Kayseri Milletvekili Bakan'a böyle seslendi: Vebalin altında kalırsınız!

İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, Meclis'te yaptığı konuşmada iktidara tepki göstererek, '2022 yılı yokluk ve yolsuzluk bütçesidir' dedi. Milli Savunma Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan Ataş, yaşanan sıkıntıları gündeme taşıyarak, 'Milletin bu kadar parasını hatalı politikalarla çöpe atmaya kimsenin hakkı yoktur, yazıktır günahtır' ifadelerini kullandı.

Kayseri Milletvekili Bakan'a böyle seslendi: Vebalin altında kalırsınız!
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, Millî Savunma Bakanlığının 2022 yılı bütçesi hakkında İYİ Parti Grubu adına Meclis’te söz aldı.
"MİLLETİMİZİN ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA YAPICI ELEŞTİRİLERİMİZİ  DİLE GETİRECEĞİZ"
Sözlerine, “Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere; vatan savunması ve terörle mücadelede şehit olan kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimizi şükranla anıyorum” diyerek başlayan Ataş, İYİ Parti olarak millî savunmaya ilişkin konularda hep hassas davrandıklarını ve konuyu siyaset üstü gördüklerini hatırlattı. Ataş, “Cumhuriyetimizin kurucusu, ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: ’Türk ordusunun zaferleri ve mazisi insanlık tarihiyle başlamaktadır’ Ata yurdumuzun kutsal başkenti Ötüken’den yarım asırdır Türk’e başkentlik yapan aziz İstanbul’a, kıyamete kadar başkentimiz kalacak mavi gözlü bozkurtun emaneti Ankara’ya, destanlar yazdığımız Ergenekon’dan Anadolu’yu yurt edindiğimiz Malazgirt’e, çağ kapatıp çağ açtığımız İstanbul’a ‘Türk esir olmaz’ diye haykırdığımız Çanakkale’den ‘Ya istiklal ya ölüm’ sözünün dalga dalga yankılandığı Anadolu’ya; Türk milletinin zaferlerinde, varlık yokluk savaşlarında, istiklal ve istikbalimizin güvencesi Türk ordusu hep başrol üstlenmiş, Türk milletini ayağa kaldırmıştır. Bu nedenle İYİ Parti olarak millî savunmaya ilişkin konularda hep hassas davrandık. Konuyu siyaset üstü gördük ve Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Millî İstihbarat Teşkilatı bütçelerine evet oyu kullandık. Bu tutumumuzu bugün de devam ettireceğiz ancak ülkemiz ve milletimizin çıkarları doğrultusunda yapıcı eleştirilerimizi de dile getireceğiz” diye konuştu.
"2022 YILI YOKLUK VE YOLSUZLUK BÜTÇESİDİR"
Millî Savunma Bakanlığının 2021 yılı bütçesi 61,4 milyar lirayken yaklaşık yüzde 30 artışla 80,4 milyar liraya çıkarıldığını dile getiren Ataş, “Yaklaşık 19 milyarlık bu artış yıllık resmî enflasyon oranı üzerinde olsa da bu yıl TL’nin dolar karşısında değer kaybı dikkate alındığında da gerçek enflasyona göre de aslında artış değil, azalış söz konusudur. Millî Savunma Bakanlığının 2021 yılı bütçesi o zamanki kurla 8,2 milyar dolarken 2022 yılı bütçesi bugünkü kurla 5,8 milyar dolara düşmüştür yani 2,5 milyar dolarlık düşüş söz konusundur. Sonuç olarak, Millî Savunma Bakanlığı bütçesi artırılmış gibi görünse de gerçekte ortada bir artış yoktur. Millî Savunma Bakanlığı bütçesi yıllara sari olarak da istikrarlı bir düşüş göstermektedir. Buna göre, Bakanlık bütçesinin genel bütçeye oranı 2003 yılında yüzde 6,9’ken, 2012’de 5,2’ye, 2019 ve 2020 yıllarında 4,9’a, 2021 yılında 4,5’e gerilemiş, 2022 yılı yokluk ve yolsuzluk bütçesi içerisindeki payı ise yaklaşık yüzde 4,6 olarak hesap edilmiştir” dedi.
