En Büyük Ülkücü Erdoğan'dır

En Büyük Ülkücü Erdoğan'dır
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

SİVİL Dayanışma Platformu (SDP) Başkanı Ayhan Oğan, “Bugün en büyük Ülkücü Recep Tayyip Erdoğan’dır” dedi. Diğer yandan Oğan, “O gün Cumhuriyeti kuran Atatürk’tü bugün Cumhuriyeti tahkim eden Lider Erdoğan’dır” ifadelerini de kullandı.

 

Sivil Dayanışma Platformu Başkanı ve aynı zamanda AK Parti eski MKYK Üyesi Ayhan Oğan, 38 Kent TV’de Gazeteci Osman Çiftci’nin sunduğu Sansürsüz programında çarpıcı açıklamalar yaptı.  Oğan, programda, “Kayseri’nin öz be öz çocuğuyuz. Kayseri’nin köylüsüyüz, Felahiyeliyim” ifadelerini de kullandı.

Oğan, Ağustos ayında CNN Türk’te katıldığı televizyon programında, “Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, beğenin beğenmeyin bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır” yönündeki sözlerinin yanlış değerlendirildiğini ve bazı çevrelerce algı operasyonu yapıldığını dile getirdi.

“O GÜN CUMHURİYETİ KURAN ATATÜRK’TÜ BUGÜN CUMHURİYETİ TAHKİM EDEN LİDER ERDOĞAN’DIR”

Oğan, “Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda yani o gün millete liderlik eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarıydı, bugün millete liderlik eden sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve onun çevresindeki arkadaşları. Ben olayı böyle değerlendiriyorum. Bugün yaptığımız şey özellikle 15 Temmuz’dan sonra ağır tahribat alan ve son 10 yıllık süreçte özellikle Türkiye’de icra edilen kimlik siyaseti politikalarının açık alanı haline getirerek, Türk milleti açık operasyon alanı haline getirilmiş ve bütün etnik, mezhebi, dini fraksiyon, ideolojik yaşam tarzı farklılıkları komple ayrıştırarak, bölünmek istenmiş, parçalanmak istenmiş ve adeta 100 yıl önce yarım bıraktıkları, yapamadıkları Serv’i  bugün tekrar hayata geçirmek isteyen, aynı cephenin saldırısına karşı direnen bir Cumhurbaşkanı ve onun destekleyen yanında milleti ve silah arkadaşları Gazi Mustafa Kemal gibi. O gün Cumhuriyeti kuran Atatürk’tü bugün Cumhuriyeti tahkim eden Lider Erdoğan’dır. Benim tam da söylemek istediğim şeyler bunlardı. Bu nedenle o planlı bir operasyondu, o operasyon kimler tarafından yapıldı, hangi merkezlerden kontrol edildi aşağı yukarı biz hepsini çözdük, biliyoruz. Ama artık onlar geçmişte kaldı, çok fazla da takılmıyoruz. Çünkü ilk operasyonda değil bize karşı yapılan. Türkiye’nin yakın tarihinde inisiyatif ve risk alarak elimizi taşın altına koyduk. Bu coğrafyada elinizi taşın altına koyarsanız başınıza işler gelir. Bu ülkeyi yeniden tahkim eden AK Parti’nin bu hükümetin politikalarına destek veren diğer partilerin hepsine yapılan operasyonlardan biri. Şu anda bu ülkede yeniden 100 yıl önce planlanan işleri yarım kalan işleri tamamlamak için yapılan saldırılarla yerli ve milli direnen cephenin hepsine yapılıyor. Bunlardan bir. Biz bize düşen nasibizimi alıyoruz. Allah milletimize güç kuvvet versin. Biz birlik, beraberlikle ortak paydalarımızı genişleterek milli cepheyi çok güçlü dinamik ayakta tutmak lazım” şeklinde konuştu.

“CUMHURBAŞKANI’NIN YANINDA OLMAKLA YAKININDA OLMAK FARKLI”

Türkiye’nin önümüzdeki dönem kritik süreçler yaşayacağını anlatan Oğan, “Herkesin ülkeye yönelik saldırılara karşı omuz omuza direnmesi lazım. Çünkü henüz yolun yarısına bile gelmiş değiliz. Çok kritik süreçler var, önümüzde, çevremizde büyük olaylar operasyonlar olabilir. Biz bunlara müdahale etmek zorunda kalabiliriz. Irak’ta, Suriye’de 100 yıl sonra askerimiz, ordumuz sınır ötesi operasyonlar yapıyor ve bunun da devamı gelecek. Cumhurbaşkanı’nın yanında olmakla yakınında olmak farklı şeyler. Partide bir görevim yok, ama yanındayım. Bu konuda her türlü yapıcı eleştiriye açık birisidir. Yanında durmaya devam edeceğiz. Gerek duyulduğunda Cumhurbaşkanımızın yapacağı isabetli işlerde elimizi, gövdemizi taşın altına koymaktan çekinmeyeceğiz” dedi.

