayesinde sahibine ulaşmak zor olmaz. Oralarda asla başıboş hayvanların sokakta dolaşmasına izin verilmez. Bir ülkede sokaklarda başıboş ve sahipsiz hayvanların dolaşmaması o ülke için gelişmişlik indikatörüdür ama Türkiye’de ise maalesef sokaklarda değişik profillerde sahipsiz hayvanlara rastlamak mümkündür. Yaz boyu gücünden yararlanılan at ve merkeplerin, kışın yem vermemek için dışarıda bırakıldıkları acı bir gerçektir. Bu hayvanların hayatta kalabilmeleri için bir araya gelerek sürü halinde ortak davranış sergiledikleri görülmektedir. Özellikle de yırtıcı hayvanların ve köpeklerin oluşturdukları tehlikelere karşı birlikte savunma yaptıkları ve yem aradıkları sıklıkla yaşanan vakalardır” dedi.
Abdullah İnci, özellikle de ilçelerde tatile giden ev sahiplerinin bekçi olarak yanlarına aldıkları hayvanları yaşadıkları yerlere dönerken bırakmasının ardından, hayvanların köylüler ve yerel yöneticiler tarafından araçlarla başka yerlere bırakıldıkları ve devamında da şehir merkezlerine gelerek bir halk sağlığı problemi haline geldiğini söyleyerek sözlerine şu şekilde devam etti:
“Diğer yandan hayvan sahibi olurken yasal bir prosedürün bulunmadığı Türkiye’de isteyen bir kişi, istediği vakitte evine bir kedi veya köpeği alabilmekte ve yine istemediğinde de sokağa bırakabilmektedir. Kışı şehirde geçiren özellikle emekliler, erken baharda köylerine gidip evlerine sokaktan bir köpek ve ya kedi alıyorlar ve onları kendilerine alıştırarak bekçilik yaptırıyorlar. Kış geldiğinde de hayvanları sahipsiz bir şekilde vahşi hayata terk ediyorlar ve köyde yerleşik yaşayanlar bu hayvanlardan korktukları için hayvanları köyden uzaklaştırmak istiyorlar. Çözüm olarak çevre ilçelere bırakılan hayvanlar da halkın sağlığını tehdit eder boyuta ulaşıyor. Bunu fark eden yerel yöneticiler araçlar vasıtasıyla hayvanları başka bir ilçeye bırakarak çözüm bulduğunu düşünse de, son halka olarak şehir merkezlerinde halk sağlığı için zoonotik hastalıklar oluşmasına sebep oluyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya üzerinde 900 milyon köpek var ve bu sayının yüzde 80’inin başıboş köpeklerden oluştuğu tahmin edilmektedir. Türkiye’de ise sahipli ve sahipsiz köpeklerin sayısı henüz bilinmemektedir ve bugün sahibi olan hayvan yarın sahipsiz kalabiliyor ve bu durumda halk sağlığı problemi haline gelebiliyor. Türkiye’de özellikle kırsal kesimde dolaşan başıboş köpekler, etrafı dışkılarıyla kirletiyor ve bu da insan sağlığı açısından riskli bir durum. Köpek dışkısıyla kontamine su ve besin maddelerinin özellikle de parazitlerle enfekte sakatatların çiğ olarak yedirilmesi gibi durumlar, zoonotif enfeksiyonların yayılmasında birincil öneme sahiptir. Türkiye’de bugüne kadar 37 bakteriyel, 13 mantar, 29 viral, 28 parazitik olmak üzere toplam 107 farklı zoonotik enfeksiyon bildirilmiştir. Ayrıca 15 farklı artropot grubu ve 1 sülük enfeksiyonu olmak üzere birçok enfeksiyon da Türkiye’den bildirilmiştir.”
Kedilerin de insanlar üzerindeki etkilerinin köpekler kadar ciddi olduğunu ve gerekli testlerin yaptırılmasının insan sağlığı açısından kritik öneme sahip olduğunu söyleyen Abdullah İnci, “Kediler için de durum maalesef çok da farklı değildir. Türkiye’de insanlarda saptanan toxoplasmosis olgularında temel dinamiği evcil kedinin oluşturması dolayısıyla kediler de bir halk sağlığı sorunu olarak görülmelidir. Bunlar için yapılacak mücadele ‘Tek sağlık’ konseptinde ele alınmalı ve çözümler de ‘Zoonozlarla Mücadele’ temelinde ulusal politikalar ile geliştirilmektedir. Bu sorunlar için bazı çözümler şunlar, sahipsiz hayvanlar sahiplendirilerek mikroçip takılmalı, hayvanların refahına yönelik alt yapı oluşturulmalı, sokak hayvanları için fon oluşturulmalı ve Üniversite Veterinerlik Fakültelerinin hayvan Hastaneleri başta olmak üzere diğer kuruluşlarda zoonozların tespit edilebilmesi için halk açısından çok önemli yerlere sahip parazitik enfeksiyonların önlenmesi için kritik olan testler yaptırılmalıdır” dedi.