"MİLLETİN BU KADAR PARASINI HATALI POLİTİKALARLA ÇÖPE ATMAYA KİMSENİN HAKKI YOKTUR, YAZIKTIR GÜNAHTIR"
Türk ordusunun, dünyanın en güçlü 9’uncu, NATO'nun 4’üncü ordusu olmasına rağmen savunma harcamalarında dünyada 15’inci sırada yer aldığını dile getiren Milletvekili Dursun Ataş, şunları söyledi: NATO, üye ülkelerin savunma harcamalarına gayrisafi yurt hasılasından en az yüzde 2 pay ayırmaları yönünde karar almış olsa da ülkemizde bu oran henüz yakalanamamıştır. Bu zorlu coğrafyada kalmaya devam etmek istiyorsak, Türk ordusunu her yönüyle, her zaman hazır tutmalı, savunmaya ayrılan bütçenin artırılması gerekmektedir. Güçlü ordu, güçlü Türkiye hayalimizi, millî savunmaya daha fazla bütçe ayırarak, sanayimizdeki yerli ve millî yatırımları artırarak gerçekleştirebiliriz. Bu yüzden savunma sanayimizi güçlendirmeli, dışa bağımlılığı en aza indirmeliyiz. Bu yapılmadığında, olanları hep birlikte gördük; S-400 aldık, kullanamıyoruz, depo da çürüyor, F-35 projesinden çıkartıldık, ödediğimiz parayı bile geri vermiyorlar. F-35 ve S-400 projelerinin ülkemize toplam maliyeti 3,8 milyar dolardır. Millî Savunma Bakanlığının 2022 yılı toplam bütçesi 5,8 milyar dolardır. Yani 2 projenin boşa giden maliyeti, tek başına Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin yüzde 65’i yapmaktadır. Milletin bu kadar parasını hatalı politikalarla çöpe atmaya kimsenin hakkı yoktur, yazıktır günahtır. Diğer taraftan, depoda çürümeye bırakılan S-400’ler yüzünden CAATSA kapsamında ülkemize yaptırım uygulanıyor, ABD’li Türk düşmanı bir senatör ‘Türk F-35’leri Yunanistan’a verelim’ tasarısı sunuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarının düştüğü durum içler acısı, kaybettiğimiz milyarlarca dolar da cabası. 
 "15 TEMMUZ HAİN DARBE GİRİŞİMİNİN İKTİDAR TARAFINDAN FİNANSÖRÜ OLDUĞU BELİRTİLEN BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ BUGÜN DOSTUMUZ OLDU. BİZ SİZE NASIL GÜVENELİM?"
