SORUNLAR KATLANARAK ARTTI
Eğitim Sen Şube Başkanı Ulaş Apaydın, Eğitimin sorunlarının artarak devam ettiğini vurguladı. Eğitim-öğretim yılının sona ermesi nedeniyle değerlendirmelerde bulunan Apaydın, “AKP'nin eğitim sistemini kendi çıkarları için dönüştürürken bugüne kadar ortaya koyduğu pratik, her türden dini inancı istismar ederek çocuklarımızı ve toplumu ‘tek din, tek mezhep' anlayışı üzerinden ‘tek tip' hale getirmeye çalışmak olmuştur” dedi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na (KESK) bağlı Eğitim Sen'in Şube Başkanı Ulaş Apaydın, 2014-2015 eğitim-öğretim yılının sona ermesinin ardından değerlendirmelerde bulundu. Eğitimin sorunlarının katlanarak arttığını ifade eden Apaydın, “Milli Eğitim Bakanlığı'nın çözüm üretmekten çok, yeni sorunlar yaratan politika ve uygulamaları nedeniyle eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler ciddi anlamda mağdur edilmiştir” dedi.
7 Haziran seçimlerinde iktidar çoğunluğunu kaybeden AKP'nin Türkiye'nin bütün alanlarında olduğu gibi eğitim sistemini de kendi siyasal-ideolojik hedeflerine dönüştürmeye çalıştığını ifade eden Apaydın açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütün kademelerinde, bakanlık teşkilatından, okullara kadar her alanda yoğun bir siyasi kadrolaşma yaşanmış, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde liyakat değil, siyasi referans (torpil) belirleyici olmuştur. Aday öğretmenler, ‘öğretmen yapılmamakla' tehdit edilerek yandaş sendikaya üye yapılmış, okullarda baskı, şiddet ve zorbalık eksik olmamıştır.
AKP'nin eğitim sistemini kendi çıkarları için dönüştürürken bugüne kadar ortaya koyduğu pratik, her türden dini inancı istismar ederek çocuklarımızı ve toplumu ‘tek din, tek mezhep' anlayışı üzerinden ‘tek tip' hale getirmeye çalışmak olmuştur. Toplumda sürekli yeni kamplaşmalar ve kutuplaştırmalar yaratarak egemenliklerini sürdürmek isteyenler, benzer bir bölünmeyi öğrenciler arasında oluşturmaya çalışmış, bu durum okullarda şiddetin artmasından başka bir sonuç vermemiştir.
Geçtiğimiz 12,5 yıl içinde eğitimin içeriğinden siyasi kadrolaşmaya kadar uzanan geniş bir alanda yaşananlar, 2014-2015 eğitim öğretim yılında da sürmüştür. Geçtiğimiz eğitim öğretim yılında eğitimde yaşanan dinselleşme ve ticarileşme uygulamaları artmış, okulların fiziki donanım ve altyapı sorunları, kalabalık sınıflar, taşımalı eğitim, zorunlu ve ‘zorunlu seçmeli' din dersi dayatması sürmüştür.”
36 BİN 401 KIZ ÇOCUĞU
ORTA OKULA GİDEMEDİ!”
Okullarda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin arttığına dikkat çeken Apaydın, “Sendikal-siyasal referanslarla eğitim yöneticilerinin belirlenmesi ve yandaş olmayanların birer birer tasfiye edilmesi vb gibi pek çok uygulama eğitim sistemini içten içe çürütmüş, eğitimin zaten bozuk olan niteliğini daha da kötüleştirmiştir. Kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitimin önündeki engeller ve yasaklar 2014-2015 eğitim-öğretim yılında da devam etmiş, zorunlu din derslerinin kaldırılması ve anadilinde eğitim talepleri ısrarla görmezden gelinmiştir.
2014-2015 eğitim öğretim dönemi içerisinde okullarımızda toplumsal cinsiyet eşitsizliği artmıştır. Kademeli eğitim modeli ve erken evliliğe teşvik eden düzenlemeler bu sene binlerce kız çocuğunu eğitim sisteminin dışına itmiştir. Geçen sene ortaokuldan mezun olan 36 bin 401 kız çocuğu bu eğitim-öğretim döneminde açık liselerde dâhil olmak üzere hiçbir ortaöğretim kurumuna gitmemiştir. İstatistiklerin yanı sıra okul içerisinde uygulanan cinsiyetçi pratiklerin artış içerisinde olduğu görülmektedir. Bu eğitim-öğretim döneminde kız çocuklarına başlarını kapatmamaları halinde tecavüz tehditleri savrulmuş, Antalya'da bir lisede kız çocuklarının etek boyunu kontrol etmek için erkek çocuklardan ‘taciz timi' kurulmak istenmiş, kadın öğretmenlere ‘Kardan Kadın' yapıldığı gerekçesiyle soruşturma açılmıştır. Bunun gibi onlarca örnek eğitim sisteminde cinsiyet eşitsizliğinin giderek derinleştiğini göstermiştir.
Kamusal eğitimin zayıflatılması, eğitimin tamamen paralı hale getirilmek istenmesi, okullarda cinsiyet, etnik kimlik ve mezhep ayrımcılığına ilişkin uygulamaların sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenlerin durumu, ücretli-vekil öğretmenlik uygulamalarının devam etmesi, eğitim yöneticilerinin siyasi referanslarla belirlenmek istenmesi gibi sorunlar artarak sürmüştür.
Okullarda ve diğer eğitim kurumlarında yıllardır üvey evlat muamelesi gören ve iş tanımı hala yapılmayan yardımcı hizmetlilerin, kadro bekleyen 4-c'li çalışanların, memur ve teknik personelin sorunları, üniversitelerde yaşanan soruşturma ve görevden almalar, her geçen gün artan akademik, idari sorunlar ve özellikle Eğitim Sen üyelerine yönelik mobbing uygulamaları, baskı ve tehditler gibi pek çok sorun 2014–2015 eğitim-öğretim yılına damgasını vuran diğer konu başlıkları olarak öne çıkmıştır” diye konuştu. (Kurum Bülteni)