'Mevcut Anayasa'yı 'başkanlık sistemine nasıl uyarlayabiliriz?' düşündük'

'Mevcut Anayasa'yı 'başkanlık  sistemine nasıl uyarlayabiliriz?' düşündük'
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Beştepe’de Anayasa değişikliği üzerine çalışma yapan ekipte dikkat çeken isimlerden biri olarak gösterilen Karatepe, “Mevcut Anayasa’yı başkanlık sistemine nasıl uyarlayabiliriz? diye düşündük. Önerilen sistemde Meclis Başkandan daha üstün” iddiasında bulundu.

 Gazete Haber Türk’e konuşan Şükrü Karatepe, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın yeni Anayasa ve başkanlık sistemi üzerine çalışma yapmak için oluşturduğu bir heyet var. Bu heyetle ortalama ayda bir toplandık ve toplamda 4 metin hazırladık. Bunlardan ilki; Anayasa’nın ilkeleriydi. Önce arkadaşların görüşlerini aldık ve o görüşleri tasnif edip ‘Türkiye için neden ve nasıl bir yeni Anayasa olmalıdır?’ sorusuna cevap veren, Anayasa’nın dayanacağı felsefeleri açıklayan bir metin hazırladık. İkinci olarak; bu ilke ve felsefeleri hayata geçireceğimiz, sıfırdan 100 maddelik bir Anayasa yazdık. Yeni bir Anayasa çıkarmak şu an için zor görününce, ‘Mevcut Anayasa’yı başkanlık sistemine nasıl uyarlayabiliriz?’ diye düşündük. Bu üçüncü aşamada kamuoyunda, akademik çevrelerde ve diğer partilerin konuşmalarında dile getirdikleri eleştirileri göz önüne alarak mevcut Anayasa’yı 40 maddeyle başkanlık sistemine dönüştürdük. Son olarak daha kısa hale getirmek amacıyla sadece yasama ve yürütme ile ilgili değişikliklere odaklanan, 20 küsur maddelik bir metin hazırladık. Bu konuda çalışma yapan ekibin 15 kişiden oluştuğunu ifade eden Karatepe, “Bir kısmı zaman içinde değişti. Doğrudan Anayasa ile ilişkin 10 arkadaşımız vardı. Anayasa Mahkemesi’ne üye olarak atanan arkadaşımız Yusuf Şevki Hakyemez, Yavuz Atar, Cumhurbaşkanı danışmalarından Mehmet Uçum, Özlem Zengin ve Şeref Malkoç... Ağırlıklı olarak bu arkadaşlarımızla toplandık. Bunlar danışman olan arkadaşlarımız. Ayrıca İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Haluk Alkan ve Gazi Üniversitesi’nden Prof. Gonca Bayraktar da vardı.

“BAHÇELİ SÜRPRİZ AÇIKLAMA YAPINCA…”

 Bir gün Devlet Bahçeli ‘Artık bu durum değişsin, fiili durumu anayasal hale getirelim’ diye sürpriz bir açıklama yapınca bizi partiden çağırdılar. Bizim heyetle beraber AK Parti’den arkadaşlarımızın katıldığı karma bir çalışma grubu oluşturduk.

"DİKTATÖRLÜĞÜ ENGELLER"

 “Eleştirenler, ‘Başkanlık sistemi diktatörlüğe götürür mü?’ diyorlar. Önemli olan, diktatörlüğe gitme ihtimalinde önünü kesecek önlemler alınmış olmasıdır. Öneride, Meclis’e Cumhurbaşkanı seçimlerini yenileme yetkisi veriliyor. Bu riski gören vekiller bir araya gelip seçimleri yenileyebilir ama kendi vekilliğini de riske atmak zorunda. Zaten bunu göze almıyorlarsa, diktatörlükten söz etmeye hakları yoktur.”

 ‘SEÇİMLE OLUŞMUŞ BİR HSYK’YA GEREK YOK’

- AK Parti ve MHP’nin üzerinde uzlaştığı metin, sizin ne kadar içinize sindi?