Millî savunma meselelerini ekonomik gelişmelerden ve dış siyasi ilişkilerden bağımsız düşünmenin mümkün olmadığını kaydeden Milletvekili Ataş, iktidarın dış politikalarına da tepki göstererek, “Şimdi, millî güvenliğimiz hiçe sayılarak Mısır’da darbeci Sisi’nin dostunuz olduğu gibi Birleşik Arap Emirlikleri de mi dostunuz oldu?” diye konuştu. Ataş, “Dış politikadaki hatalar ve başarısızlıklar millî güvenliğimize zarar verecek boyutlardadır. Çok değil, daha birkaç ay öncesine kadar Suriye, Akdeniz, Libya ve Katar gibi sorunlarda farklı cephelerde yer aldığımız, 15 Temmuz hain darbe girişiminin iktidar tarafından finansörü olduğu belirtilen Birleşik Arap Emirlikleri bugün dostumuz oldu, şimdi de Birleşik Arap Emirlikleri’nin ASELSAN’a ortak olacağı yazılıp çiziliyor. 10 milyar dolar yatırım yapacağını söylediği için FETÖ’yle birlikte darbe yapmakla suçladığımız Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi’ni resmî törenle karşıladınız. Tank Paletin Katar’a satılmasından sonra, şimdi de ASELSAN’ı Birleşik Arap Emirlikleri’ne mi satacaksınız? Millî Savunma Bakanımız, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Suriye’de, Irak’ta bazı terör gruplarını, PKK’yı, DEAŞ’ı, YPG’yi desteklediklerini söylemişti. Şimdi, millî güvenliğimiz hiçe sayılarak Mısır’da darbeci Sisi’nin dostunuz olduğu gibi Birleşik Arap Emirlikleri de mi dostunuz oldu? Coğrafyamızdaki devletlerle dostluklarınıza bir şey demiyoruz. Ama bir gün “Millî güvenlik meselesi dış güçler.” deyip ertesi gün “Dostum.” derseniz size biz nasıl inanalım, nasıl güvenelim? Tıpkı “Kardeşim Esad”ın “Katil Esed”e dönüşme sürecinde Suriye'de olduğu gibi sizin yanlış politikalarınızın sonucunu temizlemek her zaman olduğu gibi kahraman ordumuza düşmektedir” şeklinde konuştu. 
"SANIRIM BU YÜZDE 80 ORANINI TÜİK HESAPLADI"
AKP’den yapılan  “Savunma sanayisinin yüzde 80’i yerli” açıklamalarını da değerlendiren İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, “Keşke bu oran gerçek olsa; biz buna sevinir ve tebrik etmesini de biliriz, tıpkı SİHA'larda olduğu gibi. Ancak, burada gerçekten uzak, tamamen algı oluşturmak için verilmiş bir oran söz konusudur. Yerli bir uçak var mı? Yok. Savunma sanayisi için kritik öneme sahip yerli motor ortada yok, yerli bir denizaltı yok, yerli bir tank yok. Katar'a satılan Tank Palet Fabrikasında tank üretilecekti, hatta otuz altı ay önce Cumhurbaşkanı kesin tarih vermiş “On sekiz ay sonra Tank Palet Fabrikasında tank üretilecek.” demişti. Otuz altı ay geçti; gören, duyan var mı? Yok. Zırhlı araçlar bile yüzde 100 yerli değil. Durum böyleyken hangi veriler esas alınıp yüzde 80 yerlilikten bahsediliyor? Sanırım bu yüzde 80 oranını TÜİK hesapladı” dedi.
GENELKURMAY VE KUVVET KOMUTANLIKLARI ARASINDAKİ SIKI EMİR VE KOMUTA ZİNCİRİ KOPARTILMIŞTIR