Belediye başkanlarının görevden alınması sonrasında yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Oğan, AK Parti’de değişimin devam edeceğini söyledi. Oğan, “Önümüzdeki süreçlerde de il başkanı, bakan olur, belediye başkanı olur yenilenme süreci AK Parti’de canlı şekilde yürütüleceğini düşünüyorum” diye konuştu.

“AK PARTİ İÇİNDEKİ MİLLİ GÖRÜŞÇÜLER YENİ PARTİYE GİTMEZLER”

Yeni partilerin kurulmasını da değerlendiren Oğan, şunları söyledi:  “Türkiye’de zaten benim Milli mutabakat dediğim birliktelik var. Bu gerçekleşti. Türkiye bu şekilde güç kazanarak, dışarıdan yapılan saldırılara Cumhurbaşkanımızın liderliğinde karşı duruyor. Bunun yanında Ak Parti içindeki Milli Görüş kökenli siyasetçilerin, Fatih Erbakan’ın kuracağı belirtilen partiye rağbet edeceklerini düşünmüyorum. Etseler Saadet Partisi vardı, oraya giderlerdi. İdeolojik partiler kendi ideolojik kesimlerine hitap ederler, onlar toplumsallaşamaz. Bunun yanında Vatan Partisi de Cumhurbaşkanı adayı çıkarmazsa, Cumhurbaşkanımızı destekler diye düşünüyorum. Ama şu an Türkiye’de AK Parti-MHP koalisyonu var ve ana damar budur. Siyasi geleceği belirleyecek olan AK Parti ve MHP’nin tabanının vereceği karardır.  Bu damarın güçlendirilmesi lazım”

“BAŞKA ÜLKÜCÜLÜK İCAT EDİLDİYSE, BİLMİYORUM”

MHP cephesinde “Ülkücü Cumhurbaşkanı olacak” yönünde söylemlerin dillendirildiği yönündeki soruyu da yanıtlayan SDP Başkanı Ayhan Oğan, “En büyük Ülkücü Recep Tayyip Erdoğan’dır” dedi.

Oğan, “Ülkücülükten kasır nedir, bilmiyorum onu söyleyenlerin. Ülkücülükten kasır eğer milletini, vatanını, devletini,  bayrağını, ezanını,  ülkesini büyütmek, güçlendirmek ve bu uğurda mücadele etmek ve her türlü sorumluğu almaksa, bugün en büyük Ülkücü Recep Tayyip Erdoğan’dır.  Çünkü bu işlerin hepsine liderlik ediyor. Yani çok 2023 ya da 2024’ü beklemeye gerek yok. Ülkücü Cumhurbaşkanları olacak. Bizim bildiğimiz Ülkücülük budur. Başka bir şey icat ettilerse bilmiyorum. Biz Ülkücülük yaptığımızda da bana gören Turan budur. Sayın Cumhurbaşkanına  göre de Turan, Kızıl Elma Türkiye’yi büyütmek, güçlendirmektir. Türkiye’yi askeri, teknoloji gücü ile dünyadaki en büyük 5  güçten birisi yapmaktır.  Dünyadaki haksızlıklara karşı durmak, mazlumlara sahip çıkmaktır.  Ülkücülükte budur. Benim inandığım Ülkücülük de budur. Bunun ötesinde bir milliyetçilik tarifi de doğru olmaz. Çünkü kimlik siyaseti,  mikro milliyetçilik yaparak, bu ülkeyi kabile kabile, şehir şehir bölmek doğru değil. Hatta bu ülkeyle de sınırlı değil. 80’lerde Balkanlar’dan ön Asya’ya kadar Milliyetçilik, mezhepçilik ve dini duygular üzerinden kimlik siyaseti boca edildi. Sivil toplum çalışmalarıyla,  siyasi parti çalışmalarıyla, akademik çalışmalarla bu bölgeler gelişmiş Batı için tehdit oluşturan bölgeler olarak görüldü ve  bilerek, parçalayarak birbirleri ile çatıştırarak güçlerini muhafaza ettiler. Bu kimlik siyaseti bize hayır getirmez. Mikro milliyetçilik, ulusçuluk doğru yaklaşımlar değil. Milliyetçilik kapsayıcı milliyetçilik anlayışıdır. Selçuklu, Osmanlı’nın yaptığıdır. 72 millete sahip çıkan bütün farklılıkları ile sahipleneceğimiz o milliyetçiliktir. Bazı kavramları zamanına göre değerlendirmezsek yanlışa düşeriz. Bugünkü Türklük ile Ziya Gökalp’in bahsettiği Türklük arasında fark var.  Ben, Türk dediğim için etnik bir durum ortaya çıkabilir”