İçime sindi, bir tereddüdüm yok. Mesela biz HSYK’nın çıkacağını düşünmüyorduk, o da dahil edildi. O konuda da eskiden beri şöyle bir görüşüm var: HSYK daha önce 5 kişiyle idare ediyordu. Bunu 20 kişiye çıkardılar. Bu çok mübalağalı bir düzenlemeydi. Bu kadarı gerekmezdi. 12 kişiye indirilmesi hoşuma gitti.

‘ÖNERİLEN SİSTEMDE MECLİS BAŞKANDAN DAHA ÜSTÜN’

Türkiye, kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine doğru gidiyor değil. Parlamenter sistemin olduğu hiçbir ülkede kuvvetler ayrılığı kalmadı. İngiltere de buna dahil. Seçim yapılıyor, parlamentoda çoğunluğu sağlayan partinin başkanı, aynı zamanda hükümeti kuruyor. Hükümeti kuran başbakan, hem meclisteki grubun hem de hükümetin başkanı oluyor. Başkanlık sistemi, başkana ne kadar yetki verirse versin, parlamenter sistemle karşılaştırıldığında kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçirmeye her zaman daha uygundur. Burada şöyle düşüneceğiz; halk tarafından doğrudan seçilen Cumhurbaşkanı milli iradeyi temsil etmek bakımından Meclis’in karşısındaki güç olarak karşımıza çıkıyor. ABD’nin başkanlık sisteminde; yasama, yürütme ve yargı eşkenar üçgen olarak çizilir. Bunun anlamı şu; üç kuvvet birbirine tam olarak denktir. Bu mantıktan hareket edersek, başkan tek başına meclise denktir.

- AK Parti’nin getirdiği teklifte başkan ve Meclis eşit güçte mi?

Hayır, Meclis üstün. Amerika’da, başkan bir yasayı veto ettiği zaman kongre onu ancak 3’te 2 ile kabul edebilir. Bizde salt çoğunlukla kabul edilecek. Başkanlık sisteminde, parlamentonun asli görevi yasa çıkarmaktır. Önemli olan, parlamentonun yasa yapmasını kolaylaştırmak. Yoksa başkan zaten yetkili olacak. Başka çare yok. Ülkedeki yürütmenin tamamını ona veriyorsanız zaten çok kuvvetli olduğunu kabul ediyorsunuz...

- Çok tartışılan şeylerden biri de Cumhurbaşkanı’nın Meclis’i fesih yetkisi...

Buna fesih diyemezsiniz çünkü fesih tek taraflı bir şeydir. Fesih yetkisi, parlamenter sistemin gereğidir. Şimdi önerilen sistemde başkanın parlamentoyu fesih yetkisi var ama karşılığında kendi seçimlerini de yenilemek zorunda. Bence başkanlık sisteminin en adaletli uygulamalarından biri bu giyotin sistemidir.

 ‘ARTIK MUHALEFETİN ÇOK ÇALIŞIP İKTİDAR OLMASI GEREKİYOR’

- Ya Cumhurbaşkanı’nın Meclis’ten gelen yasaları veto yetkisi?

Veto kelimesini kullanmayalım. Veto yetkisi, yasanın çıkmasını engellemek demek. Meclis, salt çoğunlukla yeniden kabul edebiliyor.

- Ama salt çoğunluk için 600 milletvekilinden 301’inin oyu gerekecek. Bu, kendi partisinden milletvekilleri de başkana itiraz edecek demek oluyor...

Başta da söyledim. Artık muhalefetin çok çalışıp iktidar olması gerekiyor. Başka çare yok. Meclis’imizin güçlü olması gerekli görülüyorsa, başkana karşı tavır alabilmesi için muhalefet partilerinin görevini yerine getirmeleri gerekiyor. Artık siyaseti daha fazla ciddi tutmaları, halkın gönlünü almaları ve yarışlarını hızlandırmaları lazım.

Kaynak: Kübra PAR / Habertürk