Türk ordusunun tarihî bir süreklilik içinde temayülleri olan bir yapısı olduğunu, ancak AKP döneminde ordunun teamüllerinin hiçe sayıldığını vurgulayan Ataş, “Ergenekon'la başlayıp 15 Temmuz'la devam eden süreçte, düşünülmeden yapılan düzenlemelerle ordumuzun temeline âdeta dinamit konmuştur. Ordumuz içinde bir grup hainin gerçekleştirdiği darbe girişimi ordunun tümüne mal edilmeye çalışılarak kahraman Türk ordusu âdeta cezalandırılmıştır. Genelkurmay ve kuvvet komutanlıkları arasındaki sıkı emir ve komuta zinciri kopartılmıştır. Genelkurmay ve kuvvet komutanlıklarının birçok yetkisi elinden alınarak Bakanlığa verilmiştir. Kuvvet komutanlıklarının subay ve astsubayları tayin etme yetkisi dahi ellerinden alınarak, bu yetki, Millî Savunma Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Tayin isteyen subay ve astsubaylar siyasi parti yetkililerinden torpil aramaya çoktan başlamıştır bile. Diğer yandan, harp okullarının, kendisine subay yetiştirdiği Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarıyla hiyerarşik bağlantısı kopartılarak sivil bir profesörün rektörlüğünü yaptığı Milli Savunma Üniversitesine bağlanmıştır. Ordunun kurmay subaylarını, general ve amirallerini yetiştiren kuvvet harp akademileri, başlarına sivil müdürler verilerek enstitüye dönüştürülmüştür. Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı İçişleri Bakanlığına bağlanmıştır. Cumhurbaşkanına istediği herhangi bir subayı veya generali ordudan çıkartma yetkisi verilmiştir. Ordu elindeki silah ve teçhizatın Bakan onayıyla Emniyet Genel Müdürlüğüne ve MİT Başkanlığına transfer edilebilmesine olanak sağlanmıştır. Diyanet İşleri Başkanı bile protokolde Genelkurmay Başkanının önüne geçmiştir. Bu uzun listeyi daha da uzatmak mümkündür. TSK'yle ilgili olarak yapılan ve yapılacak olan her türlü düzenlemede ordumuzun tarihî geçmişi, saygınlığı, disiplini, millî yapısı ve bütünlüğü bir an için dahi göz ardı edilecek olursa bunun faturası çok ama çok ağır olacaktır. Genelkurmay, kuvvet komutanlıkları ve ordu komutanlıkları arasına başkaca konulacak sivil kişi veya kurumların bu yapılar arasındaki bütünlüğe zarar vereceği ortadadır. Temayül, prensip, liyakat ve ehliyet değil de başkaca sair amaçlarla yapılacak atama, terfi, disiplin ve adli işlemlerin sonuçları 15 Temmuzda başımıza yağan bombalarla sabittir” diye konuştu. 
ATAŞ, BAKAN AKAR’A SESLENDİ: TAYİNLERİ, TERFİLERİ VE SINAVLARI BU YAPILARA VE SİYASETE BIRAKMAMALISINIZ; VEBALİ ALTINDA KALIRSINIZ
Konuşmasında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a da seslenen Ataş, “Sayın Bakanım, bir Harbiyeli olarak, bu kahraman ordunun Genelkurmay Başkanlığını yapmış kurmay bir subay olarak ordumuzun içinde yapılandığı söylenen yeni cemaat ve tarikatlarla etkin mücadele etmelisiniz. Tayinleri, terfileri ve sınavları bu yapılara ve siyasete bırakmamalısınız; vebali altında kalırsınız. TSK, her türlü siyasi tartışmanın ve siyasi hesapların dışında ve üstünde tutulmalıdır. Ordu içerisinde siyaset, mezhep, tarikat ve cemaat yapılanmalarına asla müsaade edilmemeli, liyakat ve ehliyete tam olarak uyulmalıdır. YAŞ ve MGK konusunda Anayasa’ya uygun hareket edilmelidir. Ayrıca, 1845 yılında kurulan şanlı yuva Kuleli, Maltepe ve Işıklar gibi askerî liselerimiz, harp okulları, harp akademileri, astsubay hazırlama okulları, ordumuzun beyni ve belkemiği olup derhâl geri açılmalıdır. Dünyada böyle büyük bir orduya sahip olup da askerî hastanesi olmayan bizden başka bir devlet yoktur. Bu yüzden Türkiye’ye modern tıbbı getiren askerî tıp akademisi ve askerî hastanelerin tekrar açılması gerekmektedir. Ordudan ayrılan eğitim, sağlık, Jandarma, Sahil Güvenlik ve diğer tüm parçalar tekrar asil gövdeye eklenmelidir” dedi.
ÖZLÜK HAKLARINDAKİ SIKINTILARA KALICI OLARAK ÇÖZÜM GETİRİLMELİDİR
Askeri personelin sorunlarını da gündeme taşıyan Ataş, “Türk Silahlı Kuvvetleri subayı, astsubayı, uzman jandarması, uzman çavuşları, uzman er, erbaşları ve Mehmetçik’le birlikte Türk milletinin en önemli güç kaynağıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin her kademesinde omuz omuza görev yapan askerî personellerimizin hepsinin çözülmeyi bekleyen birbirinden farklı sorunları bulunmaktadır. Bu nedenle subayından sivil memuruna kadar sorunları tamamen çözecek bir personel kanuna ihtiyaç vardır. Getirilecek düzenlemeyle binbaşıların maaş ve makam tazminatı sorunundan astsubayların derece, makam ve görev tazminatı sorununa, sözleşmeli personelin gelecek kaygısından uzman erbaşın özlük haklarındaki sıkıntılara kalıcı olarak çözüm getirilmelidir” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’Yİ AKP’NİN İÇİNE DÜŞÜRDÜĞÜ YALNIZLIKTAN KURTARACAĞIZ
Bu sorunların çözülmemesi halinde İYİ Parti olarak kendilerinin çözeceğini kaydeden Milletvekili Dursun Ataş, şu ifadeleri kullandı: Bizim parti programımıza göre Genelkurmay Başkanlığı Millî Savunma Bakanlığına, kuvvet komutanlıkları da Genelkurmay Başkanlığına bağlanacaktır. Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin uhdesinde olacaktır. Genel Kurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Türkiye Büyük Millet Meclisine bizzat bilgi vermesine ilişkin kesin düzenlemeler yapılacaktır. TSK’nin genelkurmay, kuvvet, ordu, kolordu düzeni yeniden yapılandırılacaktır. Türk ordusunun bünyesinden ayrılan askerî hastaneler, askerî fabrikalar ve tersaneler yeniden ordunun bünyesine alınacaktır. GATA merkezli olarak askerî sağlık sistemi yeniden kurulacaktır. Orduyu besleyen nitelikli kadrolar yetiştiren asırlık kurumlarımız askerî okullar tekrar açılacaktır. Ayrıca, askerî yargı tekrar tesis edilirken Yargıtay ve Danıştay içinde askerî alanda uzman daireler oluşturulacaktır, personelin sorunları tamamen çözülecektir. Tüm bunlar İYİ Parti olarak kahraman ordumuza borcumuz, yüce Türk milletimize sözümüzdür. İlk seçimde kurulacak İYİ Parti iktidarında, Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in dediği gibi millî, itibarlı, tutarlı, barış odaklı ve gerçekçi politika anlayışıyla dünyada ve bölgemizde barışı hedefleyen, bölgede istikrarı sağlayan, milletimizin ve devletimizin çıkarları doğrultusunda etkin bir rol oynayan “sahada güçlü ordu, masada güçlü devlet” anlayışını benimseyen bir politikayla Türkiye’yi AKP’nin içine düşürdüğü yalnızlıktan kurtaracağız.
"TÜRK ORDUSUNA ÇAMUR ATMAK KİMSENİN HAKKI DA HADDİ DE DEĞİLDİR"
Meclis’te “Türk ordusuna çamur atmak kimsenin hakkı da haddi de değildir” diyen Ataş, “Kahraman Türk ordusu öyle bir ordudur ki en mukaddes saydığı vatanını istilaya gelen ‘Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela’ olan düşmanını sırf yaralı diye sırtında taşıyıp tedavi eden bir ordudur. Türk ordusu, arkasında insan hakları ihlalleri, işkenceler asla bırakmamıştır; bu durum dün de bugün de hep böyle olmuştur, yarın da böyle olacaktır. Türk ordusu hep beklenen vefalı Türk olmuştur; bu yüzden, Türk ordusuna çamur atmak kimsenin hakkı da haddi de değildir. Bu vesileyle Millî Savunma Bakanlığının 2022 yılı bütçesinin ordumuza hayırlı olmasını diliyor, kahraman Türk ordusunu, yüce Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum” dedi.